| Ve geçenlerde, supermax olanaklar diye nitelediğimiz bu birikimli adamlar ile çalışmaya başladık. | TED | و مؤخرا، شرعنا في العمل مع أولائك الأشخاص المعزولين فيما نسميه مرافق سوبرماكس. |
| adamlar beyaz mı, yoksa siyah mı bilsem emin olabilirdim. | Open Subtitles | سأكون متأكداً إذا عرفت إن كان الأشخاص بيضاً أم سوداً |
| Nereye giderseniz gidin o adamlar sizden çok uzakta olmayacak. | Open Subtitles | هؤلاء الرجل لن يكونوا بعيدين جداً لا يهم أين ستذهبين |
| Uzun süre iyi olan adamlar, çamurun içinde yuvarlanmak ister. | Open Subtitles | الرجال الذين ظلوا طويلا جيدون, يشتاقون الى التمرغ فى الوحل |
| Senin gibi küçük pis adamlar daima hak ettiklerini bulurlar. | Open Subtitles | أشخاص صغار مزعجون مثل نفسك يحصل على قصاصهم العادل دائما. |
| Bu adamlar seni kazıkladıktan sonra buraya geri gelip, haklı olduğumu söyleyeceksin. | Open Subtitles | حسناً، بعد أن يسرقكي هذان الرجلان ستأتين لتخبريني أنني كنت على حق |
| Biliyorum ki bu hırslı genç adamlar doğru seçimi yapacak. | TED | أنا أعرف بأن هؤلاء الشباب المندفعين والطموحين سيختارون الخيار الصائب. |
| Eğer bu adamlar sizin kavalyenizse neden onlar orada duruyor? | Open Subtitles | إذا هؤلاء الرجالِ تواريخَكَ، التي تَعمَلُ أنت إجعلْهم يَقِفونَ هناك؟ |
| Bu adamlar Hokey görmeyi bu kadar çok istiyorlarsa, onları buzun üstüne çıkarmalıyız. | Open Subtitles | لو هؤلاء الاشخاص يودون مشاهدة ومباراة الهوكى اذا يجب ان نضعهم فى الثلج |
| Pete, bir maç başlat, adamlar bahis oynasın. Hemen dönerim. | Open Subtitles | هيا يا بيت أعقد مباراة هؤلاء الأشخاص يستطيعون المراهنة عليها |
| Dressner Yabancı Araçlar'daki adamlar bundan bahsetmeyi düşünmedi değil mi? | Open Subtitles | راهنت بأنه أهمل ذِكر أولئك الأشخاص في محركات دريسنير الألمانية،هاه؟ |
| Bu adamlar için para yeterli olur mu bilmem artık. | Open Subtitles | لا أعرف إذا كانت النقود تهم أولئك الأشخاص بعد الآن |
| Bu adam. Çantaya sahip olana adamlar girmeden önce birini vurabilirim. | Open Subtitles | هذا الرجل ، ضربت رجلا من حمال الحقائب قبل أن يدخلـــوا |
| Evet aslında, adamlar kimin ona çim biçme makinesi satın alacağını bilmek ister. | Open Subtitles | أجل، في الواقع، الرجل يريد أن يعرف من سيشتري له قاطعة عشب جديدة |
| Bazı adamlar, bu adamı uzun bir kış uykusuna yatırmaya çalıştı. | Open Subtitles | حاول بعض اللاعبين لوضع هذا الرجل أسفل لقيلولة شتاء طويل من. |
| Bu resepsiyonlarda canımı sıkan tek konu eşlerini sürükleyerek getiren adamlar oluyor. | Open Subtitles | ما يثير انزعاجي في هذه التجمعات هم أولئك الرجال الذين يصطحبون زوجاتهم. |
| Gelecekten gelen bütün adamlar, koca ağızlı palavracı mıdır? ! | Open Subtitles | هل كل الرجال الذين من المستقبل متفاخرون و أشداء ؟ |
| Ve şans eseri bazı adamlar mikrofonlarla dolu bir odada suikast hakkında, siz ve diğer sekiz insanın anladığı dilden konuşmaya başladılar. | Open Subtitles | و كان هناك شخص يتحدث مع بعض الرجال عن جريمة قتل بلغه تتحدثينها أنت و ثمانى أشخاص آخرين فى حجره مليئه بالميكروفونات |
| O adamlar bu konumlara geldiler çünkü isteklerine göre dünyayı şekillendirmek hususunda emsalsizler. | Open Subtitles | ارتقى هذان الرجلان إلى مكانتهما لأنهما جسوران فيما يتعلق بفرض إرادتهما على العالم |
| Siz zeki adamlar bir yerde uzun süre kalmaktan hiç hoşlanmazsınız, değil mi? | Open Subtitles | انتم ايها الشباب لاتحبون الاقامة لفترة طويلة في نفس المكان أليس كذلك ؟ |
| Orada kullandıkları yöntemlerle bu adamlar bilmek istediğimiz şeyleri söyleyeceklerdir. | Open Subtitles | أَعْني، الطرق يَستعملونَ هنا، هؤلاء الرجالِ سَيُخبرونَنا الذي نُريدُ المعْرِفة. |
| Bu adamlar her şey hakkında konuşur. O yüzden başta pek dikkatimi çekmemişti. | Open Subtitles | هؤلاء الاشخاص تحدثوا عن كل شيئ و لم افكر بهم كثيرا في حينها |
| Senin gibilerin peşine düşen koyu takım elbiseli, ürkütücü adamlar. | Open Subtitles | إنهم رجال مخيفون يرتدون بذلات داكنة يطاردون رجالاً من أمثالك. |
| Şu kötü adamlar, biz onların kim olduklarını bilmek istiyoruz. | Open Subtitles | أولئك الرفاق نريد أن نسمع عنهم أولئك الرفقاء السوء |
| Sonra bir gün kral, kötü adamlar tarafından yakalanıp götürülmüş. | Open Subtitles | وفي يوماً ما، تم آسر الملك بواسطة مجموعة من الأشرار |
| adamlar sıradan tipler, kızsa aykırı, hiçbir ortak yönleri yok. Tamam. | Open Subtitles | هم أناس عاديون , وهى غريبة الاطوار لا يوجد شىء مشترك |
| Bu bizlere iki ev için çalışan adamlar arasındaki düşmanlık derecesini göstermeye başlıyor. | TED | وبهذا نبتديء فهم مستوى العداء حتى بين الرجلين الذين يعملان في منزلي العائلتين. |
| Kızın aletlerini üzücü bir hediye gibi ellerinde tutan adamlar karşısında yürüdüğünü düşünürsek. | Open Subtitles | لنفكّر أنّها كانت تمشي لغرفة فيها الرّجال أياديهم في عضوهم، كأنّه تقديم حزين، |
| Yani daha öncede beni seven adamlar oldu, ama 6 ay sürekli olmadı. | Open Subtitles | أعني... لقد أحبّني رجالٌ مِن قبل، لكن ليس لمدّة ستّة شهور في الطابور. |