| Milattan önce 55'te bir sonbahar sabahında güneş doğarken Camma, köyünün tam ortasındaki sunağa iki güvercin koyuyor. | TED | مع شروق الشمس في أحد أيام خريف عام 55 قبل الميلاد تضع كاما حمامتين على المذبح في وسط قريتها |
| Meşe ağaçları genelde her sonbahar yoğun palamut üretir. | Open Subtitles | عادةً ما تنتج أشجار البلّوط محصول كثيف من ثمار الجـوز كلّ خريف |
| Bu güzel sonbahar gününde bana ayırabilecek 15 dakikanız yok mu? | Open Subtitles | أوه، على يوم خريفي لطيف مثل هذا، أنت لا تستطيع أن تنقذ 15 دقيقة لي؟ |
| Artık sonbahar geldi ve deniz bir kere daha donmaya başladı. | Open Subtitles | انه فصل الخريف الآن ويبدأ البحر في التجمد مرة أخرى |
| sonbahar'da tekrar Üniversite Seçme Sınavına girmem gerekiyor sonra Üniversite'de İşletme okuyacağım. | Open Subtitles | علي أن أجتاز اختباراتي ثانية في الخريف سأذهب للكلية وأدرس الأعمال التجارية |
| O sonbahar günü, otelin salonlarından birinde bir düğün töreni vardı. | Open Subtitles | في ذلك اليوم الخريفي كان هناك حفل زفاف مقام في إحدى قاعات الفندق |
| New York'ta sonbahar gibisi yoktur ama bu sadece yaprakların renk değiştirmesinden kaynaklanmıyor. | Open Subtitles | ليس هناك أهدأ من خريف نيويورك ليست الاوراق وحده تتغير |
| Kendisi bugün burada süper seksi, süper androjen erkek giyiminden etkilendiği sonbahar kreasyonunu tanıtacak. | Open Subtitles | هذا صحيح وهي هنا اليوم لتمثيل أقوى مجموعة خريف مثيرة جنثوية ذات التأثير الرجولي |
| McKinley lisesinin genç kuvvetlerini kutladığımız sonbahar toplantısına hoşgeldiniz çocuklar. | Open Subtitles | أهلا أيها الثلاميذ إلى حفل خريف ثانوية ميكنلي. حيث أننا مجتمعون هنا لتشجيع المراهقين. |
| - Her sonbahar hava ve protesto sezonu için geliyoruz. | Open Subtitles | ـ نحن نأتي كُل خريف إلى هُنا للإستمتاع بالموسم و الطقس |
| Sporlar ve mantar bize çok ılıman bir sonbahar olduğunu söyledi. | Open Subtitles | من الأبواغ و الفطريات تثبت أنهُ كان خريف دافئ للغاية |
| Herkese merhaba Bu güzel sonbahar gününde neden evde oturuyorsunuz? | Open Subtitles | مرحباً بالجميع , ماذا يفعل الجميع بالداخل في ظل يوم خريفي صافي جميل ؟ |
| Belki yürürken, belki tıpkı bugünkü gibi soğuk bir sonbahar gününde yanında bir posta arabası duracak ve kapıları açılacak. | Open Subtitles | قد تكون تتمشى، ربما في يوم خريفي عليل كاليوم حين تتباطأ بجانبك شاحنة بريد وينفتح الباب. |
| sonbahar ilerlerken tilkim de saklanmaya devam ediyordu. | Open Subtitles | بينما يتقدم فصل الخريف لم أتمكن من إيجاد ثعلبي |
| sonbahar geldiği için okul yılı başlamıştı. | Open Subtitles | والآن بما ان فصل الخريف قد حل فقد بدأ العام الدراسي الجديد |
| sonbahar geldi. Demek ki yapacak daha önemli şeyleri var. | Open Subtitles | ونحن في الخريف وبشكل واضح فإنّ لديه أمور أفضل يفعلها |
| İşte geçen sonbahar olanlar, gerçekten araştırmacıların güvenini sarstı. | TED | وهنا ما حدث في الخريف الماضي والذي ثبط همم الباحثين |
| Ateşli izleyicilerle dolu kalabalık yarış günündeki alışılmadık güzellikteki sonbahar havasının tadını çıkarıyor. | Open Subtitles | جمهور غفير من المشاهدين المتحمسين يستفيدون من الطقس الخريفي المعتدل ليذهبوا إلى المضمار الشهير |
| Burada, Amerika'da öyle diyorlar. sonbahar. Yani sonuncu bahar. | Open Subtitles | هذا ما يسمونه هنا في أمريكا السقوط كتساقط الأوراق |
| Tüm yaz ve sonbahar boyunca biz hep bir aradaydık. | Open Subtitles | في الصيف والخريف كان لدينا بعضنا البعض وهذا كل شئ |
| Şu bahar gününde bir sonbahar yaprağı gibisin. | Open Subtitles | وكأنه ورقة خريفية في يوم ربيعي يبدو رائعاً |
| Tafta olmasın! Ona sonbahar renkleri verme. | Open Subtitles | ابتعدي عن التفته ولاتفكرين وضعها في لوحة الألوان الخريفيه |
| Size İhtiyat Subayı Eğitim Kursu'ndaki deneyimlerimden bahsedeyim. Geçen sonbahar başladık. | TED | سأوضح الآن قليلًا عن تجربتي في جيش هيئة تدريب ضباط الاحتياط، التي بدأت الخريف الماضي. |
| Ve kış Bahar ile Yaz'ı es geçerek sonbahar'a döndü. | Open Subtitles | و الشتاء ترك الصيف و الربيع و ذهب مباشرة للخريف |
| Harika bir sonbahar gününde işten eve geliyordum. | Open Subtitles | كنت في طريقي إلى المنزل من العمل بعد يوم خريفى رائع |
| sonbahar geldiğindeyse biraraya toplanmaya ve toplama kamplarına götürülmeye başlandılar. | Open Subtitles | بحلول شتاء ذات العام تم جمعهم وأرسالهم إلى معسكرات العمل الجماعى |
| Sen rahibe ile uzaktayken annenin kendisi senin için her ilkbahar ve sonbahar bunları yaptı. | Open Subtitles | فبينما كنتِ بعيدة رفقة الراهبة، أمك حاكت هذه الملابس بنفسها من أجلك، كل ربيع وخريف. |