| Marseilles'de ve Oran'da bırakmadıysa, Onu Casablanca'da da bırakmayacaktır. | Open Subtitles | لم يتركها في مارسيليا أو وهران. ولن يتركها في الدار البيضاء. |
| Marseilles'de ve Oran'da bırakmadıysa, Onu Casablanca'da da bırakmayacaktır. | Open Subtitles | لم يتركها في مارسيليا أو وهران. ولن يتركها في الدار البيضاء. |
| Bu yüzdelik Oran tüm eyaletlerde aşağı yukarı aynı. | TED | أن النسبة المئوية لا تختلف كثيرا من ولاية إلى أخرى. |
| Geri ödeme oranlarımız %90'ın üzerinde. Bu Oran, geleneksel bankacılıktaki geri ödeme oranlarıyla aynı seviyede. | TED | ومعدلات السداد لدينا تفوق نسبة ٩٠ في المئة والتي هي بالمناسبة، متماشية مع معدلات السداد في البنوك التقليدية. |
| Bu Oran çok yüksek değildi... ama gene de bu ihtimali azaltacak yöntemler bulduk. | Open Subtitles | خطوط الجمارك في الحدود وحسبنا إحتمالات البحث الإحتمالات ليست عالية، ووجدنا بعض المتغيرات لتخفيض تلك الإحتمالات |
| Buna kıyasla beyaz çocuklarda bu Oran 30 çocukta bir. | TED | وهذا بالمقارنة مع معدل 1 من كل 30 طفل أبيض. |
| Bebek ölüm oranı bu kıtadaki en yüksek Oran ve ABD ortalamasının yaklaşık üç katı. | TED | معدل الوفيات بين الرضع هو الأعلى في القارة كلها، والذي يصل إلى ثلاثة أضعاف المعدل القومي الأمريكي، |
| Oran, İmparatoriçe'de Fildişi Kule'de. | Open Subtitles | الإمبراطورة عِنْدَها وهران في الالبرجِ العاجي |
| Bastian'ın insan dünyasına dönmesi için Oran'ın gücüne ihtiyacı var. | Open Subtitles | يَحتاجُ باستيان قوَّة وهران لإسْتِعْاَدته إلى العالمِ الإنسانيِ |
| Senin bir anda orada olman için Oran'ın gücünü kullanacağım. | Open Subtitles | سَأَستعملُ سلطاتَ وهران لتَمنّيك هناك فوراً |
| sonrada Oran'ın gücünü kitabı Koruyucu'nun güvenli ellerine götürmek için kullanacaksın | Open Subtitles | ثمّ تستعملُ قوَّةَ وهران لعَودة الكتاب إلى أيادي المراقبَ الآمنةِ. |
| Nasty'yi durdurmak için Oran'ın gücünü kullanmamalısın. | Open Subtitles | أنت لا يَجِبُ أنْ تَستعملَ سلطاتَ وهران لإيقاْف الشرّيرينِ. |
| Ne var ki İlgiltere'de bu Oran 100.000'de 7. | TED | خمنوا ماذا؟ في إنكلترا، النسبة سبع في كل 000 100. |
| Aslında sıradan bir kadın tüm erkeklerin %33'ünden daha iyi, elbette bu Oran %50 olsaydı o zaman iki cinsiyet tamamen eşit olurdu. | TED | في الحقيقة، معدل المرأة أفضل بـ 33٪ من كل الرجال، بالطبع لو كانت النسبة 50٪، لكان الجنسان متساويين تمامًا. |
| Aynı şekilde, Oran %50 olsaydı tam anlamıyla cinsiyet eşitliğini gösterecekti. | TED | ومرة أخرى لو كانت النسبة 50٪، لكان من شأنها أن تمثل مساواة كاملة بين الجنسين. |
| Bu, tarihimizdeki en yüksek Oran. | TED | إنها أعلى نسبة على الإطلاق في تاريخ أمتنا |
| Bazı ülkelerde çocukların yüzde 99.7’si beş yaşına kadar hayatta kalıyor; diğer ülkelerde bu Oran sadece yüzde 70. | TED | في بعض البلدان، تظل نسبة 99.7 في المائة من الأطفال على قيد الحياة لسن خمس سنوات وفي بلدان أخرى، يبقى 70 في المائة فقط. |
| Genel olarak infaz edilenler arasında 50 erkeğe 1 kadın şeklinde bir Oran vardır. | Open Subtitles | هناك دائمًا نسبة 50 رجل يعدمون مقابل امرأة |
| Bu Oran çok yüksek değildi... ama gene de bu ihtimali azaltacak yöntemler bulduk. | Open Subtitles | خطوط الجمارك في الحدود وحسبنا إحتمالات البحث الإحتمالات ليست عالية، ووجدنا بعض المتغيرات لتخفيض تلك الإحتمالات |
| Yıllık savaş oranı yılda yüz binde 22 iken 50'li yılların başından günümüze bu Oran 1,2. | TED | انخفض المعدل السنوي للحرب من حوالي 22 في مائة ألف في السنة في أوائل الخمسينيات إلى 1.2 اليوم |
| Tekrar oluyor gibi bir şey Oran nedir? Bilmiyorum. | Open Subtitles | أجل ، لكن هذا كان مرة واحدة فقط ، ما هى احتمالات أن يحدث شئ مثل هذا ثانية ؟ |
| Dinle, Oran Kont var bedenim sahip vardır. | Open Subtitles | اسمعي ، الاحتمالات هي . أن الكونت تملّك جسدي |
| Dediğim gibi size karşı olan Oran daha yüksek olmalı. Oranlarla ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | مثلما قُلت , الأحتمالات التي ضدك يجب أن تكون أعلى |
| Bu gezegenlerin yörüngeleri arasında pek çok basit Oran var. | TED | لذا فبإمكانكم أن تروا العديد من النسب البسيطة بين مدارات هذه الكواكب. |