| Biz temiz enerji devrimi hikayesinin bazı kısımlarına karşı biraz şüpheciydik, fakat bulduklarımız bizi gerçekten şaşırttı. | TED | كنا نشك قليلاً في بعض الأجزاء من قصة ثورة الطاقة النظيفة، ولكن ما وجدناه أدهشنا في الحقيقة. |
| Ama bulduklarımız sıra dışıydı. | Open Subtitles | ولكن ما وجدناه ليس من النتائج التي نريدها |
| Bölgeyi inceliyoruz hâlâ ama şimdiye kadar bulduklarımız bunlar. | Open Subtitles | لا زلنا نمشط المكان، لكن هذا ما وجدناه حتى الآن |
| bulduklarımız hepimizi kurtarabilir, bilemeyiz. | Open Subtitles | ما قد نجده قد ينقذنا جميعًا، لا أحد يعلم الغيب. |
| İlk bulduklarımız uçaktan geriye kalanlardı işte arkamdalar kabin, kanatlar ve yakıt depoları. | Open Subtitles | ما عثرنا عليه في باديء الأمر كانت بقايا الطائرة - وهنا خلفي جسم الطائرة، والأجنحة وخزانات الوقود |
| Wendy Barger'ın başında bulduklarımız gibi. | Open Subtitles | تبدو تماماً كالشظية التي وجدناها في رأس (ويندي بارجر) |
| bulduklarımız arasında patlama alanına en yakın kişi sizsiniz. | Open Subtitles | أنتِ أقرب الناجين الذين وجدناهم بقرب الإنفجار |
| Evet ama şu ana kadar olay yerinde bulduklarımız daha çok bir kadın saldırgana uyuyor değil mi? | Open Subtitles | نعم، لكن، اعنى، امرأة مجرمة ستتناسب مع ما وجدناه فى موقع الجريمة، أليس كذلك ؟ |
| İkincisi, tüm bulduklarımız medya, Federaller, Bölge Dedektifliği ve Adalet Bakanlığı'na gönderilmek üzere avukatlarda duruyor. | Open Subtitles | ثانياً، جميع ما وجدناه اعطيناه لمحامين مستعدين لتقديمه للإعلام، الشرطة وحدة التجقيق الجنائي، إدارة الإدعاء العام |
| Summerville üzerinden senin tarafından kiralanan kilitli bir depoyu bastık ve bulduklarımız bizi bir terörist hücresine yönlendirdi. | Open Subtitles | نحن داهمنا خزانة التخزين التي كان يستأجرها سامرفيل، وما وجدناه شئ يقودنا إلى خلية إرهابية |
| şimdiye kadar bulduklarımız tepelerdeydi. | Open Subtitles | كل واحد وجدناه حتى الآن كان في التلال. |
| Bir ay bekledik ve bulduklarımız bunlar. | TED | انتظرنا لشهر، وهذا ما وجدناه. |
| Satürn'de bulduklarımız kelimenin tam anlamıyla utanç verici bir zenginlik. | Open Subtitles | ما وجدناه عند زحل هو غيض من فيض |
| Bir olay mahallinde, aynı Doakes'un arabasında bulduklarımız gibi bir kan lamı buldum. | Open Subtitles | وجدت شريحة دم في مسرح الجريمة تشبه بالضبط ما وجدناه في سيارة (دوكس) |
| Tüm davalarımız bağlantılıydı. İşte bulduklarımız. | Open Subtitles | كافة قضايانا متصلة إليكم ما وجدناه |
| Sonunda bulduklarımız oldukça şaşırtıcıydı. | TED | وما وجدناه كان مفاجئا جدا |
| bulduklarımız hepimizi kurtarabilir, bilemeyiz. | Open Subtitles | ما قد نجده قد ينقذنا جميعًا، لا أحد يعلم الغيب. |
| Sahadaki çalışmalarız ve hayatı hakkında bulduklarımız Sue'yu benim için yaşayan bir varlığa dönüştürmüştü. | Open Subtitles | لقد أصبحت "سو" كياناً حيّـاً بالنسبة لي ... "بعد كلّ عملنا في "فيلد ... وعن كلّ ما عثرنا عليه بشأنِ حياتِها |
| Camden'da yem satan bir dükkân John Doe'nun teknesinde bulduklarımız ile aynı malzemeleri 30 yaşlarında iki adama satmış. | Open Subtitles | متجر للطُعم باع نفس المؤن التي وجدناها في قارب (جون دو) إلى شخصين في الثلاثين من العمر |