| 10 yıl önce önlem amaçlı iki göğsünü de aldırmış. | Open Subtitles | وقد أجرت استئصال ثدي وقائي ثنائي الجانب منذ عشر سنوات |
| Onu yakalayana kadar almanız gereken bir kaç önlem var. | Open Subtitles | حتى نجد الشخص المسؤول هناك عدة احتياطات نريدك ان تتخذها |
| Bunlar sadece, önlem, bir problemi yönetmenin yollarıdır. | TED | هي فقط إجراءات احتوائية، طُر للتعامل مع مشكلة. |
| Ben de bunu bir laubalilik olarak değil de, bir önlem olarak görmeye başladım. | TED | لهذا لا أعتقد بأن هذا تهور؛ أعتقد بأنه حذر. |
| Üzgünüm, bu şekilde olmak zorundaydı. Umarım önlem almamı anlarsın. | Open Subtitles | آسف لأنه كان بهذه الطريقة آمل أنكِ تتفهمين الحاجة لإتخاذ الإحتياطات |
| Bu sadece bir önlem. Bu bir kez bana yapıldı ve ben de takmak zorundaydım. | Open Subtitles | إنه مجرد إحتياط ، لقد تعاملت مع هذا الجهاز سابقا و إضطررت لإرتداء هذا أيضا |
| Üzgünüm, geçici ama gerekli bir önlem. | Open Subtitles | آسفة ، هذا مؤقت لكنها تدابير إحترازية لا غير |
| Flamingolar, ilerideki su baskınlarına karşı önlem olarak yuvalarını yüksek yerlerde kurarlar. | Open Subtitles | تتخذ طيور الفلامنجو كافة الاحتياطات اللازمة في بناء أعشاشها أحيانا تكون الحيطة مبالغاً فيها. |
| Bill haklı. Daha fazla önlem alınmalı. | Open Subtitles | بيل محق لقد حان الوقت أن تتخذي المزيد من الاحتياطات. |
| Yayımcıları ve editörleri karşı önlem için çabalamaya zorluyorlar. | TED | يرسلون إلى الناشرين والمحررين ويدفعون من أجل الإجراءات المضادة. |
| Kira'ya karşı aldığımız bir önlem, lütfen kabalığımı bağışlayın. | Open Subtitles | هذا إجراء وقائي ضد كيرا ، اعذرني لوقاحتي |
| Avukatım önlem olsun diye kiliseye gitmemi söyledi. | Open Subtitles | أخبرني محاميي أنني يجب علي الإنضمام الى كنيسة بشكل وقائي |
| Habersizce gelebilecek olan Büyücü Ateşinin yakmasından korunmak için alınan bir önlem. | Open Subtitles | انه إجراء وقائي لضمان سلامتي ضد نارك السحريه المفاجأه. |
| Ama hiçbir önlem yada ihtiyatlılık ilkesi öngöremediğimiz problemleri engelleyemez. | TED | ولكن ليس هناك احتياطات أو مباديء للاحتياطات تمكننا من تجنب المشكلات التي حتى لا نتوقعها. |
| Anne söz konusu olduğu için fazladan önlem aldık. | Open Subtitles | لقد اتخذنا احتياطات استثنائية حين يتعلّق الأمر بالأمّ |
| Ama kan ağlayan yüreğinizi korumak adına alabileceğimiz pek bir önlem yok. | Open Subtitles | و لكن ما من إجراءات يمكن أن نتخذها لنداوى بها قلوبكم |
| İster karma deyin, ister fizik, aksiyon, reaksiyon, önlem deyin yada, Bu hayatın herhangi bir kar için riske atılamayacak kadar değerli olduğunu gösteren bir prensip. | TED | سموا هذا " كارما = لعنة " سموا هذا " فيزياء " فعل ورد فعل .. سموا هذا حذر ولكن هذا المفهوم يذكرنا دوماً ان الحياة أغلى بكثير من أن نقامر\نغامر بها مهما كان المردود جراء ذلك |
| Ne kadar çok cevap bulursak, o kadar az önlem almamız gerekecek. | Open Subtitles | كُلما كانت لدينا إجابات أكثر. كُلما قَلت الإحتياطات التي نأخُذها. |
| Tedavi bulana kadar sadece bir önlem bu. | Open Subtitles | هذا مجرّد إحتياط حتى نكتشف العلاج |
| Adli tıbba karşı önlem alacak kadar zekiyse Garcia'ya söylediği isim de sahtedir. | Open Subtitles | مما يعني انه ان كان ذكيا كفاية ليستخدم تدابير وقائية ضد الادلة فالاحتمالات تشير الى ان الاسم الذي قاله لغارسيا مزيف |
| Çocukça bir önlem olduğunu düşünmüyorum, hele de kampta iş yaptığınız onca kişi cinayete kurban gittikten sonra. | Open Subtitles | أنا لا أجد الحيطة أمر مراهق الكثير قد قتل بمن يتعامل معك ومع هذا المخيم |
| Eğer bulaşıcıysa önlem almamız gerekir. | Open Subtitles | لأن، أعني، إذا نحن كنّا، نحن يجب أن نؤخذ الإجراءات الوقائية. |
| Havayı kanıtları yok etmek için forensik önlem olarak kullanıyor, ama ayrıca bir tür simforofil olduğunu da düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنه يستخدم الطقس بإعتباره إجراءا مضاد للطب الشرعي وذلك لتدمير الأدلة لكن نعتقد أيضا أنه ربما لديه بعض |
| Ben olsam önlem olarak havalandırma sistemini kapalı bırakırdım. | Open Subtitles | سنبقي على اغلاق نظام التكييف كاجراء احترازي |
| Britanya tarafında sembolik bir şahıs ortaya çıktığına göre, sanırım suikast en gerçekçi önlem... | Open Subtitles | وبما أنه قد ظهر شخص كرمز في بريطانيا أعتقد أن الاغتيال هو الإجراء الأكثر منطقيه |
| önlem ve tedavi servislerini, erken müdahale ve iyileşme desteğini yaymak için kapsamlı bir plan geliştirip uyguladık. | TED | فقد طورنا ونفذنا خطة شاملة لتوسيع خدمات الوقاية والعلاج، وكذلك التدخل المبكر وتقديم الدعم خلال إعادة التأهيل. |
| Ve şuda doğrudur ki, üç önlem bir çareye eşittir. ama bu elbette, neyi önleyeceğimizi bildiğimizde geçerlidir. | TED | وكما قيل درهم وقاية خير من قنطار علاج ولكن شريطة أن نعرف ماذا علينا تجنبه. |