| Problem çözme yeteneklerin sayesinde, ekibin Schrödinger'in kedilerini tam zamanında kutudan çıkartıyor. | TED | شكراً لمهاراتك في حل المشكلات، فريقك أمسك بقط شرودنغر في الوقت المناسب. |
| Sosyal becerilerle: Arkadaş edinme, anlaşmazlıkları çözme, cana yakın ve kibar olmak. | TED | حسنا، هناك المهارات الاجتماعية: صنع الأصدقاء، حل الصراعات، وأن تكون لطيفا ومهذبا. |
| Problem çözme, eleştirel düşünme, işbirliği, tahammül gibi şeyler, bunların hiçbirisi tek başına devrim niteliğinde değildir. | TED | أشياء مثل حل المشاكل، التفكير النقدي والتعاون والمثابرة.. لا ينبغي أن يكون أي من ذلك ثوريًا بمفرده. |
| Şurada, kod çözme algoritmasının üzerinde. Bize öncelikli bir kanaldan yönlendirdiler. | Open Subtitles | هنالك فوق لوغاريتم فك الرموز لقد أرسلوه لنا في قناة أولوية |
| Ve işleyen bir sorun çözme tekniğimiz var. | TED | ونحن لدينا تلك التقنيات الناجحة لحل المشاكل |
| Yani cinayet çözme konusunda bir nevi uzman sayılırsınız dğeil mi? | Open Subtitles | إذا فأنت خبير نوعا ما عندما يتعلق الأمر بحل جريمة قتل |
| Çeşitli uzmanlıklara ve bakış açılarına sahip insanlar arasında kolektif bir sorun çözme stili. | TED | إنه نوع من حل المشكلات الجماعي، الذي يكون عادة بين أشخاص أصحاب خبرات ووجهات نظر مختلفة. |
| Ancak onlar problem çözme, gözlemleyerek öğrenme ve hatta diğer bazı hayvanlardan bildiğimiz üzere araç kullanma yeteneğine sahiptirler. | TED | إلا أنّ لديه القدرة على حل الألغاز. والتعلم من خلال الملاحظة واستخدام الأدوات أيضاً، تماما كالحيوانات الأخرى التي نعرفها |
| Yeni bilgiler ya da bir bulmacayı çözme güdüsü öğrendiklerinde, keyif duyduklarını söylemeleri olasıdır. | TED | إنهم أكثر ميلاً للقول بأنهم يشعرون بالمتعة عند تعلم معارف جديدة أو إذا توجب عليهم حل مشكلة. |
| Bilgisayarlar bu bulmaca çözme işleminde Bitcoin zincirinin korunmasına yardım ediyorlar ve işlemler listesine ekliyorlar. | TED | وخلال حل تلك الأحجية تقوم أجهزة الحاسوب هذه بالمساعدة في تأمين سلسلة كتل البيتكوين وتضيف لقائمة المعاملات. |
| İşbirlikçi tasarımın yaratıcı problem çözme tekniklerini kullanarak, istedikleri sonuçları elde etmek için planlı çalışıyorlar. | TED | إنهم يعملون عكس النتائج التي يريدونها، باستخدام أساليب حل المشاكل الإبداعية من التصميم التعاوني. |
| Bu onların sorunları çözme becerilerini ve onların müşterilerle olan ilişkisinin önemini arttırdı. | TED | يزيد من مدى أهمية مهاراتهم في حل المشاكل وتوطد علاقاتهم مع العملاء. |
| Yani zekâ temel olarak problemleri çözme becerisidir. | TED | أقصد، الذكاء بشكل أساسي هو القدرة على حل المشاكل. |
| İçinde olan tüm lanetleri yapma ve çözme bilgileri yazıyor. | Open Subtitles | من أجل صنع أو فك أي نوع من اللعنات الموجودة |
| Çünkü gerekli çözme programı bu bilgisayarda. | Open Subtitles | لأن برنامج فك الشفرة موجود على هذا الكمبيوتر |
| Her zaman bilmeceleri çözen sen oldun. Benim de bir tane çözme zamanım gelmişti. | Open Subtitles | كنت دائما شخص لا يجيد فك الألغاز أنا حليت اللغز فى وقت وجيز |
| Kişiselleştirme muhtemelen en büyük avantajlarımızdan biri ve bize 30 yıllık bir problemi çözme potansiyeli sağlıyor. | TED | التخصيص هو ربما أحد أكبر الفرص هنا أيضاً، لأنه يقدم لنا الفرصة لحل مسائل عمرها 30 عاما |
| Küresel problemleri ulusal devletlerle çözme yolları vardır. | TED | هناك طرق لحل المشاكل المناخية بواسطة الحكومة المحلية. |
| problemi çözmek ve kaldıraçları bulmak için ortak problem çözme tutkumuzu kullanalım. | TED | لنحكم شغنا بحل المشكلات. لنعلم ما هى تلك العتلات. |
| Şifre çözme programı bir saatten fazla süredir çalışıyor. | Open Subtitles | برنامج فكّ التشفير هذا كان يعمل لأكثر من ساعة. |
| 30 yılda yurt çapında cinayetleri çözme oranı % 80'den % 60'a düştü. | Open Subtitles | خلال 30 سنة، إنخفض المعدل الوطني لحلّ الجرائم من 80 إلى 60 بالمئة. |
| Ellerini çözme riskini alamam. | Open Subtitles | حسناً، لا يمكنني المخاطرة بفك قيودك |
| Son dört yılda ise dava çözme oranı %100. | Open Subtitles | وخلال الأربع سنوات الماضية، معدل حله للجرائم كان تقريبًا مائة بالمائة |
| Bunu elde ettiğinizde, şifre çözme sabiti elinizde olur ve içeri girebilirsiniz-- insanların banka hesaplarına, kredi kartı bilgilerine, herhangi güvenli web sitesine girebilirsiniz. | Open Subtitles | وعندما تحصل عليها فإنه يمكنك أن توجد العامل الثابت لفك التشفير ومن ثم الولوج إلى حسابات الناس المصرفية |
| Bu, testin işe yaramaz olduğu anlamına gelmiyor – doğrusu, giriştiği muhakeme becerileri ile problem çözme becerilerini ölçme konusunda iyi iş çıkarıyor. | TED | هذا لا يعني أن لا قيمة للاختبار نفسه؛ في الواقع، أنه مقياس جيد لمهارات التفكير وحل المشكلات التي يقوم بتحديدها. |
| - çözme onu! - çözme, şerefsiz! | Open Subtitles | لا تفكّ القيد, ايها الأحمـ... |