| Çocuk, yarı insan, yarı uzaylıydı dünya daha önce böyle bir şey görmemişti. | Open Subtitles | الطفل , انه جزء بشرى وجزء فضائى لم يشبه شيئاً رآه العالم مسبقاً |
| Çocuk, yarı insan, yarı uzaylıydı dünya daha önce hiç böyle bir şey görmemişti. | Open Subtitles | الطفل , انه جزء بشرى وجزء فضائى لم يكن كأى شئ رآه العالم مسبقاُ |
| Bak! Babam, annemi seneler önce terk ettiğinden beri görmemişti. | Open Subtitles | انظري, أبي لم يرَ أُمي منذ سنوات مُنذ هجرها |
| Bir yıl öncesine kadar kimse böyle bir manzara görmemişti. | TED | منذ أكثر من عام، لم يرى أي أحد مشهدًا كهذا. |
| Olamaz! Annemler beni daha önce hiç sarhoş görmemişti. En azından gördüklerinde sarhoş olduğumu bilmiyorlardı. | Open Subtitles | لم يرني والدي يوماً وأنا مترنحة على ما أظن |
| Klasik bir gama retrovirüs, ama tamamen yeni; kimse daha önce görmemişti. | TED | انه نوع كلاسيكي من فيروس الغاما و ذلك جديد للغاية لم يره أحد من قبل قط |
| Hunter bunları daha önce incelediği hiçbir balıkta veya vatozda görmemişti. | Open Subtitles | هذه الأشياء لم يرها هانتر في أسماك الشفنين الأخري التي شرّحها |
| Çocuk, yarı insan, yarı uzaylıydı dünya daha önce böyle bir şey görmemişti. | Open Subtitles | الطفل , انه جزء بشرى وجزء فضائى لم يكن كأى شئ رآه العالم مسبقاً |
| Çocuk, yarı insan, yarı uzaylıydı dünya daha önce böyle bir şey görmemişti. | Open Subtitles | الطفل , انه جزء بشرى وجزء فضائى لم يكن كأى شئ رآه العالم مسبقاً |
| Sordum soruşturdum, ama kimse onu görmemişti. | Open Subtitles | سألت في الجوار، لكن ما من أحد رآه |
| Bak! Babam, annemi seneler önce terk ettiğinden beri görmemişti. | Open Subtitles | انظري, أبي لم يرَ أُمي منذ سنوات مُنذ هجرها |
| Peter sen ona gösterene kadar bu kaydı hiç görmemişti. | Open Subtitles | هذا ما سمعتِه لم يرَ بيتر هذا الشريط إلا عندما عرضته عليه |
| Çoğu halt, Soğuk Savaş döneminden beridir gün yüzü görmemişti. | Open Subtitles | معظمُ هذه الأسلحة لَم يرَ النور منذ الحرب الباردة |
| İnsanlar bu hastalığı daha önce hiç görmediği gibi, sağlık çalışanları da bu hastalığı daha önce görmemişti. | TED | أي على نصف قارّة. لم يرى الناس هذا المرض من قبل. لم يرى عاملو الصحة هذا المرض من قبل. |
| Büyük Vadi yi hiç görmemişti, ama kalbi ona yakın olduğunu söylüyordu. | Open Subtitles | بالرغم من انه لم يرى الوادى العظيم من قبل لكن قلبه أخبره أنهم كانوا قريبون |
| Ama fosfor dolu o koca tenekeyi görmemişti. | Open Subtitles | إلا أنه لم يرى صنبور الفوسفور، أليس كذلك ؟ |
| 'Sokaktan karşıya geçtiğimde zayıf bir adam görmüştüm ama o beni görmemişti. | Open Subtitles | بينما عَبرت الشارع رأيت الرجل النحيف لكنه لَم يرني |
| Bunu daha önce hiç görmemişti. Kadın bunu saklamayı başarmıştı. | Open Subtitles | شيء لم يره من قبل ابداً شيء رتبت لإخفائه كل هذا الوقت |
| Mamutların devasa boyutta olduğu açıktı ama hiç kimse onlardan birini görmemişti. | Open Subtitles | من الواضح أن أفيال الماموث هي كائنات ضخمة لم يرها أحد أبداً |
| Bu filmi yapana kadar bir bilgisayar görmemişti Photoshop kullanmasını öğrettik. evet, onu oynatabiliriz. | TED | ولم يكن قد رأى جهاز كمبيوتر من قبل حيث علمناه كيفية استخدام الفوتوشوب وصنعنا هذا الفلم نعم .. يمكننا عرضه |
| Sir Roderick'in gözleri görmüyordu ve kızı Bayan Norma da babasını beş yaşından beri görmemişti. | Open Subtitles | و كذلك فقد السيد رودريك بصره ، و إبنته الآنسة نورما لم تره منذ أن كانت في الخامسة من عمرها |
| Ama New York, böyle bir kendini adama görmemişti. | Open Subtitles | معنى كلمة متعصب : شخص محفوز بحماس مفرط لكن نيويورك لم يسبق لها أن رأت مثل هذا الإخلاص |
| Dünya daha önce böylesini görmemişti. | Open Subtitles | أشخاص لم يرّ العالم مثلهم مسبقاً. |