| O farklıydı. Kendime yardım edemem. | Open Subtitles | حسناً , هذا مُختلف . إننى لا يمكننى مساعدة نفسى |
| Weissman sınırı da o zamanlar farklıydı. | Open Subtitles | وهو أيضاً كان يتعامل مع حد "ويسمان" مُختلف تماماً. |
| Sadece onu yaptım. Çünkü değişik bir şeyler yamam gerektiğini söylemişti. | Open Subtitles | لقد فعلتها لإن هو أعتقد إني يجب أن أصنع شيء مُختلف. |
| Farklı hissediyorsun, çünkü farklısın. | Open Subtitles | أنت تشعر بأنك مُختلف... لأنك مُختلف بالفعل. |
| Ama her gece farklı bir adamla, bana karşı konulmaz olduğumu söylüyorlar. | Open Subtitles | ولكن في كل يوم أكون مع رجل مُختلف ويقول بأنني لا أُقاوَم |
| farklıyım. Seni seviyorum. | Open Subtitles | أنا مُختلف ، أنا أحُبّك |
| Tatlım. bakirelik erkekler için farklıdır. | Open Subtitles | عزيزتي، العذرية شأنها مُختلف عند الرجال. |
| Senin gibi olmak hayal ettiğimden çok daha farklıymış Clark. | Open Subtitles | أتعلم، ركض ميل بإستخدام قدرتكَ، مُختلف تماما عمّا حسبت. |
| - Hayır, o farklıydı. | Open Subtitles | لا , هذا كان مُختلف |
| Ay'ın gerçek yörüngesi Newton'ın tahmininden farklıydı. | Open Subtitles | أن المدار الفعليّ للقمر مُختلف تماماً عن الذي توقّعه (نيوتن). |
| Evet ama bu seferki farklıydı. | Open Subtitles | أجل ولكن هذا الأمر مُختلف |
| Sadece buradan gitmek ve bir kaç gün değişik bir şeyler görmek istiyorum. | Open Subtitles | أريدُ فقط الخروجَ مِن هُنا و مُشاهدة شيئُاً مُختلف لبضّعة أيام |
| değişik bir tür canavarım. Biraz vampirlik var, biraz kurtluk. | Open Subtitles | نوعٌ مُختلف من الوحوش، لديّ شق مذؤوب، و آخر مصّاص دماء. |
| Özellikle bugün fasulye lapasının tadı çok değişik. | Open Subtitles | عصيدة الفول طعمُها مُختلف بِشكل خاصً هذا اليوم |
| Sen çok farklısın. | Open Subtitles | أَنتَ مُختلف جداً. |
| Sana ne oldu? farklısın. | Open Subtitles | ماذا حدثَ لك انتَ مُختلف |
| Sende farklı bir şeyler var. Evony. Saçını mı boyadın? | Open Subtitles | هناك شيء مُختلف فيك إيفوني ، هل صبغتي شعرك ؟ |
| Bakın, evet bir süredir bilgisayar kullanıyoruz, ama bu farklı bir durum. | TED | انظر، نعم، نحن نستخدم الحاسوب منذ فترة، ولكن هذا مُختلف. |
| Ben mi, ben farklıyım. | Open Subtitles | أنا، أنا مُختلف |
| Kadınları nasıl etkileyeceğini mi biliyorsun? Herkes farklıdır, biliyorsun. | Open Subtitles | هل لديك طريقة خاصة للحديث مع النساء؟ كُل شخص مُختلف عن غيره في طريقة التعامل, تعلمين ذلك؟ |
| Birbirimize farklıymış gibi bakıp bunun için birbirimize karşı nefretle dolduk. | Open Subtitles | نحن ننظر إلى بعضنا البعض بشكل مُختلف ولقد نشأنا لنكره بعضنا البعض من أجل ذلك |
| Ama eğer istersen başka bir kapıdan da çıkabiliriz. | Open Subtitles | لكن بوسعنا المغادرة من مخرج مُختلف لو أحببتِ. |
| Benden çok farklı biri, değil mi? | Open Subtitles | إنه مُختلف جداً عنى لذا انا فقط كنت أتسائل |
| Ayrılmakta hata ettim, ama şu an ben bambaşka bir insanım. | Open Subtitles | أخطأتُ بالرحيل، لكنّني إنسان مُختلف الآن. أخطأت بالرحيل؟ |
| Hayır, onlar çok farklı yollar seçti. | Open Subtitles | لا ، كلاّ منهما سلكَ درباً مُختلف تماماً. |