| Evli misiniz? Hayır. Beni bir şöminenin önünde, etrafta çocuklar koştururken hayal edebiliyor musunuz? | Open Subtitles | لا ، هل يمكنك تخيلى أجلس بجانب المدفأة و حولى الكثير من الأولاد |
| Yukarı çıkmadan önce şöminenin önüne kafesi koymayı unutma. | Open Subtitles | لا تنسى أن تضع الحاجز أمام المدفأة قبل أن تصعد |
| şöminenin rafındaki küçük taş aslanları bulmak iki haftamı aldı. | Open Subtitles | كلفتني إسبوعان لإيجاد حجارة الاسود الصغيرة أبقيتها على رف الموقد |
| şöminenin etrafına oturur, Wagner dinlerdik. | Open Subtitles | كنا نجلس حول الموقد و نستمع إلى موسيقى فاغنر. |
| Ben yokken, şöminenin orada kıvrılıp kitap okuyor. | Open Subtitles | عندما اكون موجود, انها فقط لفتها مع كتاب بجوار المدفئة. |
| şöminenin üzerinden, bazı gümüşlerimi alıp, dengeyi düzenledim. | Open Subtitles | أخذ بعض من فضياتي من على الرف. إنها غير متناسقة |
| şöminenin oradaydık, ...aşağıda kayıt stüdyosuna gittik, | Open Subtitles | كنا نمشي قرب المدفأه وفي الأسفل بقرب الاستديو |
| şöminenin üzerindeki hakimiyetinden hala onun krallığı olduğu anlaşılıyordu. | Open Subtitles | ها هو هناك مازال يحتفظ بمركزه من على عرشه فوق المدفأة |
| Bebe ve Kyle bir çift olursa, onları senin kulüp evine davet eder, satranç oynar, şöminenin yanında kanyaklarımızı yudumlayıp derin sohbetler yaparız. | Open Subtitles | ولعب الألعاب المنزلية وإجراء محادثات ذات معنى واحتساء الكونياك قرب المدفأة ــ حقاً؟ |
| Düştü ve basını şöminenin çevresindeki betona çarptı. | Open Subtitles | وقع مباشرة وارتطم راسه على الحجر حول المدفأة. |
| Ama şöminenin kenar tasındaki kanı silmeyi unutmadınız. | Open Subtitles | ولكنك تذكرت ان تٌزيل الدماء حول المدفأة يا سيدى |
| Seni, şöminenin üstünde cam bir kavanoza koymalılarmış. | Open Subtitles | كان يجدر بهم وضعك بوعاء زجاجيّ فوق رفّ المدفأة |
| Bu arada bizde şöminenin önünde medyumla söyleşi yapacağız. | Open Subtitles | وعلى فكرة سنقوم بمقابلة الوسيطة أمام المدفأة مباشرة هذا اكثر تخويفا |
| Ama içlerinden biri Mickey Mantle'ı, şöminenin üzerindeki kuklalardan biri sanıyor. | Open Subtitles | وبعض فريق البيسبول بطولة من أوساكا. واحد منهم يفكر عباءة ميكي شيء على الموقد الفأر. |
| Ben 10 yaşındayken, bizimkilerde aynı heykelden vardı şöminenin üzerinde duruyordu. | Open Subtitles | وأنا في الـ10 من عمري، كان لدى والديّ نفس هذا التمثال، على رفّ الموقد بشقنتا، تماماً |
| Çocukken bu şöminenin önünde oynardım. | Open Subtitles | كُنتُ ألعب بهذا الموقد حينما كنت طفلة صغيرة |
| Bir şöminenin üzerinde görülen büyük portreler gibisin. | Open Subtitles | أنت مثل أحد تلك الصور العظيمة التي رأيتها عند الموقد |
| şöminenin üstündeki tabloyu kimin alacağını... antika kaşık koleksiyonunun kime kalacağını düşünürlerken yanlarındaydım. | Open Subtitles | يقررون أي من الأولاد سيحصل على اللوحة المعلقة فوق الموقد و أي منهم سيحصل على مجموعة الملاعق الأثرية |
| O zaman pizza, sıcak çikolata, şöminenin yanında uyku tulumları. | Open Subtitles | ثم البيتزا الشوكولاتة الساخنة , أكياس النوم عند المدفئة |
| Bronz şöminenin üzerindeki bronz. | Open Subtitles | .... التمثال البرونزى التمثال من على الرف |
| Albay Kroog da şöminenin oradaydı... ve elinde antik ocak demiri vardır. | Open Subtitles | . العقيد كروج كان أمام المدفأه وفي أيديه كانت ! موقد النار الأثري. |
| Bu aslan şöminenin üstünde gerçekten iyi duracak. | Open Subtitles | رأس هذا الأسد بالتأكيد ستبدو جيدة وهى معلقة على المدخنة |
| Hadi, acele edin! Grup fotoğrafımızı çekelim! Herkes şöminenin oraya toplaşsın. | Open Subtitles | هيّا ، بسرعة لنلتقط صورة المجموعة لينضم الجميع عند موقد النار |
| En çok yaklaştığım ayı, şöminenin önündeki halıdakidir. | Open Subtitles | بمجرد أن اقترب من " الدب " ، فسوف يصبح "سجادة " أمام مدفأتى. |