| Düğünde buket atma vardı, ve sersem topuk yüzünden kolumu incittim. | Open Subtitles | كان هناك رمي باقة الورد في الزفاف وجرحت ذراعي بخنجر قذر | 
| Benden büyük olan erkek kardeşim, 18 yaşındayken tutuklandı ve taş atma suçlamasıyla hapse atıldı. | TED | لكن أخي، والذي كان يكبرني سنًا، اعتقل عندما كان عمره ١٨ سنة، وأُخذ إلى السجن بتهمة رمي الحجارة. | 
| Sana kaç kez daha söyleyeceğim... çöpünü benim çöplüğüme atma diye? | Open Subtitles | كم عليّ أن أخبرك من مرة ألا ترمي قمامتك في مفرغتي؟ | 
| Bekle biraz. Bunu benim üstüme atma tamam mı? | Open Subtitles | انتظر لحظة، لا تلقي عليّ بهذا الهراء، حسنًا؟ | 
| Sanırım o olaya bir göz atma şansınız yoktur? Üzgünüm. | Open Subtitles | لا أفترض أنّ بإمكانك إلقاء نظرة خاطفة لذلك السجل المُغلق. | 
| HW: Tava atma nedir Huang? | TED | هيلين والترز: ما هو رمي المقالي، هوانغ؟ | 
| HH: Ah, tava atma başka birini suçladığında söylediğin şeydir. | TED | هوانغ هونغ: رمي المقالي عندما تلوم شخصاً آخر. | 
| Bu yüzden tava atma Çin sosyal medyasında çok komik bir şakaydı. | TED | لذا كانت نكتة مضحكة على وسائل الإعلام الصينية، رمي المقالي. | 
| atma şu sigarları. Hindistan böyle bir israfı kaldıramaz. | Open Subtitles | لا ترمي السيجارة الهند لاتحتمل لأي نوع آخر من المهملات | 
| Sen çöplerini yere atma, ben de tüm günümü hayali balıkçıların dileklerini yerine getirerek geçirmeyeyim. | Open Subtitles | لذا إليك الأمر، أنت لا ترمي القمامة هنا وأنا لالن أضيع اليوم وأمنحه لرغبات صياديّ السمك الخياليين | 
| Emin olmadan oku atma hedefin aşağısına gider. | Open Subtitles | ذلك صحيح لا ترمي أبداً ما لم تكوني متأكدة | 
| Polislerin cesedini o zaman gördüm. Ancak ondan sonra anladım. Suçu bana atma. | Open Subtitles | و حينها رأيتُ جثث رجال الشرطة و عرفتُ حينها، لذا لا تلقي باللوم عليّ | 
| Ve lütfen muz kabuklarını yatak odasındaki çöp kutusuna atma. | Open Subtitles | ورجاءً لا تلقي قشر الموز بسلة مهملات غرفة النوم | 
| Çeyreklik atma oynayıp hıyar gibi davranıyorlardı. | Open Subtitles | يلعبون لعبة إلقاء العملات بأكواب الشراب. ويتصرفون كالأغبياء، فخطوت إلى الخارج.. | 
| Bilemem ama ya burada oturup bilememenin verdiği ızdıraba katlanırım ya da bunları halka atma standına götürürüm. | Open Subtitles | أو يمكنني أنّ آتي بهذهِ الهدايا إلى لعبة قذف الحلقات. | 
| Bir daha da buraya adımını atma. | Open Subtitles | إيّاك أن تظهر بوجهك هنا مرّةً أخرى | 
| Oh, ve sakın eşyalarımı dışarı atma. | Open Subtitles | أوه، ولا ترمى أيّ مِنْ اشيائى. | 
| Dışarıya da atma sakın, yoksa karlar yemyeşil olur. | Open Subtitles | لا ترميه بالخارج أيضاً، فالجليد سيُصبحُ أصفراً. | 
| Hayatta asla aile adına ve namına gölge düşürecek bir adım atma. | Open Subtitles | لا تخطو خطوة في الحياة قد تجلب العار لإسم وهيبة العائلة | 
| O kutuyu bana atarsan yakalarım... ama sadece bana bunu atma riskini... önceden hesapladığım için. | Open Subtitles | تُلقي بتلك العلبة إلىّ وسوف ألتقطها لكن هذا فقط لإني أقوم بحساب الخطر بأن هُناك شخصاً ما يُمكنه أن يُلقي بها نحوي مُسبقاً | 
| İnanmadığınız yerleri bir kenara atma ihtiyacı duyuyorsanız o zaman tümünü boş verin. | Open Subtitles | لو أنك لا تستطيع الايمان بجزء و يجب عليك رمية اذاً فانس الموضوع برمته | 
| Hey, Bak bacım, ... sadece acı gerçekleri söyledim diye bana patlayıcı atma! | Open Subtitles | يااختي لاترمي علي المتفجرات لأنك لا تستطيعين تقبل الحقيقه الصعبه البارده | 
| Şimdi zarları atma sırası bende. Benim için öpmek ister misin? | Open Subtitles | الآن ، حان دوري لرمي النرد أتريدين أن تقبليهم من أجلي؟ | 
| Sayın Yargıç, videoda gözükenler talihsiz olsa da çocuğu tehlikeye atma düzeyine çıkarılamaz. | Open Subtitles | حضرة القاضية، مايُظهره الفيديو مؤسفٌ حقًا، لكنّه لا يرتقي لمستوى تعريض الطّفل للخطر. | 
| atma, baban onu sonra yemek isteyebilir. | Open Subtitles | لا تلق بهذا، فقد يريده والدك لاحقاً. |