| Evet, bayılırdım onlara. (Gülüşmeler) Neyse, orada her zaman zevk, ilişkiler ve tabii ki seks üzerine yazılar olurdu. | TED | نعم، أحبها حقا. على كل حال، دائما ما كان هناك مقال عن المتعة و العلاقات و بكل تأكيد الجنس. |
| Eğer onu sadece zevk için alıyorsanız... aynı servisi ben size bedava... sunarım. | Open Subtitles | إذا أنتِ تَشتريه لمجرد المتعة أنا سَأَعْرضُ أَنْ أعْمَلُ نفس الشئ لَكِ مجاناً |
| O zevk bana ait Rusty! Buna ne dersiniz çocuklar? | Open Subtitles | من دواعي سروري هاهو روستي مالكوم قادم إلى نقطة الإنطلاق |
| (Video) Sayın Başkan, Bay Mitchell, sizin nezdinizde, ekonomimizde neyin yanlış gittiğini incelemek, büyük bir zevk ve onur. | TED | السيد: رئيس الجلسة، السيد: ميتشل، لمن دواعي السرور والشرف العظيم أن أجلس امامكم لفحص المشاكل التي يمر بها اقتصادنا. |
| Belki iki adamın ödül ringinde birbirlerinin pestilini çıkarmasından zevk alıyorsundur. | Open Subtitles | ربما تستمتع بمشهد رجلين في حلبة جائزة يضربون بعضهم بلا إحساس |
| İtme, çekme. Lanet olsun, bundan zevk alıyorum. Fakat günümü aldın. | Open Subtitles | والأخذ والرد والمجادلة انا استمتع بذلك ولكن بالنظر لمجريات هذا اليوم |
| Dinlediğiniz için teşekkür ederim ve sizinle konuşmaktan çok zevk aldım. | TED | شكرًا على الإنصات ولقد استمتعت حقا بالتحدث إليكم. |
| Sizi samimiyetle selamlıyorum. Onur konuğunuz olmak büyük zevk. | Open Subtitles | سادتى أحييكم بمحبة و ترحاب و لكم يسعدنى أن أمنح هذا الشرف |
| Bir dövme yaptırdığınızda, bu -- birinin kişisel zevk ve seçimlerinin bir kombinasyonu ve onun şekli oluyor, ancak, artık öyle değil. | TED | ما يحدث إذا أخذت الوشم، وهو تضامن بين ذوق الفرد واختياره، وتشكيلهم، ولكن الآن، لنقل أنك أزلت الشخص، |
| Onun yerine ucuz bir zevk için boş yere bahis oynamaya gittin. | Open Subtitles | عوضاً عن هذا، كنت تقامر من أجل المتعة الرخيصة لإرضاء لا شيء |
| Bununbirgüldürmeilacıolmasınarağmen, aptalca bir nedenden dolayı, bundan hiç zevk almıyorum. | Open Subtitles | لكن لسبب ما أشعر بأني لم أخذ كفايتي من المتعة |
| İnsanın kendi vücudunda olduğunda elde edebileceği sınırlı sayıda zevk vardır. | Open Subtitles | هناك حدود لكميّة المتعة التي يُمكن لشخص ما الحصول عليها بالجسد. |
| -Siz Albay Zukhov olmalısınız. -Bu bir zevk, General Hammond. | Open Subtitles | لا بد أنك كولونيل زاكوف من دواعي سروري, جنرال هاموند |
| Sana bizzat sahne arkasını göstermek benim için bir zevk olur. | Open Subtitles | سيكون من دواعي سروري أن أمنحكِ.. نظرة شخصية لما وراء الكواليس |
| Dün gece bugüne kadarki en yoğun fiziksel zevk deneyimimi yaşadım. | Open Subtitles | ليلة أمس كَانَ عِنْدي الأكثر حدّة السرور الطبيعي أنا أَبَداً معروفُ. |
| Tamam ondan paha biçilemez sanat eserlerinin anahtarını çalmış olabiliriz ama bundan zevk almasına da gerek yoktu yani | Open Subtitles | بالطبع كنّا نسرق منها مفتـاح التحف الأثرية الثمينة ،لكن ليس من الضروري أنّ تستمتع به هذا كلّ ما أقـول |
| - Evet. Bir katille zaman geçirmekten zevk duyduğumu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أنني هنا استمتع باللهو مع قاتل ؟ |
| Bunun ardından insanların kendi garajlarında yapabilecekleri uçaklar yapmaktan büyük zevk aldım. | TED | و ثم مضيت قدماً و استمتعت كثيراً ببناء طائرات تلك التي كان باستطاعة العوام بنائها في مرئاب منزلهم. |
| Ve ben "seninle iş yapmak bir zevk" dediğimde, alınmayacağını biliyorum. | Open Subtitles | وأعرف أنك لن تعتبرها إهانة حين أقول حصل لي الشرف العمل معك |
| Yani bunca zamandır öldürmekten zevk alan bir tek seni tanıdım. | Open Subtitles | لقد تم كل شيء أنت الأولى التي تملكين ذوق للقتل |
| Bu, işinizden zevk almaktan, ofisinizde tilt makinesi olmasından öte bir şey. | TED | لأن الأمر يتخطى مجرد الاستمتاع بعملكم، أو توفر مكتبكم على لعبة الـفلِبر. |
| Ve hatta sizinle iş yapmak büyük bir zevk. | Open Subtitles | إنه لمن دواعي سروري أن أعتني بجوادك ويالها من سعادة عظيمة لعقد صفقة تجارية معك |
| O parayı da bana zevk veren şeylere harcamayı severim. | Open Subtitles | و أنا أحب أن أنفق مالي على ما يمنحني السعادة |
| Ben sadece içerde tanık olduğun şeyin, zevk için olmadığını bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أريدك أن تعرف أن ما رأيته هناك لم يكن للمتعة |
| Ve şimdi, sıradaki dansçımızı anons etmek her zaman bir zevk. | Open Subtitles | والآن يسعدني أن أقدم لكم راقصتنا التالية |
| Zorlandıysan, niye bu kadar zevk aldığını merak ediyorum. | Open Subtitles | وأنك قد أُجـبِـرت يبدوا غريبا أنك ستحصل على مثل هذه المتعه |
| Bunu beklemiyordum ama zevk aldığın için en azından memnun oldum. | Open Subtitles | على الأقل أنا مسرور لنك اصبت نشوة مهما كانت غير متوقعة. |