| Ve bu da resmi bir daveti uzatmak istediğim bölüm. | Open Subtitles | و هذه هي المرة التي أوسع الأمر إلى دعوة رسمية |
| Bence, özel bir şahsın bir daveti kabul etmesinde sakınca yok. | Open Subtitles | لا أعتقد بأنه شئ خاطئ,بأن فرداَ خاصاَ يجب أن يقبل دعوة |
| Calvert'in daveti üzerine Schliemann 1869'de mekanı ziyaret etti ve kazı yapmaya karar verdi. | TED | عند دعوة كالفرت، زار شليمان الأرض عام 1868 وقرر التنقيب. |
| Onun daveti üzerine yaban mersinli kek ve kahve için gidiyorum. | Open Subtitles | أنا ذاهب لتناول فطائر التوت و القهوة بدعوة شخصية منها |
| Çoğumuz asla daha fazlasını yapmak veya daha fazlası olmak için davet edilmemiştir ve çoğumuz bu daveti ne kadar istediğinin farkında değil. | TED | لم تتم دعوة معظمنا أبدًا لبذل المزيد أو أن نكون أكثر من ذلك، ولا يملك معظمنا فكرة عن مدى شغفنا بهذه الدعوة. |
| O zaman bu daveti kabul edemem. | Open Subtitles | إذاً، لا يمكنني أن أتقبل هذا الإجتماع كــ دعوة لكِ |
| Her halükârda yemek daveti için, yakışıklı kuzene teşekkürler. | Open Subtitles | في أي حال من الأحوال شكرا، بنت العم الجميلة، على دعوة الغداء |
| Kral George ve Kraliçe Mary'nin çay daveti üzerine... | Open Subtitles | ليقبل دعوة على الشاي من الملك جورج و الملكة ماري |
| - Yılda yalnızca bir kez davet ediliyorum. - daveti biraz bekletemez misin? | Open Subtitles | ـ دعوتي هنا تكون مرة واحدة كل سنة ـ يا للأسف، ألا يمكنك أن تنتظر دعوة من كوخ بارتون؟ |
| 1960'TA, GRANADO, ARAŞTIRMACI OLARAK ÇALIŞMASI İÇİN YAPILAN BİR DAVETİ KABUL EDEREK, KÜBA'YA GÖÇ ETTİ. | Open Subtitles | في 1960, قبل جرانادو دعوة للذهاب إلى كوبا للعمل كباحث |
| "Erkekler" böyle bir kıyafeti bir seks daveti olarak görürler.Demek istediğimde bu. | Open Subtitles | بعض الرجال يرون ، هذه الملابس دعوة للمعاشرة هذا كل ماأقوله |
| Jordan, Loretto polisi ile temas kur ve bize Kaylee Robinson vakası için danışmanlık daveti al. | Open Subtitles | جوردان اتصلي بقسم شرطة لوريتو واحصلي لنا على دعوة للاستشارة في قضية كايلي روبينسون |
| Sandviç yapana artist diyebilirsin, hırsızlık daveti gibidir! | Open Subtitles | ان قلت عن صانع الشطائر أنه مميز وكأن ذلك دعوة للسرقة |
| Cole'ların ticaretle uğraştığı ve alt sınıftan oldukları doğru ve onlardan gelen bir daveti asla kabul etmeyi düşünmem. | Open Subtitles | بالتأكيد عائلة كولز من التجار , من أصل منخفض ولا أحلم أبدا بقبول دعوة منهم |
| Tanrım. Onu becermem için daveti, becerme daveti kabul ettim. | Open Subtitles | بل رغبتها في معاشرتي كان دعوة لي لمعاشرتها. |
| Pekâlâ, sadece bir yemek tarifiyse yemek daveti alır mıyım? | Open Subtitles | حسناً, إن إتضح أنها مجرد وصفة طبخ, فهل سأحظى بدعوة لعشاء؟ |
| O aralar, ilginç buluşmalar yaşıyordum; dünyanın farklı köşelerinde çita bacaklarının tasarımıyla ilgili konuşma yapmam için gelen birçok daveti kabul ediyordum. | TED | لقاءات فضولية بدأت تحدث لي في ذلك الوقت وكنت أقبل دعوات عديدة للتحدث عن تصميم أرجل الفهد حول العالم |
| Bilirsin, ayrıca bir düğün daveti kesinlikle bir beyan. | Open Subtitles | إضافةً... فإنَّ دعوته إلى الزفاف ستُعطيه لمحةً عن الأمر |
| - Bunu sevdim bak. Hapisten çıkar çıkmaz seks daveti demek - Evet. | Open Subtitles | أنا أحب مثل هذه الدعوات مجرد ممارسة للجنس بعد السجن |
| - Böyle bir daveti kaçıramazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك رفض مثل تلك الدعوه. عميتشارلز.. |
| Başbakan, Başkan'ın daveti ile Washington'a gidiyor. | Open Subtitles | رئيس الوزراء قام بزيارة واشنطن تلبية لدعوة وجّهت له من الرئيس الأمريكي |
| Daha önce yaptığın daveti şimdi kabul etmeyi düşündüm. | Open Subtitles | فكرتُ أني أتفقتُ معك على دعوتك في وقت سابق. |
| Madem seni böyle delirteceğini biliyordun, ...neden daveti kabul ettin ki? | Open Subtitles | لو كان ذلك سيجعلك مجنوناً لماذا قبلت الدعوة في المقام الأول؟ |