| Bir yerçekimi kuyusuna yakınsın. Nerede olacaklarını bilmenin yolu yok. | Open Subtitles | أنت قرب حافة ابار الجاذبية لا مجال لمعرفة أين سيكونوا |
| Nerede olduğunu bilmenin tek yolu davet edilmek. - Bir nevi kısır döngü. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لمعرفة مكانها بأن يتم دعوتك إنها كحفلة مذهلة أو ما شابه.. |
| Yakın zamana kadar yıldızların ne kadar uzak olduğunu bilmenin bir yolu yoktu. | Open Subtitles | حتى وقت قريب، لم يكن هناك أي وسيلة لمعرفة كم هي بعيدة النجوم. |
| Bazıları sevildiğini bilmenin aşkın büyüsünü bozduğuna inanırlar. | Open Subtitles | و ربما البعض يقول بأن هذا سحرية الحب لتعرف بأنك أحببت |
| bilmenin yolu yok, ama eğer Hammond ele geçmişse... | Open Subtitles | لا توجد طريقة للمعرفة ذلك ولكناذاكانجنرالهاموندقدتمإستبدالة.. |
| Şu an bu jenerasyonun hepsi ölü, Bonica da dahil. Bu yüzden o gün birbirlerine tam olarak ne dediklerini bilmenin bir yolu yok. | TED | كل هذا الجيل ميت الآن، بما فيهم بونيكا لذلك ما من طريقة لمعرفة ما قالوه بالضبط في ذلك اليوم |
| Bu insanların Müslüman olduklarını dahi bilmenin bir yolu yoktur. | TED | لم يكن ثمة سبيل لمعرفة ما إذا كان هؤلاء الناس مسلمين فعلاً. |
| Bu eski insanları neyin öldürdüğünü bilmenin kesin bir yolu yok ancak kemiklerinin çok tanıdık bir bakteri tarafından enfeksiyon kaptığını biliyoruz. | TED | ليس هناك طريقة حاسمة لمعرفة ماذا قتل هؤلاء القدامى، لكننا نعلم أن عظامهم مصابة بواسطة بكتيريا مألوفة جداً. |
| Nereye saldıracağını bilmenin imkanı yok. | Open Subtitles | ليس هناك أي طريقة . لمعرفة مكان هجومه القادم |
| Bir yolunu biliyorum. Bu aklında neler olduğunu bilmenin tek yolu. | Open Subtitles | أعرف الطريقة وهي الحل الوحيد لمعرفة ما تخفيه |
| Ve onu, nerede görmüş olduğunu bilmenin imkanı yok. | Open Subtitles | وليس لدينا طريقة لمعرفة مكان مقابلتهم إذا كانت تقابله |
| Ama kime güvenebileceğimizi bilmenin bir yolu olmalı. | Open Subtitles | لكن بالتأكيد توجد طريقة لمعرفة من نستطيع الثقة به |
| Ne yazık ki, burada bulduğumuz her şeyi incelemek için yeterli zamanımız yoktu bu yüzden ne aldıklarını bilmenin hiçbir yolu yok. | Open Subtitles | لسوء الحظ لم يكن لدينا ما يكفي من الوقت للتعرف على كل شئ وجدناه هنا و لذلك لا توجد أي وسيلة لمعرفة ما أخذوا بالضبط |
| Ve bu bölümü kapattığımız için, o bölgede hiç algılayıcımız yok, bu yüzden ne kadar ilerlediğini bilmenin tek yolu görsel bir denetleme yapmak. | Open Subtitles | ولاننااغلقناهذاالقطاع, لم يعد لدينا مجسات فى تلك المنطقة, لذلك الطريقة الوحيدة لمعرفة انتشاره عن طريق الملاحظة البصرية. |
| Hava yoluyla bulaşıp bulaşmadığını bilmenin bir yolu yok. | Open Subtitles | فيروس , بكتيريا لا يوجد طريقة لمعرفة ان كان محمول في الهواء. |
| O akşam nasıl bizim bebeğimiz olduğunu bilmenin zamanıdır. | Open Subtitles | حان الوقت لكي لمعرفة كل ما حصل في الليلة التي اصبحتي بها ابنتنا |
| Hangilerinin hayatta olduğunu bilmenin yolu yok. | Open Subtitles | ولا يوجد طريقة لمعرفة اي منهم ما زالوا أحياء أندي سوان |
| Çocuklar, nerenin güvenli olacağını bilmenin bir yolu yok. | Open Subtitles | هل ترون يا أطفال، لا يوجد طريقة لمعرفة بالتأكيد أين هو المكان الاكثر أمننا |
| Kim olduğumu öğrendiğinden beri nereden geldiğimi bilmenin zamanı geldiğini düşündüm. | Open Subtitles | بما أنك عرفت من أكون اعتقد انه حان الوقت لتعرف من أين أنا |
| bilmenin imkanı yok. | Open Subtitles | لا توجد طريقة للمعرفة بشكل مؤكد. |
| Eşsizlik içinde yıldızların doğduğu gibi, bilmenin bu güçlü bileşimi, kimliklerin patlayıcı birleşmesinin parıldayan bir örneği ile neticelendi. | TED | مثل ولادة النجوم في السماوات، هذا المزيج القوي من معرفة النتائج في مثالٍ رائعٍ من الدمج المثالي والقوي للهويات. |
| bilmenin yolu yok, ama sizin büyükbaba olacağınız zamana kadar yeteceğine eminim. | Open Subtitles | لا سبيل لنعرف ذلك ، و لكن هناك أمكانية أن يكون لديك أحفاد قبل ذلك |
| bilmenin eskide kalması yalnızca 10,000 yıl sürdü. | TED | ثم استغرقنا نحن 10،000 لنجعل المعرفة بائدة. |