| Gerçekten vücudunuzun içinde güneşin sıcaklığını veya radyoaktif nükleer santral istiyor musunuz? | TED | وهل تحتاج حقاً إلى حرارة الشمس أو محطة نووية مشعة داخل جسمك؟ |
| Sallayınca ses çıkaran radyoaktif battaniyeye sarılı bir canavar mı? | Open Subtitles | وحش ببطانية مشعة الذي يفعل ضوضاء عند فرك خصمه ؟ |
| Bu şırınga, FDG olarak bilinen radyoaktif bir glikoz formunu içerir. | TED | تحتوي هذه الحقنة على الغلوكوز المشع والذي يعرف بفلورالغلوكوز منزوع الأوكسجين. |
| Belki büyük olmasının sebebi evin radyoaktif atıkların üstüne yapılması. | Open Subtitles | ممكن أن يكون كبير لان المنزل بنى على المواد المشعة |
| Ayrıca denizaltı, nükleer güçlü. Bir radyoaktif iz sürücüyle onu izleriz. | Open Subtitles | وايضا الغواصة تعمل بالوقود النووى وسوف نضع جهاز يرصد اى مصدر مشع |
| Beyin tümörleri oluşturup sonra da onları radyoaktif madde içeren sentetik bir bileşimle tedavi etmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن ننتج ورم دماغي ونعالجه بتركيبة مولفة بمرفقات إشعاعية |
| Bu durumda, bundan sorumlu olabilecek başka radyoaktif elementler var mıydı? | TED | فهل كانت هناك عناصر مشعة أخرى قد تكون مسؤولة؟ |
| Strangways'in Crab Key'den getirdiği örneklerde... radyoaktif madde var. | Open Subtitles | تلك العينات التى أحضرها سترينجواى من مفتاح السرطان البحرى كانت مشعة |
| Strangways'in örneklerinin radyoaktif olduğu gerçeğini sakladın. | Open Subtitles | لم تشير إلى الحقيقة أن عينات سترينجواى كانت مشعة |
| Her neyse, bir Hollywood şirketi Springfield'da radyoaktif Adam'ın filmini çekmeye karar verdi. | Open Subtitles | على أية حال، استوديوهات هوليوود ..قررت تصوير فيلم الرجل المشع هنا في سبرنقفيلد |
| radyoaktif yakıt sayesinde bizi radarla izleyebilirler. | Open Subtitles | و لكنه سيتمكنوا من تعقبنا بالردار بسبب الوقود المشع |
| Örneğin, radyoaktif Adam'ın kendine ait sloganı "Kalk, Atom'a!" | Open Subtitles | على سبيل المثال، الرجل المشع لديه جملته المشهورة: أعلى وذرة |
| Sadece kısa vadeli radyoaktif atık oluşturur ve erime tehlikesi yoktur. | TED | ستتنتج بعضا من النفايات المشعة على المدى القصير فقط، التي لا يمكنها أن تنصهر. |
| Hızlı nükleer fisyon daha iyi değildir, çünkü çoğu kez pek çok radyoaktif parçacık ile sonuçlanır. | TED | الإنشطار النووي سريع لكنه ليس الأفصل لأنه غالباً ينتج الكثير من الجسيمات المشعة. |
| Muzlar bile eser miktarda radyoaktif potasyum izotopu içerir. | TED | حتّى الموز يحتوي كميات قليلة من نظائر البوتاسيوم المشعة. |
| Sizin deyiminizle bu gezegenin yüzeyi radyoaktif. | Open Subtitles | سطح هذا الكوكب بالكامل سيكون، بلغتكم، مشع |
| Dolaşım sistemine radyoaktif bir izotop enjekte edip ...vücudununda inflâmasyon olup olmadığına bakacağız. | Open Subtitles | نحقن مجرى الدم بنظير مشع و نرى إن كان هناك إلتهاب بأي مكان بجسده |
| İyi haber şu ki, dükkânda radyoaktif bulaşan yokmuş. | Open Subtitles | هو أنّه لم تكن هناك أيّة نشاطات إشعاعية في المكان. |
| Adam bağımlıymış ya, radyoaktif izotopları narkoz zannetmiş olabilir. | Open Subtitles | أخطأ الحشّاش في النظائر المشعة المشعّة للمخدرات الصيدلية. |
| Aynı zamanda, nükleer santrallere yakıt sağlamak için doğal bir biçimde var olan radyoaktif madenleri saflaştırıyoruz. | TED | كما أنّنا نقوم بصقل الخامات التي تصدر الإشعاع بشكل طبيعي لاستخدمها كوقود لمحطات الطاقة النوويّة. |
| Her yere radyoaktif toz döktük ayrıca güçlendirilmiş ultraviyole ışıklar yerleştirdik. | Open Subtitles | غمرنا المكان بغبار إشعاعي وثبتنا أضواء بالأشعة ما فوق البنفسجية قوية في جميع الأنحاء |
| Güneş'ten kopan bu kızgın radyoaktif plazma kütlesi nereye gider? | Open Subtitles | بينما تغادر هذه البلازما الإشعاعية عالية الطاقة والحرارة من الشمس |
| Şu andaki tercihim radyoaktif olmayan bir evimin olması. | Open Subtitles | في الحقيقة، تتلخص خصائصي الآن في الحصول على منزل عديم النشاط الإشعاعي |
| İçinde iğrenç tel tel şeyler olan, ...radyoaktif maddeye benziyor. | Open Subtitles | يبدو مشعاً مع وجود أشياء غيبة و مقرفة |
| Doğrulanan bir bilgi yok ama radyoaktif madde taşıyan bir kamyon kaybolmuş. | Open Subtitles | لم يتأكد شيء بعد ولكن ثمة شاحنة مفقودة وهي تحمل مواد مشعّة |
| Hastanedeki radyokimyacılar, radyoaktif florini farklı moleküllere bağlamak için bir dizi kimyasal reaksiyon kullanabilir ve bu da radyoaktif izleyiciler oluşturur. | TED | يستخدم الكيميائيون المختصون بالإشعاع في المشفى سلسلة من التفاعلات الكيميائيّة لربط الفلور المشعّ بمختلف الجسيمات، لصُنع الكاشفات المشعّة. |
| Bir süpernova Dünya'da doğal süreçlerle oluşan herhangi bir şeyden farklı olarak demirin radyoaktif formunu üretir. | Open Subtitles | يُنتج السوبرنوفا شكلاً من الحديد نشط إشعاعياً مُختلف عن أي شيء صُنِعَ بواسطة العمليات الطبيعية على الأرض |
| Pratik olarak radyoaktif. | Open Subtitles | مُشعّ عملياً. |