| Öğle yemeği boyunca halim iyiydi ve gençlere, bölge tıbbi memurluğu günlerimi anlattım. | Open Subtitles | أثناء الغداء كنت بحالة نفسية جيدة وأخبرت الشباب عن سنواتي كضابط بالمنطقة الطبية |
| Öğle yemeği boyunca halim iyiydi... ve gençlere, bölge tıbbi memurluğu günlerimi anlattım. | Open Subtitles | أثناء الغداء كنت بحالة نفسية جيدة وأخبرت الشباب عن سنواتي كضابط بالمنطقة الطبية |
| Doktora söylemiştim. Kafesi her geceki gibi kapattım. | Open Subtitles | لقد سبق وأخبرت الدكتورة بأننى أغلقت الحوض كما أفعل كل ليلة |
| Kendime de görevim olduğunu söylemiştim, ama görev değildi. | Open Subtitles | وأخبرت نفسي أنه كان واجبا لكنه ما كان واجبا |
| Korkup kaçtın gittin, bir de herkese benim korktuğumu anlattın. | Open Subtitles | لقد هربت خائفا وأخبرت الجميع بأنني أنا الذي كنت خائفا |
| -Polislerden nefret ettiğini söylemiş Hem de TV önünde -Polislerden nefret ediyor | Open Subtitles | وأخبرت أحد المراسلين بأنها تكره الشرطة مباشرة أمام التلفاز |
| Çok kötü şeyler yapıp kendime bunun iyi olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد فعلت أشياء فظيعة وأخبرت نفسي أنْ لا بأس بها |
| Hiç bir kadına, bacağına dokunmasını kesmesini söyledin mi? | Open Subtitles | هل سبق وأخبرت إمرأة أن تكفّ عن لمس ساقك؟ |
| Annesine anlattım, o da ona beni rahat bırakmasını söyledi. | Open Subtitles | وأخبرت والدته، وقالت له أن يبتعد عني، وبالفعل حدث. |
| Gizliliği kalmayınca onu Pentagon'a götürdüm, patentini almak için ve orada insanlara bunun ne olduğunu anlattım ve güldüler, ama sonra onlara bir denemesini yaptım ve satın aldılar. | TED | أنا أخذتها إلى وزارة الدفاع بعد أن تم إخراجها من الخدمة عندما صدرت البراءة وأخبرت الناس بها ضحكوا ثم لما عرضتها أمامهم اشتروها |
| Eve gittim ve kardeşim Christine'e anlattım. | TED | وذهبت الى البيت، وأخبرت أختي كريستين. |
| Sana da kendime de söylemiştim, bu işe başlarken insanlara yardım edecektim ama halen edemedim. | Open Subtitles | أخبرتكِ وأخبرت نفسي عندنا بدأت في هذه الوظيفة أنني أخذتها لكي أساعد الناس .. ولم أقم بذلك |
| Geçen haftadan kızlara söylemiştim belki şu filmi-- | Open Subtitles | وأخبرت الفتيات الأسبوع الماض أننا سنشاهد .. |
| Bazılarına araştırma izninde olduğunu bazılarına ise safaride olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | قلت لبعضهم أنّكِ في إجازة، وأخبرت بعضهم إنّكِ في رحلة سفاري. |
| Birisine gerçeği hiç anlattın mı? | Open Subtitles | هل كنت صادقاً وأخبرت أحدهم الحقيقة في يوم من الأيام؟ |
| Sende oraya otururup hikâyeni anlattın diye... jürinin sana inanacağını mı sandın? | Open Subtitles | إذاً جلست هناك وأخبرت قصتك، وماذا؟ ظننت أن هيئة المحلفين سيصدقونك؟ |
| Mariana'yı kurtardın ve Adam Kemper'ın gerçekte nasıl bir insan olduğunu polise anlattın. | Open Subtitles | لقد أنقذت ماريانا وأخبرت الشرطة بحقيقة آدم كيمبير |
| Çalışma arkadaşlarına söylemiş. Çocuğuna söylemiş. | Open Subtitles | لقد أخبرت زملاءها وأخبرت طفلتها |
| Zoe Hart dün gece bize gelmiş ve George'a, ona karşı hisleri olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | فقط أن (زوي هارت) أتت أمس وأخبرت (جورج) أنها تٌكن له المشاعر |
| Kantabai ve diğer kadınlara, kadınlarımız okuma yazma bilmediği için lisans alamadığımızı söyledim. | TED | وأخبرت كانتباي والنساء الأخريات أننا لم نستطع الحصول على رخصة لأن نساءنا غير متعلمات. |
| 14'üncü kata çıkıp, bir adam yakalayıp ona bir ucube olduğumu mu söyledin? | Open Subtitles | قصدت الطابق الـ14 وأخبرت أول رجل رأيته أنني غريب الأطوار؟ |
| Mektup yazıp, babama haber verdim. | Open Subtitles | لقد كتبت وأخبرت والدي. |