| Yazık, çünkü yapacağı bir şey varmış. | Open Subtitles | لأنه كان هناك شيئ عليه القيام به |
| Bak, bir arkadaşının evinde olmanı savunmak zorunda değilsin ama sanki sakladığın bir şey varmış gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | أنظر , لست مضطراً لتبرير وجودكفيمنزلصديقلك, لكنك تتصرف كمن لديه شئ ليخفيه |
| Neyse biraz daha adam akıllı düşününce annenin söylemek istediği bir şey varmış. Claire, buyur. | Open Subtitles | على ايه حال ، بعد اعادة التفكير امك لديها شيء تريد ان تقوله |
| En son ormanda elinde bir zımbırtıyla görülmüş, elinin yerinde kanca gibi bir şey varmış. | Open Subtitles | شوهد لأخر مره في الغابه و لديه شيء بدلاً من يده خطاف في المكان اللي يفترض أن تكون يده فيه |
| İsteyip de elde edemediğin bir şey varmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | حسناً يبدو أن هناك شيء تحتاجين إليه ولا تحصلين عليه |
| Daima beni karanlığa iten bir şey varmış gibi hissettim. | Open Subtitles | "شعرت دائما أن هناك شيئا كان يجذبني نوعا ما للظلام" |
| Sanki içinde onu kontrol etmeye çalışan bir şey varmış gibi. | Open Subtitles | هناك تغير يطرأ على ملامحه، كما لو... كما لو كان هنالك شيئاً ما بداخله... |
| Çünkü aşağıda, bu dumanın içinde yaşayan bir şey varmış. | Open Subtitles | لأنه هناك شيئ يعيش في الأسفل في الدخان |
| Orada bir şey varmış. İndirilmeye değer bir şey. | Open Subtitles | شيئ ما كان هناك شيئ ما استحق اخذه |
| Burada bir şey varmış. | Open Subtitles | حسناً، هناك شيئ هنا |
| Jesper. Delacroix davasıyla ilgili göstermesi gereken bir şey varmış. | Open Subtitles | جيسبر ، يقول أنه لديه شئ ليقوم بعرضه لنا بشأن ديلاكروا |
| Seninle konuşmak istediği bir şey varmış | Open Subtitles | قالت ان لديه شئ تخبرنا به |
| Söyleyeceği bir şey varmış. Önemli bir şey... | Open Subtitles | أجل، كان لديها شيء لتُخبرني به. |
| Bizimle konuşması gereken bir şey varmış. | Open Subtitles | لديها شيء ما تحتاج لأن تناقشـه معـنا. |
| Dedim ya, okuldan önce alması gereken bir şey varmış. | Open Subtitles | أخبرتك,لديها شيء قبل المدرسة |
| Ama o gele... Yapması gereken önemli bir şey varmış. Elbette! | Open Subtitles | ـ لكن، كما تعلم لديه شيء مُهم للقيام بهِ ـ بالطبع، إنه دوماً لديه أشياء مُهمة |
| Adli tabipte acilen görmemiz gereken bir şey varmış. | Open Subtitles | الطبيب الشرعي لديه شيء علينا رؤيته حالًا. |
| Sanki kötü bir şey varmış gibi hissediyorum ya da bana söylemediğin bir şey varmış gibi. | Open Subtitles | أنا أستمر بالشعور أن هناك شيء غريب . أو هناك شيء لا تخبرني به |
| - Kazayla ilgili bir şey varmış. | Open Subtitles | قالت أن هناك شيء يتعلق بالحادثة لا أعلم |
| Sanki söylemedikleri bir şey varmış gibi. | Open Subtitles | . كان هناك شيئا ما لايودون قوله |
| Burada bir şey varmış gibi hissettim. | Open Subtitles | أن هناك شيئا ما هنا |
| Sanki içinde onu kontrol etmeye çalışan bir şey varmış gibi. | Open Subtitles | كما لو... كما لو كان هنالك شيئاً ما بداخله... يحاول أن يسيطر عليه. |