| Pazarlarının geleceği söz konusuysa ne kadar ileri gidecekleri bilinmez. | Open Subtitles | مع مُستقبل صناعتهم على المحك؟ من يدري لأيّ درجة سيتمادون؟ |
| Yapma. Basketbolun geleceği bu. | Open Subtitles | بحقك يارجل هذا هو مُستقبل كُرة السلّه .. |
| Herifin umursamazlığı bu geleceği kızın elinden aldı. | Open Subtitles | كان لتلك الفتاة مُستقبل مُشرق، ولامبالاته قد أخذ ذلك منها. |
| Kötü adamlar senin geleceğini yok etmek istiyorlar. | Open Subtitles | الأشخاص السيئون الذين يُريدون ان يأخذوا مُستقبل دونان |
| Biz insanlar dünyanın geleceğini bioridlerle beraber geçmeliyiz. | Open Subtitles | علي البشرية ان تُعطي مُستقبل الارض الي البيورياد |
| Onunla bir geleceğin var. Bunu mahvetmene izin veremem. | Open Subtitles | لكِ مُستقبل معهُ و لن أترككِ تُفسدين هذا. |
| Herkes devletin patent bürosunda geleceğe ait teknolojileri olduğunu bilir. | Open Subtitles | يا جماعة، الكلّ يعلم أنّ الحكومة تجلس على مُستقبل التقنية في مكتب براءات الإختراع. |
| medeniyetimizin geleceği doğal dünya ile kentsel ormanlarımız arasında olan uyumumuzu korumamıza bağlı. | Open Subtitles | مُستقبل حضارتنا يعتمد علينا في إسترجاع التوازن بين العالم الطبيعي والغابة المدنية |
| Ailemizin geleceği, önümüzdeki birkaç ayda belirlenecek. | Open Subtitles | مُستقبل عائلتنا سوف يتحدد في الشهور القادمة هذه. |
| Toyluğunu benden çıkarıp, senin aptallığın yüzünden bu barınağın geleceği de dair her şeyi, riske etmemi bekleme. | Open Subtitles | لا تدّعِ بأنكِ عديمة النُضج أمامي، وبعدها تطلب مني بأن أخاطر بكل شيء، بما فيه مُستقبل هذا الملجأ،بسبب حماقتكِ |
| Asker evinin geleceği hakkında konuşmuş olmalılar. | Open Subtitles | لابدّ أنّهم كانوا يتحدّثون عن مُستقبل منزل الجنود. |
| geleceği olayan bir yer... | Open Subtitles | إنه مُستقبل زاهر، ولكن لا يُمكنكِ أن تنسين ماضيكِ. |
| Senin sayende, onun artık bir geleceği var. | Open Subtitles | تلك الفتاة لديها مُستقبل الآن، والفضل لكِ |
| Kıçını ölçmek için iki sayı gerekiyor, oğlumun geleceği için ise tek. | Open Subtitles | إنّك تخبرني بإنه يتطلب رقمين لقياسمؤخرتك.. لكن يوجد فقط مقياس واحد لقياس مُستقبل ابني؟ |
| Tıpkı sizinkiler için yaptığınız gibi ben de halkımın geleceği için çalışıyorum. | Open Subtitles | أعمل لصالح مُستقبل شعبي كما تفعلين من أجل شعبك |
| Ülkenin geleceğini tehdit edecek kadar büyük bir şeyin üstünde çalıştığını da biliyoruz. | Open Subtitles | ونعرف أنّه كان يعمل على شيءٍ كبير يُهدّد مُستقبل هذه البلاد. |
| Bu alay, büyük ulusumuzun geleceğini belirlemek üzere savaş merkezine gidiyor. | Open Subtitles | هذا الفوج مُتّجهٌ لميدان الحرب ليحدّد مُستقبل هذه الأمّة العظيمة. |
| O da benim gibi daha iyi daha sofistike bir geleceğin hayalini kurmuştu. | Open Subtitles | إنها مثليّ، كانت تتصّور مُستقبل أفضل و رائع لنفسها. |
| Parlak bir geleceğin var. | Open Subtitles | لديك مُستقبل باهر هُنا، أتدري هذا؟ |
| Her bireyin gereksinimlerinin karşılandığı bir geleceğe... Çünkü o gereksinimlerin karşılanması için gerekli tüm bilgiler elimizde var. | Open Subtitles | مُستقبل سيتمكّن فيه كلّ شخصٍ من تلبية احتياجاته، لأنّ لدينا كلّ المعلومات الضروريّة لتلبيتها. |
| Daf-2 hormon alıcı ... ... insülin hormonu ve IGF-1 ... ... benzer alıcılardır. | TED | داف-2 مُستقبل الهرمون يُشبه المُستقبل لهرمون الانسولين و "اي جي إف-1" |