| Bunun üzerine biz de yasadaki değişiklik ve silah toplama programı sayesinde gerçekleşen olumlu sonuçları gösteren veriler topladık. | TED | وكنا قادرين بعد ذلك على تعئبة البيانات لإظهار النتائج الناجحة الناتجة عن التغيير في هذا القانون وبرنامج جمع الأسلحة. |
| Bu miktar şehrin yasadışı silah ve uyuşturucu ticaretini ikiye katlıyor. | TED | هذا المبلغ أعلى من مبلغ تجارة الأسلحة والمخدرات في أطلانطا مجتمعة. |
| silah deriyi temizlediğinde başparmakla çekiene ve noktaya geri dönersiniz. | Open Subtitles | بينما يخرج المسدس من الجلد ابهامك خلف صمام الأمان وتشير |
| İhtiyaç duyduğum şey yeni bir silah değil yeni bir hayvandı. | Open Subtitles | ما كنت أحتاجُ إليه لم يكن سلاحاً جديداً ولكن حيواناً جديداً |
| Sana yeni bir silah almak istiyordum. Onlarla ilgili her şeyi biliyordu. | Open Subtitles | كنت اريد شراء بندقية جديدة لك, وهو كان يعرف كل شئ عنها |
| Geri geldin, seni sersem. Neyse ki sana bir silah getirdim. | Open Subtitles | لقد عدت مجدداً أيها المغفل من حسن حظك أنني جلبت مسدساً |
| 500 Dolar araç gereç, silah ve erzak almaya yetmez. | Open Subtitles | خمسمائة دولار لا تكفى حتى لشراء المعدات الأسلحة والأحتياجات الضرورية |
| Ama önce, düşünmeksizin uygun adım yürümeyi ve silah kullanmayı öğrenmeniz lazım. | Open Subtitles | لكن أولا ، يجب تتعلم السير بخطوة تتعامل مع الأسلحة دون تفكير |
| 1 .000 zencinin eline silah verme fikrinin pek tutulmayacağını aklına getiriyor musun? | Open Subtitles | هل تعلم كم يمكن ان يكون هذا الأمر شعبيا؟ إعطاء الأسلحة لآلاف الملونين؟ |
| Yapacak çok işim vardı. Jimmy'ye, susturucularına uygun... birkaç silah bırakacaktım. | Open Subtitles | كان أمامي يوماً حافلاً بالعمل كان علي أن أحضر الأسلحة لجيمي |
| Hem silah kaçakçısı, hem de İngiliz resmi görevlilerinin namlı katilisin. | Open Subtitles | إلى جانب نقل الأسلحة أنت معروف للحكومة البريطانية أنك قاتل مشهور |
| silah üzerindeki bir antimon-baryum reaksiyonu, baruttan daha fazlasını ortaya çıkardı. | Open Subtitles | وبإجراء اختبار على المسدس توضح معنا أن هناك شيئا غير البارود |
| silah olarak bomba kullanmanız tercih sebebidir. Elemanlardan birisi, bu konuda bilgili. | Open Subtitles | استخدم المسدس,او القنابل و هذا افضلهم رجالك يعرفون الكثير عن هذه الامور |
| Bir elinde fener varsa, diğer eliyle de kendi kendine kapanan bir kapıyı açık tutuyorsa, silah tutacak eli kalmaz. | Open Subtitles | لقد سمعوا، لو كان لديه مصباح في يد وممسك بباب متأرجح في اليد الأخرى ليس لديه يد أخرى لحمل المسدس |
| Aksi takdirde, senin eline silah alıp nöbet beklemeni öneririm. | Open Subtitles | أو أقترح أن تمسك سلاحاً و تأخذ مكاناً في الجبهة |
| Kaç, ve Birleşik devletlerde ki silah taşıyan her idiotta senin peşinden gelecektir. | Open Subtitles | اهرب وسيكون وراءك كل ابله يحمل بندقية فى اميريكا 321 00: 27: 32458 |
| Bana bir silah verin lütfen! Birisi bana silah versin. | Open Subtitles | أعطونى مسدساً ، فليعطنى أحدكم مسدساً ، ليس لدىّ مسدس |
| Sadece tavşanları vuran bir adam için bu silah çok fazla. | Open Subtitles | هذه البندقية كبيرة على رجل لا يطلق النار إلا على الأرانب |
| İngiliz Hava Kuvvetleri'nin temsilcisi olarak gurubunuzda kaç tane silah uzmanı var? | Open Subtitles | بصفتك ممثلاً للقوات الجويه البريطانيه كم عدد خبراء الاسلحة في مجموعتك ؟ |
| - O şişman adam silah taşımıyor. - Nereden biliyorsun? | Open Subtitles | هذا الرجل السمين لا يحمل مسدسا وكيف علمت هذا ؟ |
| Bir silah alın, ayağınıza ateş edin ve eve dönün. | Open Subtitles | إحمل سلاحا و أطلق النار على قدمك و عد للوطن |
| Yola ait hiç işaret yok. Ne bir insan ne de silah. | Open Subtitles | لا يوجد اي دليل على الآثار , لا اشخاص , لا اسلحة |
| Artık bu kasaba hızlı silah çeken şerif yardımcıları yok. | Open Subtitles | لم يعد في هذه البلدة وكلاء يحملون مسدسات سريعة |
| Çünkü bilmek isteyenler, bir silah taşımaz ceplerinde ve kalplerinde nefret olmaz. | Open Subtitles | لأن الذين يريدون الحقيقة لا يحملون المسدسات فى جيوبهم والكراهية فى قلوبهم |
| Pek çok toplumsal sorun insanların silah alımını ve kullanımını etkiliyor. | TED | تؤثر الكثير من القضايا الاجتماعية علي سبب شراء واستخدام الناس للأسلحة. |
| Kendine bir silah yapar diye hiç eşya yok odada. | Open Subtitles | ليس ثمة أثاث، حتى لا تصنع سلاحًا من أي شيء. |
| "Tanık raporunda bölgede pazar gecesi silah sesleri duyulduğunu yazıyor." | Open Subtitles | الشهود يقولوا انهم سمعوا اطلاق نار يوم الاحد منتصف الليل |