| Herhangi bir kayış, yedi yıldır beklediği şeyi kaybetmesine yol açacak. | Open Subtitles | أيُّ هفوة الآن , وسوف يخسر ما كان ينتظره لسبع سنين. |
| Bir adam evlendiği zaman, çocuklar ister. Tanrı' nın bizden beklediği. | Open Subtitles | عندما يتزوج الرجل ، يريد أطفالاً هذا ما يتوقعه الرب منا |
| Karanlık bir gecede başIıyor karanlık bir adamın beklediği yerde karanlık bir amaç için. | Open Subtitles | لقد بدأت فى ليله حالكه حيث رجل أسود ينتظر ينتظر حلول الظلام |
| İşte bu noktada beni aradılar, tüm güneş sistemi astronomlarının beklediği telefondu bu. | TED | هذا عندما تلقيت مكالمة هاتفية، المكالمة التي ينتظرها جميع علماء الفلك المختصين بالنظام الشمسي. |
| Kim olduğum, kim olmak istediğim ya da diğer insanların benden ne beklediği gibi düşüncelere takılıp kalmış değilim. | TED | لست عالقة في فكرة من كنت في الماضي، أو من سأكون مستقبلًا، أو ما يتوقع الناس مني أن أصبحه. |
| Evet, evet. Hayır, çoğunlukla karım benden yapmamı beklediği için yapıyorum. | Open Subtitles | أجل،كلا عادة أفعل هذا لأن زوجتي تتوقع مني أن أفعل هذا |
| Bayanlar, baylar. Hepimizin beklediği an. | Open Subtitles | أيها السيدات والسادة ,هذه هي اللحظة التي كنا ننتظرها جميعا |
| Ve sonunda çoğunun neyi beklediği anlaşıldı. | Open Subtitles | وفي النهاية يبدو أن هذا هو ما كان ينتظره الجميع |
| Dünyanın beklediği film için , herkes içeri.. | Open Subtitles | الجميع حاضر لرؤية الفيلم الذي ينتظره العالم بأسره |
| Evlendi ve bir çocuk sahibi oldu, çünkü... herkesin ondan beklediği buydu. | Open Subtitles | تزوّجت وأنجبت طفلاً فقط لأن.. ذلك هو الشيء الذي يتوقعه الكل منها. |
| Size uygun yeri seçerek ki bu yer düşmanın sizi beklediği yer olmayacak. | Open Subtitles | لأنّه بإختياركم للهدف الخاص بكم و ليس الهدف الّذي قد يتوقعه منكم العدو، |
| Ringde beklediği kabus nihayet onu bulmuştu. | Open Subtitles | وأخيرا كابوس عنيدا وكان ينتظر في الحلبة قد حان أخيرا لزيارته. |
| Doktor, oğlumun yedi gün içinde partisi var, ve genç bir bayan geliyor... onun beklediği-- onun beraber olmak için beklediği. | Open Subtitles | وهناك سيدة صغيرة أتيه ولقد كان ينتظر أن يلتقى بها |
| Sevgili konuklar, şimdi her popüler erkeğin sabırsızlıkla beklediği mezuniyet balosunun kraliçesinin seçiminebaşlıyoruz. | Open Subtitles | والآن مع اللحظة التى ينتظرها كل شاب قام برهانا ليصنع من أى فتاة متفردة ملكة جمال الحفل |
| Eminim bu tam onun beklediği yanıttı. | Open Subtitles | أنا متأكدة من أنها كانت الإجابة التي ينتظرها |
| Sanki erkeğinin onu beklediği ve üstüne üstlük onu tanır gibi görünmediği bir durummuşçasına. | Open Subtitles | كان الأمر كما لو أنه كان يتوقع حضورها و مع ذلك فلم ينظر اليها كما لو كان يعرفها |
| Şimdi, hepinizin de beklediği gibi keyifli bir jüri hizmeti deneyimi kazanacağınızı umuyorum. | Open Subtitles | الآن و تعرف ما تتوقع أتمنى بأنك ستجد خدمة هيئة محلفين تجربة لطيفة |
| Tamam arkadaşlar. İşte hepimizin beklediği an geldi. | Open Subtitles | حسن جميعا، إنه اللحظة التي كنا ننتظرها جميعا |
| beklediği bu. | Open Subtitles | هذا ماكانت تنتظره , وأنا سوف اضع لها دافع |
| Galaksinin genişliğinde, daha önce hiç görmediğimiz, adı konulmamış şeytani güçlerin bizi yemek için beklediği... | Open Subtitles | وباتساع المجرة حيث لا حصر بها لقوى الشر التي لم نرها من قبل لايزالوا ينتظرون , فرصتهم ضدنا |
| Belki tüm bu çılgınlık onun beklediği bir şey değildir. | Open Subtitles | ربما كل هذا الهيجان ليس ما توقعه هذا الرجل. |
| Şimdi de bayanlar baylar hepinizin beklediği an... | Open Subtitles | و الأن سيداتي و سادتي ما كنتم تنتظرونه جميعكم |
| O gün, eve annesinin beklediği vakitten.. ...daha erken gelmeye karar vermişti. | Open Subtitles | في هذا اليوم، قرر أن يعود إلى المنزل في وقتاً باكراً مما والدته تتوقعه. |
| Bu çocukların yıllardır beklediği an bu. | Open Subtitles | إنها أوقات انتظرها هؤلاء الشباب منذ زمن طويل |
| Belki de her ne seni bayılttıysa etkileşime başlamıştı ama Oksana'nın beklediği yere geri dönerken alarmı çalıştırdın. | Open Subtitles | ربما بدا ما خدرت به يؤتي مفعوله لكنك عدت إلى هنا حيث كانت أوكسانا تنتظرك |
| Jakovljevic, âlem adamsın! Adamlarının beni beklediği hastaneye mi gideyim? | Open Subtitles | أنت مجنون يجب أن أذهب للمشفى حيث ينتظرني قومك |