| Aradığım kişi sensin. O gemiyi yüklemek için daha fazla adam istiyor musun? | Open Subtitles | . أنا أبحثُ عنك هل تريد مزيداً من الرجال لتحميل تلك الباخرة ؟ |
| 1993 yılında Seattle’daki konferansta bir masa vardı ve Marc Andreessen adındaki bir adam WWW için yazdığı küçük browserini tanıtıyordu. | TED | في 1993، كان هناك طاولة في نفس المؤتمر في سياتل، وكان هناك شخص يُدعى مارك أندريسن قام بعرض متصفحه الصغير للويب |
| Açığa bir adam yollarsınız ve ateş edilip edilmediğine bakarsınız. | Open Subtitles | ترسل رجلاً إلى مجالٍ مفتوحٍ لترى هل سيطلق عليه النار؟ |
| Geçen bir kaç haftadır bu bölgeyi vuran aynı adam. | Open Subtitles | إنه نفس الرجل الذي سرق هذه المنطقة في الأسابيع الماضية |
| Bu yolculukta iki yerine dört beyaz adam daha iyi olabilir. | Open Subtitles | أربعة رجال بيض قد يكونون أفضل من إثنان على هذه السفرة. |
| adam kapıya geldi, kadına Filipin pezolarını verdi, o da parayı cüzdanına koydu. | TED | وصل الشاب إلى بابها، معطياً إياها عملة بيزو فيليبينية، وضعت المال في جيبها. |
| Sanırım bu işi yapanın bu adam olması, hepimizi oldukça rahatlatırdı. | TED | أعتقد أننا سنكون كلنا مرتاحين مع هذا الشخص الذي يقوم بها |
| - Hâlâ istifanla sahip olduğun adam sayısı arasında bir bağ kuramıyorum. | Open Subtitles | ما زلت لا أستطيع ان افهم ماالذي سيفعله هؤلاء الرجال مع استقالتك |
| İtalyan olabileceğinizi düşündüm bu günlerde İtalya'dan pek çok adam geliyor. | Open Subtitles | إعتقدت انك إيطالى كثير من الرجال تصل من ايطاليا هذه الأيام |
| Birkaç adam alıp şu tarafı sarayım. Tam arkalarına geçebilirim. | Open Subtitles | دعنى أصطحب بعض الرجال و أهاجم جانبهم أستطيع اختراق صفوفهم |
| Bana göre bu yolculuk Doug Dietz'e benziyor. Doug Dietz teknik bir adam. | TED | بالنسبة لي، تبدو تلك الرحلة مثل دوغ ديتز. دوغ ديتز هو شخص تقنيّ. |
| Şimdi Einstein onun için herhangi bir ölü, beyaz, tuhaf saçlı adam değil. | TED | الآن البرت إنيشتاين ليس مجرد شخص ميت ذو بشرة بيضاء مع شعر غريب |
| Onun durumunda bir adam düşmanlarından olduğu kadar dostlarından da korkmalı. | Open Subtitles | رجلاً كهذا عليه أن يقلق من أصدقائه كما يقلق من أعدائه. |
| Ve size, uslu duracağımı göstermek adına yanımda sadece iki adam getireceğim. | Open Subtitles | وكي أثبت لك، أنني سأكون رجلاً لطيفاً سآتي مع اثنين من رجالي |
| Hayatım, adam işe yeni başlıyor. Bu onun ilk büyük rolü. | Open Subtitles | عزيزتي ، إنه يبدأ الأمر فحسب ، إنه أول عمل له |
| Bartlett yanına altı adam alıp, kulübenin arkasındaki ağaçlıktan yaklaş. | Open Subtitles | بارتليت ، خذ ستة رجال وأذهب عبر الغابة خلف الكوخ |
| O genç şirin adam gelip seni sordu. uyuduğunu söyledim. | Open Subtitles | و هذا الشاب الظريف سأل عليك مرتان أخبرته أنك نائمة |
| Milyoner bir CEO'nun sokaktaki adam için konuşması mümkün bile değil. | TED | الرئيس التنفيذي المليونير غالباً لن يتكلم مع الرجل الذي في الشارع |
| Gelenekçi, katı bir adam olan babamın beni durduracağını sandılar. | TED | وظنّوا بأن والدي، الذي كان رجلا تقليديا صارما سوف يوقفني. |
| Bu adam bilgisayara iki kalemle aynı anda nasıl çizdirebileceğini çözmüş: bilirsiniz, sen, kalem, bunu yap; sen, kalem, bunu yap. | TED | تمكن هذا الشخص من جعل الكمبيوتر يرسم مستخدما قلمين مثل، أيها القلم : أفعل هذا، و أنت القلم الآخر افعل ذلك. |
| Bir adam arka bahçesinde bir duvar belirirken çimlerini biçiyor. | TED | رجلٌ يجز عشب حديقته بينما يظهر الجدار في فنائه الخلفي. |
| Üniversal Stüdyoları'ndan, Lon Chaney Jr bunun bir kurt adam işareti olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لون شاني في شركة الإستوديوهات العالميةِ قال بأن تلك هي علامةُ الرجلِ الذئب |
| Eğer bu adam ben gelmeden ölürse, onu kefene sarıp gömün. | Open Subtitles | لو توفى هذا الفتى قبل أن أعود قم بتكفينه و دفنه |
| adam son ödemesini yapmadığı için sigortası zaman aşımına uğradı. | Open Subtitles | ادم لم يدفع اّخر قسط من البوليصة لذلك فهى تسقط |
| Çok başarılı oldu. O adam bugün nerede biliyor musun? | Open Subtitles | لقد كانت ناجحة بقوّة أتعلم أين هو ذلك الرّجل الآن؟ |
| O adam için sahtekâr demiştim sana. - Start değil. | Open Subtitles | بإكماني معرفته انه محتال حتى و أنا عمري 8 سنوات |