| Düğünümün kötü ve zalim çocuklar tarafından mahvolmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أسمح أن يتم أفساد زواجى بسبب أطفال قساة وشريرون |
| Bu sona erecek, çünkü evimde böyle aptallıkların olmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | هذا الأمر سيتوقف، لأني لن أسمح بمثل هذه الحماقات في بيتي. |
| Daha akıllı.Bilemiyorum. Belki de en iyisi, ona İzin vermek. | Open Subtitles | هو أذكي , ربما ينبغي عليَّ أن أسمح له بذلك |
| Ona bir ev vermek istiyorum. Bunu bozmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | أريد أن أقدم له منزلاً ولن أسمح لك بإفساد الأمر |
| 24 saat burada kalmana müsaade ediyorum, sense ortalığı dağıtıyorsun. | Open Subtitles | أسمح لك بالبقاء هنا خلال أربع وعشرون ساعة ،فتُحطم المكان |
| Ancak ne senin ne de bir başkasının yoluma çıkmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | ولكن لن أسمح لك او اي شخص اخر أن يقف في طريقي |
| Buna minnettarım ama genç bir nişancının, düzenimi bozmasına izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | أنا ممتن لهذه اللفته ولكني لن أسمح لقاتل مراهق بتعكير حياتي |
| Beni dinle, Maia. Kesinlikle eminim. Başına kötü bir şey gelmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | أنا متأكدة تماماً ، لن أسمح لأى شىء سىء يصيبك ، أتسمعين ؟ |
| Onu kulüp açmak izin veremezdim, burada bu insanlar sağlar. | Open Subtitles | لم أسمح له بفتح النادي و إدخال الأشخاص إلى هنا |
| ben, yaptıklarım için, izin vermiyorum... yapabileceğim ama yapmayacağım şeyler için... | Open Subtitles | أنا، بسبب ما فعله لن أسمح له لن أسمح له بذلك |
| Kabul edildi. Bay Thomas, böyle şeylere mahkememde izin vermediğimi bilirsiniz. | Open Subtitles | مقبول، سيد توماس أنت تعلم باني لا أسمح بذلك داخل محكمتي |
| - Dükkanıma gelip gitmelerine izin vermediğim bazı müşteriler var. | Open Subtitles | هناك زبائن ياتون إلى دكاني بإنني لا أسمح لهم بالرحيل |
| Ama asla şahsi düşüncelerimin mesleki davranışlarımı etkilemesine izin vermem. | Open Subtitles | لكنني لم أسمح للمشاعر الشخصية بالتأثير في سلوكي المهني قط |
| Bu hikaye senin geleceğini mahvedebilir... ve bende bunun olmasına izin veremem. | Open Subtitles | هذه القصة من الممكن أن تدمر حياتك و انا لن أسمح بذلك |
| Benim yerime iki milyonu almasına izin veremezdim. Onu vurdum. | Open Subtitles | لم أسمح لها بأخذ المليوني دولار بدلاً مني فقمت بقتلها |
| Biliyormusun beni gerçekten incittin Brian. Ve bunu bir daha yapmana izin veremem. | Open Subtitles | أنت جرحتني حقاً , براين ولا يمكنني أن أسمح لك بفعل ذلك مجدداً |
| Sadece on beş yıl sonra, her şeyi unutmasına izin veremem. | Open Subtitles | لا يمكن ان أسمح له بالنسيان بعد دستة من السنين فحسب |
| Ve biliyorsun ki başına kötü bir şey gelmesine asla izin vermem. | Open Subtitles | و أنت تعلمين أنني لن أسمح أن يحصل له أي أمرٍ سيء |
| Kesinlikle, tekrarlıyorum, kesinlikle saldırgan ve yaralayıcı ithamlarda bulunmanıza izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لن.. أكرر, لن, أسمح لك بكل بساطة تقديم إتهامات مدمرة |
| ben arabamda kızımın bir şeyler yemesine bile müsaade etmezdim. | Open Subtitles | أنا حتى لا أسمح لإبنتي أن تأكل في هذه السيارة |
| Önce cesedimden geçmelisin. Çünkü, onlar için öncelikle bir oğulum ben kiracı değil. | Open Subtitles | لن أسمح لك بذلك فقد صرت بمثابة ابن لهما لا مستأجراً كما ترى |
| Bana sen demenizi de istemiyorum. Hâttâ adımı bile anmayın. | Open Subtitles | لن أدعوكما بنعوت ولن أسمح لكما أن تدعواني بنعوت |
| Durum şöyle, idarecisi olarak, korkarım ki bunu müsade edemem. | Open Subtitles | لكن بما أني مدير أعمالها، أخشى بأنني لن أسمح بهذا. |
| Tanrısını tanımıyorum! Ayrıca kavmini bırakmayacağım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ربه و لن أسمح لقومه بالمغادره |