| Belki de bu yüzden kendine Shooter diyor. Ted bilmemi istiyor. | Open Subtitles | لهذا هو يدعو نفسه شوتر يريدنى تيد أن أعرف أنه هو |
| Tesla, arkadaşlarını ve potansiyel yatırımcıları laboratuvarındaki gece yarısı gösterilerine davet ediyordu. | Open Subtitles | كان تيسلا يدعو اصدقاء ومخترعين الي ليالي طويله من الاستعراض في معمله |
| Kendine kral diyen şu küstah yahudiye bağlılığını reddet. | Open Subtitles | انكر ولائك المضلل لهذا اليهودي الميت الذي تجرأ ان يدعو نفسه ملكا |
| Bu kadarına hiç gerek yoktu. Bizi içeri almanız yeterliydi. | Open Subtitles | ليس لديك ما يدعو للقلق، وحقيقة أننا هنا معكم رائعة. |
| Bu proje basitçe insanları, toprağa bağlı kısıtlamalardan uzaklaşıp geleceğimizi yeniden hayal etmeye çağırıyor. | TED | المشروع يدعو الناس ببساطة لأخذ خطوة بعيدًا عن القيود الأرضية و، ضمنيًا، إعادة تصور مستقبلنا. |
| Ayağa kalkıp konuşun; biz de cemaat olarak günahlarınız için dua edelim. | Open Subtitles | اذاً ارفع صوتك ان كنت تريد من الجمع أن يدعو ليُغفر لك |
| Bir saattir Ajan Doggett'i arıyor. | Open Subtitles | هو يدعو إلى الوكيل دوجيت للساعة الماضية. |
| İki. Bir siyah erkek yakın arkadaşlarına ne der? | Open Subtitles | ثانياً, ماذا يدعو الرجل الأسود أقرب معارفه؟ |
| Veri uzmanı Fred Benenson buna matematiksel yıkama diyor. | TED | عالم البيانات فريد بيننسون يدعو هذا غسيل الرياضيات. |
| Artık tüm çocuklar babalarına sen diyor. | Open Subtitles | هل سمعتم طفلاً يدعو أباه هكذا هذه الأيام؟ |
| Kendisine Simon diyor. Almanca aksanı ile konuşuyor. | Open Subtitles | يدعو نفسه سايمون انه يتحدث بلهجة المانية |
| Son girişimlerinden biri, dünya liderlerini halka açık bir beyanname imzalamaya davet etmesiydi. | Open Subtitles | إحدى آخر أفعاله، أن وقّع بياناً عاماً يدعو فيه زعماء العالم بإنهاء الحروب. |
| Matty insanları, buldukları fotoğraf makinelerini, taşınabilir bellekleri öksüz kalan fotoğraflarla kendisine yollamaya davet ediyor. | TED | يدعو ماتي الناس لإرسال آلات التصوير الرقمية التي وجدوها إليه، شرائح الذاكرة التي فقدت بصور يتيمة. |
| Kendine Korkuluk diyen bir adamın kundaklama girişimi Batman tarafından önlendi. | Open Subtitles | الليلة كان هنالك محاولة اشعال حريق من قبل شخص يدعو نفسه الفزاعة وقد تم التصدي له من قبل باتمان |
| Yani endişelenmeye gerek yok mu? | TED | هل يعني هذا أنه لا يوجد شيء يدعو للقلق؟ |
| Başkan saat 2 de bir basın konferansına çağırıyor. | Open Subtitles | الرئيس يدعو الي مؤتمر صحفي لاساعة 2 مساء |
| Damien Delaine anlamasın diye dua etse iyi olur. Neden? | Open Subtitles | من الأفضل له أن يدعو بأن ديمين دايلين لايكتشف الأمر |
| J-Dog, K-Bird'ü arıyor. Tekrar ediyorum, J-Dog K-Bird'ü arıyor. - Jas, sen misin? | Open Subtitles | هذا الكلب جي يدعو الطير كيا كرر، الكلب جي يدعو الطير كيا |
| Erkekler suçüstü yakalanınca, kadınlara hep deli der. | Open Subtitles | يدعو الرجال النساء مجنونات دائما عندما مسك بملابسهم الداخلية أسفل. |
| Şimdi tehlike altındaki vücudunu... lütfen arazime sok da... zamansız ölümüne sebep olarak meşru müdafaa diyebileyim. | Open Subtitles | الآن إذا أنت بلطف مل جثتك المعرضة للخطر على خط ملكيتي. سوف يدعو فنائك قبل الأوان دفاع عن النفس. |
| Endişe edecek bir şey yok demek aptalca olur. | TED | ومن الغباء القول أنه لايوجد شيء يدعو للقلق. |
| Biliyorum, ama herkes gülüyor. Ortada gülünecek hiçbir şey olmasa bile. | Open Subtitles | أعرف, لكن الجميع سيضحكون و ليس هناك شيء يدعو إلى الضحك |
| Senin endişelenmen gereken tek şey onu bugünkü yatırımcılar toplantısından uzak tutmak. | Open Subtitles | لا شيء يدعو إلى القلق سوى إبعاده عن اجتماع المستثمرين اليوم، اتفقنا؟ |
| Asker bir oğlunuzun olması gurur verici bir şey mi? | Open Subtitles | وعليه فإن وجود ابن لك بالجيش لأمر يدعو للفخر أتعلم؟ |