| Tanrı altı gün çalışıyor, sonra insanlara bir gün dinleneceğini söylüyor. | Open Subtitles | الرب يعمل ست أيام، ثم يخبر الولايات المتحدة أنه يحتاج للراحة |
| Bu sırada New York'ta kimse Carl Norden'e icat ettiği bombalama vizörünün Hiroşima'da kullanıldığını söylemedi. | TED | في تلك الاثناء في نيويورك لم يخبر احد كارل نوردن ان موجه القنابل خاصته تم استخدامه لقصف هوريشيما |
| Piggie kimseye söylemez! | Open Subtitles | لا تقلقي لن يخبر بيجي آي شخص أنه كان الـ بايزون |
| Bu elemanları gerçekten kovmak istiyorsan Diane'e kendin söylemek zorundasın. | Open Subtitles | اذا كنت حقا تريدين فصلهم فيجب انت من يخبر دايان |
| Söylemem lazım. burada olmak biraz korkutucu. Yaşlı bir Amerikalı, Afrikalılar'a kendi kıtaları hakkında yeni bir şeyler anlatmaya çalışıyor. | TED | عليَ إخباركم، وجودي هنا شيء مثير أكثر مما تتخيلون، رجل أمريكي مسن يحاول أن يخبر الأفارقة شيئاً جديداً عن قارتهم. |
| Ona de ki eğer 51 numaraya haber vermezse, bundan sorumlu tutulacak. | Open Subtitles | قل له انه اذا لم يخبر الرقم 51 ، فانه سيتحمل المسؤولية |
| George karar verip yapacağı herşeyi ilk önce Leach söyleyecek. | Open Subtitles | مهما كان ما سيقرره جورج سوف يخبر ليش اولا |
| Nasıl bir gerizekalı dördüncü sınıftaki kızına şeytani bir dünyanın onu beklediğini söyler? | Open Subtitles | أي نوع من المغفلين يخبر طفلة في الصف الرابع بأنها سترث عالماً شريراً؟ |
| Çünkü bakın, DNA yaşayan şeylere ne yapması gerektiğini söyleyen ayrıntılı bir plan gibidir. | TED | لأنه ، كما ترون ، فإن الحمض النووي مثل المخطط الذي يخبر الكائنات الحية ماذا تصنع. |
| Sharmeen Obaid Chinoy: Daha sonra çocuklara aylarca askeri eğitim verildiğini anlatıyor. | TED | شارمين عبيد تشينوي: إنه يخبر ذلك الطفل يعطى شهور من التدريب العسكري. |
| Trump'ın sevilmesinin bir diğer nedeni, ne düşünüyorsa onu söylemesi. | TED | سبب آخر لشعبية ترامب: أنه يخبر بما يفكر به. |
| Çünkü sakatlandı ve kimseye söylemeyecek ve oyundan çıkmayacak. | Open Subtitles | لأنه يتألم ، و لن يخبر أحدا بذلك و هو لا يريد الخروج |
| İlk karım Iona'dan olan oğlum Bob Jr. herkese öldüğümü söylüyor. | Open Subtitles | ابني، بوب جونيور، من زوجتي الأولى لونا يخبر الجميع بأنني ميت |
| Kim ailelerinize gerçekleri, kötü düşünceleri değil de, bilmelerini istediğiniz şeyleri söylüyor. | Open Subtitles | من يخبر عائلاتكم بما تريدونهم أن يعرفوه؟ ليست الأمور الحقيقية والأفكار السيئة |
| Dün gece bir hatun götürdüğümü herkese söylüyor mu yoksa? | Open Subtitles | هل كان يخبر الجميع أنني خرجت مع فتاة ليلة أمس؟ |
| Eğer geri gelmeyecekse kocası niye ev sahibine söylemedi? | Open Subtitles | إذا لم تكن ستعود لماذا لم يخبر صاحب الملك ؟ |
| Eğer geri gelmeyecekse kocası niye ev sahibine söylemedi? | Open Subtitles | إذا لم تكن ستعود لماذا لم يخبر صاحب الملك ؟ |
| Eğitim Bakanı söylemesi gerekmeden kimseye bir şey söylemez. | Open Subtitles | وزير التعليم لا يخبر أحداً أي شيء إلا إذا كان مضطرا لذلك |
| Aynı zamanda, kullanıcının misyonu programlayabilmesi için bir yazılım da gerektirir, insansız hava aracına nereye gideceğini söylemek için. | TED | ويتطلب ذلك أيضا برنامج يسمح للمستخدم لعمل مهمة، لكي يخبر الطائرة إلى أين تذهب. |
| Harika. Hey, belki de o Joon'a grup evinden bahsedebilir, ne dersin? | Open Subtitles | عظيم , ربما بامكانه هو أن يخبر جوون عن الدار صحيح ؟ |
| Hep gitmekten söz ediyorduk ama sadece birimiz, bir sabah kimseye haber vermeden gerçekten ayrıldı buradan. | Open Subtitles | كلنا تحدثنا عن الرحيل لكن واحد فقط منّا ، في صباح يوم ما وبدون أن يخبر أي أحد |
| Sonra etraftaki insanlara basit bir Türkçeyle bebeğin ağlayarak ne anlatmaya çalıştığını söyleyecek. | Open Subtitles | ثم يخبر الحضور بإنكليزية واضحة، بما يحاول الطفل أن يقوله بالحرف الواحد. |
| Beyniniz omuriliğinize, o da kaslarınıza bir şey yapmanızı söyler ve yaşasın, eylem gerçekleşir. | TED | عقلك يخبر عمودك الفقري، يخبر عضلاتك أن تقوم بشيء ما أو آخر، وها أنت ذا، تتصرف. |
| sanatçıya her ölçü çizgisinde kaç tempo olduğunu söyleyen zaman işareti vardır. | TED | يوجد ما نسميه بالمقياس الزمني والذي يخبر العازف بعدد العدّات في كل مازورة. |
| Bilgin olsun, Anthony etrafta dolaşıp aldatmakta özgür olduğunu anlatıyor. | Open Subtitles | لمعلوماتك, أنطوني يخبر الناس في الخارج بأنه مسموح له بالخيانة |
| Beni babası gibi sevmeye başlayınca... burada bulunduğunu kimseye söylemeyecek. | Open Subtitles | عندما يحبني مثل أب لن يخبر أي واحد بأنه كان هنا |
| Vücudu yağ kaybıyla şoka girmiş. Polise hiçbir şey söylememiş. | Open Subtitles | دخل جسمة في حالة من فقدان الدهون لم يخبر الشرطة بشئ |
| Turnelerini, yeni kasetini, "New Horizon"a katılıyor, ve sonraki gün... ..nerde olduğunu bile söylemiyor. | Open Subtitles | جولة كبيرة، سجل جديد، يفحص نفسه الى آفاق جديدة في اليوم التالي لم يخبر الروح |
| Şimdi senin hikayeni anlatan tek şeyin elin olduğunu farzet. | Open Subtitles | تخيلي أن يدك هي الشيء الوحيد الذي يخبر قصة عنك |