| Vücudunda bir yara bulunduğunu söylüyorlardı tıpkı kulağındaki küpesi koparılmış gibi bir yara. | Open Subtitles | قالت بوجود جرح في جسدها كما لو كان قرطا تم انتزاعه من اذنيها |
| Hafif bir yara olmasına rağmen hareket edemezsin. | Open Subtitles | رغم أنه مجرد جرح طفيف لكنك لا تستطيع الحراك هكذا |
| Yüzeysel bir yara. Hemen dik de yarışa dönsün. | Open Subtitles | إنه جرح سطحي، خيّطي جراحه ودعيه يكمل السباق |
| Ufak bir yara. Sakin olun. Enfekte falan değilim. | Open Subtitles | انه جرح صغير هيا انه لا يعني اني مصاب |
| Oldukça derin bir yara. Böyle devam ederlerse, hiç umut yok. | Open Subtitles | لقد كان جرحاً بليغاً إذا ما لاحقوك، فلا أمل |
| Yine de çocukta izini ömür boyunca taşıyacağı bir yara açman riskini göze alamam. | Open Subtitles | ولكن لا زلت لا أستطيع أن أدعك تحدث ندبة في حياة الطفل للأبد |
| Gördüğüm kaşıdığın ve kangrenli bir hâle getirdiğin kötüleşmiş, irinli bir yara. | Open Subtitles | لا، ما رأيتُه هو جرحٌ متقيّح قمتَ بحكّه وشوّهته إلى درجةٍ فظيعة |
| Kötü bir yara ama elimizden geleni yapacağız. | Open Subtitles | إنّها إصابة سيئة لكنّنا سنبذل جهدنا. |
| Hayır, hayır, küçük bir yara. Zalim olmanın da bir sınırı var. | Open Subtitles | إنها إصابة طفيفة - هناك حدٌ للقسوة - |
| Derken kayıp düşüverdi... kafasında bir yara vardı. | Open Subtitles | كان هناك جرح في رأسهِ، كما لو كان اتزحلق كما لو أنَّه سْقطُ هناك في الظلامِ. |
| Joseph'in boynunda da ve aynı yerde derin bir yara belirdi. | Open Subtitles | ظهر جرح في رقبة جوزيف في نفس المكان تماما |
| Joseph'in boynunda da ve aynı yerde derin bir yara belirdi. | Open Subtitles | ظهر جرح في رقبة جوزيف في نفس المكان تماما |
| Bu sadece bir yara İngiliz. Üzerinde çok düşünmeye değmez. | Open Subtitles | أنه ليس الا مجرد جرح صغير ايتها الانكليزيه |
| Ufak bir yara. Pencereden girmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | مجرد جرح أثناء قفزي من النافذة. |
| Acıdığını biliyorum ama sorun değil. Çok yüzeysel bir yara. | Open Subtitles | أجل، أعرف أن هذا يؤلم لكن لا بأس، إنه جرح سطحي. |
| Derin bir yara, ancak çok da kötü değil, geçecektir. | Open Subtitles | انه جرح عميق لكن ليس سيئا ستكون بخير |
| Eğer normal bir yara olsaydı onu durdururdu ama büyülü yara olduğu için yavaşlatıyor | Open Subtitles | لو كان جَرحاً عاديَّـاً، لكان توقف، لكنَّـه جرحاً سحريَّــاً، |
| 1.85 boyunda, 85 kilo, sağ kolunda da bir yara izi mi var? Ta kendisi. | Open Subtitles | طوله 6 أقدام و 190 باوند مع ندبة في ذراعه الأيمن ؟ |
| Göğsünde bir yara var silah yarası. | Open Subtitles | .. هنالك جرحٌ على صدرِه . بفعل طلقٍ ناريّ |
| - Dizlerim, eski bir yara. - Av yüzünden mi? | Open Subtitles | ركبتي ، إنّها إصابة قديمة |
| Derin bir yara değil. Kötü değil. | Open Subtitles | إنها إصابة سطحية، ليست سيئة |
| Ona döndüm, kalbinin üstünde tek bir yara vardı. | Open Subtitles | لقد نظرت إليه , وكان هناك جرح وحيد تحت القلب |
| Bugüne kadar beklemek zorunda kaldım. Çünkü boynunda bir yara izi vardı. | Open Subtitles | اضطررت إلى الانتظار حتى اليوم كوس لديه ندبة على الجزء الخلفي من رقبته |
| Bu çok kötü bir yara. Tedavi edilmezse kan kaybedecek. | Open Subtitles | هذا جرح جسيم، سينزف حتّى الموت ما لم يُعالَج. |
| Bir adam giriş yapmıştı, başında bir yara vardı. | Open Subtitles | كان هنالك رجل حجز في ذلك الوقت لديه كدمة على رأسه |
| Laf, laf, laf. Kapanmayan bir yara gibi. | Open Subtitles | طعن وراء طعن وراء طعن إنه كالجرح المفتوح |
| Derin bir yara ve enfeksiyonu da var. | Open Subtitles | إنّه جرح عميق, ورسخت العدوى بالفعل |