| Hayır! Bak! İstediğin çizimi al ama çocuğa zarar verme. | Open Subtitles | انصت ، خذ اللوحات لو رغبت، لا تؤذي الفتى فحسب |
| "Lütfen bebeğime zarar verme" Bantta böyle diyor. | Open Subtitles | رجاءً رجاءً لا تؤذي طفلي هذا ما قالته على الشريط |
| Bu koruma iç güdüsü, insanlara zarar verme alışkanlığımın tohumlarını ekti. İster fiziksel, ister zihinsel, ister duygusal zarar. | TED | كان ذلك في تلك اللحظة حين زُرِعَت البذور لتُنبت مشوارًا طويلًا من إيذاء الآخرين، جسمانيًا أو فكريًا أو عاطفيًا. |
| Tüm bu duygular, kendinden şüphe etme, hatta kendine zarar verme, oyunumuzda tamamen yok olmaz. | TED | كل تلك المشاعر، سواء كانت انعدام الثقة بالنفس، أو حتى تدمير الذات، لا تختفي تمامًا في لُعبتنا. |
| Çünkü gerçek şu, bu mucizevi yaraların ortaya çıktığı zamanlarda Emily zaten kendine zarar verme eğilimi gösteriyordu. | Open Subtitles | لأن الحقيقة، مع الوقت الذي ظهرت فيه هذه الندبات أظهر إيميلي ميولاً لإيذاء نفسها |
| Başka birine zarar verme yeter. | Open Subtitles | فقط لا يضر أي شخص آخر. |
| Ama karıma zarar verme. | Open Subtitles | إذا كنت ستفعل هذا، فتفضل، لكن لا تؤذي زوجتي. |
| O yüzden kendisine sesleniyoruz... başka insanlara zarar verme. | Open Subtitles | و لذلك نحن نناشده لا تؤذي المزيد من الاشخاص |
| "Önce, zarar verme" | Open Subtitles | من المفترض ان نعمل وفق الحكمة التى تقول اولاً ، لا تؤذي |
| Arkadaşlarıma zarar verme, tamam mı? | Open Subtitles | لا تؤذي أصدقائي، اتفقنا؟ إنها في مؤسسة إنتاج الدونات |
| Çocuğa ya da kadınlara zarar verme. Çıkıyoruz. | Open Subtitles | لا تؤذي الفتى أو النساء نحن قادمون |
| Bu gemideki hiç kimseye zarar verme gibi bir niyetim bulunmamakta. | Open Subtitles | لا نيّة لديّ في إيذاء أي شخص على متن هذه السّفينة. |
| Üzgünüm, canavar gibi gözüktüğümüzü biliyorum ama zarar verme niyetinde değildik. | Open Subtitles | أعلم أنّنا نبدو وكأنّنا وحشين ولكنّي لم أكُ أنوي إيذاء أحد. |
| Mülke zarar verme olaylarından sonra. Önlem almak kaçınılmazdı. | Open Subtitles | وسنضطر لهذا نتيجة تدمير الممتلكات وتهديد حياة المواطنين |
| Bir tek eğer birilerine zarar verme niyetindeysen onu bildirmem gerekir. | Open Subtitles | الإستثناء الوحيد، لو أنكِ تخطّطين لإيذاء أيّ شخص، فعليّ الإبلاغ عن ذلك |
| Wayne, ona zarar verme. | Open Subtitles | وين، لا يضر به. |
| Tamam, Miller. Belediye Başkanına zarar verme. Ne istersen vereceğiz. | Open Subtitles | حسناً يا "ميلر", لاتؤذي العمدة سنمنحك مهما كان ما تريده |
| Tamam, tamam. Ne zaman ne istersen yapacağım. Sadece bana zarar verme lütfen. | Open Subtitles | حسناً ، حسناً ، سأفعل أي شيء تريده في أي وقت تريده فقط لا تؤذيني ، أرجوك |
| Maryland güzel sanatlarokulunda Haneye tecavüz,mala zarar verme. | Open Subtitles | كسر و أقتحام , و تخريب مدرسه الميريلاند للفنون |
| Ama geceye hükmedenlerin kimseye zarar verme niyeti yoktur. | Open Subtitles | ولكن الذين يتماشون مع الليلة لا يهتمون بإيذاء أحد |
| Ne istersen yaparım, sadece aileme zarar verme. | Open Subtitles | سوف افعل ما تريد كل ما تريد فقط لا تأذي عائلتي |
| - Lütfen ona zarar verme Gabriel! | Open Subtitles | هل هذا هو ؟ - " أرجوك لا تؤذه " قابرييل - |
| Lütfen ona tekrar zarar verme. Ne istersen yapacağım. | Open Subtitles | أرجوكِ لا تؤذها مجدداً فحسب، سأفعل كلّ ما تريدينه. |
| Şey, ona çok zarar verme. | Open Subtitles | لا تؤذيه أذًى بالغًا، فربما يكون أحد الأسلاف. |
| O, burada kalmak istedi. Öyle değil mi? Lütfen, ona zarar verme. | Open Subtitles | لقد أختارت البقاء هنا , اليس كذلك ؟ أرجوك , لا تؤذيها |
| Yakalanacağımı biliyordum. Yeter ki bana zarar verme Batman. | Open Subtitles | علمت بأنه سيتم القبض علي فقط لا تؤذني يا باتمان |