| Hannassey'ler gerçek bir beyefendi gördüklerinde anlar ve hayranlık duyar. | Open Subtitles | الهانسيس يعرفون ويحترمون الرجل المحترم الحقيقي عندما يرون واحد منهم | 
| Örneğin diyet yapanlar, kalori saymayanlara göre elmaları çok daha büyük görürler. | TED | على سبيل المثال، متبعو الحمية يرون التفاح أكبر حجمًا من الأشخاص الذين لا يعدّون السعرات الحرارية. | 
| Halkım sürekli kil kullanarak inşa ediyorlar, ama çamur ile ilgili hiçbir yenilik görmüyorlar. | TED | قومي يبنون دائماً بالطين لكنهم لا يرون أية ابتكار في الطين | 
| Terörizmden korunmak şart ama seçmen, daha büyük tehlikeler görüyor. | Open Subtitles | ،الحماية من الإرهاب طبعاً لكن الناخبين يرون مخاطر أكثر أهمية | 
| Fakat ertesi sabah hala birbirlerini orada görünce yeni bir bilgiye ulaşıyorlar. | TED | ولكن حينما يرون بعضهم بأنهم مازالو هناك في الصباح التالي كان كل منهم قد اكتسب معلومات جديدة | 
| Tek bir kafes görecekler, tek bir teslimat olduğunu sanacaklar. | Open Subtitles | الجميع يرون قفصاً واحد و يفترض ان له عملاً واحد | 
| İlk rahip flamadan hareket eden bir pankart olarak bahseder, ikinci rahipse flamanın hareket etmesinden ziyade rüzgârın estiğini gördüklerini ısrarla ifade eder. | TED | يشير الراهب الأول إلى العلم على أنه رايةً متحركة، في حين يصر الراهب الثاني على أنهم لا يرون حركة العلم، بل هبوب الرياح. | 
| Parayı gördüklerinde, akılları başlarından gider, ve ben parayı görmelerini mutlaka sağlarım. | Open Subtitles | حالما يرون تلك النقود يتعلّقون بالأمر وأنا أحاول أن أجعلهم يرون النقود | 
| Yapımcılar yoldalar ve Brad ile Angelina'yı gördüklerinde her şeyin mükemmel olmasını istiyorum. | Open Subtitles | المنتجين هم في طريقهم وأريد كل شيء ليكون مثاليا، عندما يرون براد وانجيلينا | 
| Tanrının size güldüğünü gördüklerinde, ne şüpheleri varsa hepsi gidecek. | Open Subtitles | ستنتسى أي شكوك لدى الناس عندما يرون القدر يبتسم لك | 
| Başarısız dönemden çıkan softball oyuncuları o akşam başarılı performans sergileyen oyunculara kıyasla topu daha küçük görürler. | TED | لاعبو البيسبول يرون الكرة أصغر إذا ما استعادوا وعيهم من التدهور، مقارنةً باللاعبين الذين قضوا ليلة حماسية في الملعب. | 
| Birkaç oyuncak ördek görürler ve batmadan durduğunu öğrenirler ya da birkaç topun zıpladığını öğrenirler. | TED | لأنهم يرون بعض البط المطاطي فيتعلمون أنها تطفو، أو بضع كرات فيتعلمون أنها ترتد. | 
| İşimin bir parçası olarak, birçok yatırımcı ile konuşuyorum ve hepsi durumu bu şekilde görmüyorlar. | TED | أتحدث مع كثير من المستثمرين بحكم طبيعة عملي، والكثير منهم لا يرون الأمور على هذا النحو. | 
| Nasıl olsa nereye gittiklerini görmüyorlar, bırakalım da eğlensinler. | Open Subtitles | هم لا يرون وجهتهم بأي حال، دعوهم يحظون ببعض المرح | 
| Muhteşem. Pek çok kişi açık veriyi bir bekçi köpeği olmak gibi görüyor. | TED | ذلك مذهل. و الكثير من الناس يرون أن البيانات العامة هي الحارس. | 
| Bu durumu görünce ne yapacaklar, düşünmek bile istemiyorum. | Open Subtitles | عندما يرون من الذي يملك في النهاية .. أكره ان أفكر .. | 
| Uyanıp, dışarı baktıklarında camlarının önünden geçen bir balina görecekler! | Open Subtitles | لقد استيقظوا جميعا يخرجوا رؤوسهم الصغيره وسوف يرون حوت من خلال شباك غرفه النوم | 
| Yanımızdan geçenler, tıpkı diğerlerine benzeyen bir çocuk gördüklerini düşünüyor. | Open Subtitles | المارة قد يظنون أنهم يرون طفلا كبقية الآطفال | 
| İnsanlar sürekli mucizeler görmek istiyor, ...hatta bu istek öyle güçlü ki, bazen görmek istedikleri şeyleri görüyorlar. | Open Subtitles | أنا أعتقد أن الناس تنظر بصعوبة للمعجزات صعب جدا ربما لدرجة أنهم يجعلون أنفسهم يرون ما يريدون أن يروه | 
| ejderhalar, yılanımsı varlıklar, tanrıçalar ve bu gibi daha nice harika şeyler gördüler. | TED | هم في الحقيقة يرون مناظر طبيعية وكائنات بشرية و الالهة وتنانين والكائنات الشيطانيه وأشياء من هذا القبيل | 
| Bilim adamları 150 km çapındaki cinayetleri olmadan günler öncesinden görebildiklerini fark etti. | Open Subtitles | العلماء أدركوا أنهم يرون, جميع الجرائم في نطاق 100 ميل, أياما قبل حدوثها. | 
| İnsanların çoğu dünyayı olduğu gibi görmez. Kendileri gibi görürler. | Open Subtitles | ..كثير من الناس لا يرون العالم كما ينبغي | 
| Birinin düşüncelerini değiştirmenin, senin deyiminle gerçeği görmesini sağlamanın tek ahlaki yolu kanıt sunmaktır. | Open Subtitles | الطريقةالمُفيدة الوحيدة لتغيير عقولهم أجعلوهم يرون الحقيقة كما وضعتموها هذا هو الدليل | 
| Çeşitlilik ve karşıtlıklarla dolu bir dünyada, ahmak vaizler, tıpkı benim olduğum gibi, yalnızca ahmak vaziler, gerçeklik kattıkları mitler ve kurgular arasında çelişki görmezler. | TED | أدركت أن العالم مكتظ بأنواع الاختلافات والتناقضات، بدعاة حمقى، فقط الدعاة الحمقى كما كنت، من لا يرون تناقضات في الأساطير والوقائع التي يستعملونها لتأكيد صحتها. | 
| İnsanlar bilgisayar, telefon ekranlarında bir şeyler görüp intihar ediyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الذين يرون شيئاً ما على جهاز الكتروني يقومون بالانتحار | 
| Mahkemeye dayanamaz. - İnsanlar, onun yüzünü görecek. | Open Subtitles | اانه لن يصمد للمحاكمة الناس سوف يرون وجهه |