| Bizimle çalışıyor olmasının, yeteneğini yok ettiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد بأن تواجده في شركتنا سيدمر موهبته ؟ |
| Görev almaması, yeteneğini boşa gitmesi, olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | هذا ما أتحدث عنه، فالرجل يبدد موهبته في دوريات الشوارع |
| 'Ama onun asıl yeteneği iskambil kartlarında yatar- 've kartlarla kumar oynamakta. | Open Subtitles | ولكن موهبته الحقيقية هى الغش فى أوراق اللعب ولعب المقامرة |
| Oğlun büyük bir tehlikede. yeteneği için yardıma ihtiyacı var. | Open Subtitles | ابنك في خطرٌ عظيم يحتاج لمساعدةٍ مع موهبته |
| Bu gece aramızda çok yetenekli bir şarkıcı var, ülkesine olan bağlılığı yeteneğinden de fazla. | Open Subtitles | نحن نسعد الليلة , بأن يكون معنا مطرب,موهبته الرائعة لا يفوقها شئ إلا عشقه لوطنه |
| yeteneklerini yalnızca şiddeti önlemek için kullanan bir askeri deha savaş halindeki krallıklar arasında seyahat eden efsanevi bir gezgin ve ustaca stratejilerle kralları savaştan vazgeçirmeye çalışan biriydi. | Open Subtitles | عبقري عسكري و الذي استخدم موهبته فقط لمنع العنف كان إسطوريا بترحاله |
| Bulmaca çözmek ya bir yetenek gösterisidir... ya da bir eksikliğin üstünü örtme çabası. | Open Subtitles | وهذه الكلمات المتقاطعة تدل على موهبته أو أنه يحاول إصلاح خلل |
| Ama doğal hitabet yeteneğine ve açık sözlü yaklaşımına rağmen seçmenler Milk'in radikal bakış açısını anlayamadılar. | TED | ولكن بالرغم من موهبته في الخطابة وأسلوبه المتفتح، لم يستطع الناخبون استيعاب أهداف ميلك الجوهرية. |
| 60'larda antrenörlüğe ve menajerliğe başladı ama yeteneğini hiç kaybetmedi. | Open Subtitles | بدأ العمل كمدير في الستينات لكنه فقد موهبته |
| Antrenörlük ve yöneticiliğe 60 larda başlamıştı ama yeteneğini hiç kaybetmedi. | Open Subtitles | بدأ التدريب والإدارة في الستينات ولم يفقد أبداً موهبته |
| Ünlü çapkın, kadınları soymaktaki yeteneğini onları giydirmek konusunda da gösterebilecek mi? | Open Subtitles | . برادفورد ميدا هل يستطيع الرجل سي السمعة ان يترجم موهبته من مفروشات النساء |
| Picasso resim yeteneğini dokuz yaşındayken bulmuş. | Open Subtitles | داكوسيف اكتشف موهبته في الرسم عندما كان بالتاسعة |
| Picasso resim yeteneğini keşfettiğinde... - ...henüz 9 yaşındaymış. | Open Subtitles | داكوسيف اكتشف موهبته في الرسم عندما كان بالتاسعة |
| Onun kendinden emin tavrı, cazibesi ve yeteneği her zaman ona istediğini kazandırır. | Open Subtitles | مواقفه الواثقة سحره , موهبته كلها تساعده للحصول على ما يريد |
| Annem herkesin kendisine ait bir yeteneği vardır derdi benimkini nasıl kazandığımı hiç söylemedi. | Open Subtitles | أمي كانت تقول أن لكلِ منا موهبته وهي لم تقل لي يومًا كيف حصلت على موهبتي |
| Tüm yeteneği o kutularda. | Open Subtitles | . كل موهبته في هذه العلب وأتركه يشرب لوحده؟ |
| Brandon'un yetenekli olduğu işi yapmasına ikna etmeye çalışıyor bir yandan da... | Open Subtitles | على سبيل المثال من جهة عليك أن تقنعي براندن ألا يخفي موهبته ولكن بالجهة الاخرى |
| Eğittiği en yetenekli aylak. | Open Subtitles | وهو كان كريم كانت موهبته تدريب الفاشلين |
| yetenekli elleri olmalı. | Open Subtitles | كل رجل يجب أن يكون لديه موهبته الخاصه |
| Lu'daki Üç Soylu Aile onun yeteneklerini kontrol altında tutuyorlar. | Open Subtitles | عائلات النوبل الثلاث في لو أبقت موهبته تحت المراقبة |
| Onun yeteneğini kıskanıyor ve bu harika bir yetenek. Nadir rastlanan cinsten, bulunmaz bir yetenek. | Open Subtitles | هو يغار من موهبته يجب أن تعثر على هذا فهو أمر نادر |
| "Erkekliği yeteneğine galip gelmiş." | Open Subtitles | انك قلت : موهبته مزقت بواسطة خوف رجولته انك قلت : |
| Yetenekleri ve zekâsıyla onu aşağılayan herkesi yok edebileceğini düşündü. | Open Subtitles | يتخيل أن موهبته و يمكنه أن يدمر من يهينوه |