| Hiç de duymadım. Tabi karımın anlattığının dışında. Karım bunu bir filmde görmüş. | Open Subtitles | أنا لا أسمع عن حتى أي شئ، ماعدا عندما زوجتي تخبرني الصور المؤثرة. |
| Hiçbir kimyasal maddenin de ölü bir adamı yürüttüğünü duymadım. | Open Subtitles | ولم أسمع من قبل عن محاليل كيمائية تجعل الأموات يمشون |
| Bak papaz efendi, burada olmam benim için utanç kaynağı. | Open Subtitles | أسمع أيها الواعظ وجودى هنا يسبب لى الكثير من الاحراج |
| Senin hikayeni duymak istemediğimi, söylemiştim. Ancak bazı bilgilere ihtiyacım var. | Open Subtitles | أسمع، لا أريد أن أسمع قُصتك و أنما بحاجة لبعض المعلومات |
| - Sorun nedir? Bir şey duydum sandım ama dinleyince hiç ses gelmiyor. | Open Subtitles | لا أعلم ، تخيلت أننى سمعت شيئاً وعندما انتبهت لم أسمع أى شيء |
| Bana verme onu! Hiç siyah inci diye bir şey duymamıştım. | Open Subtitles | لا تعطنى إياهم ، إننى لم أسمع أبداً عن اللآلئ السوداء |
| Aslında senden hiç haber alamadım. Nasıl olduğunu merak ettim. | Open Subtitles | في الواقع, لم أسمع منك منذ مدة وأردت السؤال عنك. |
| O markayı hiç duymadım. Şöyle bir Gaz Prensesi'ne ne dersin? | Open Subtitles | لم أسمع عن هذه الماركة ما تحتاجين إليه هو أميرة الغاز |
| Gerçekte Katie'nin adını söyleyen birini duymadım, tabii benim dışımda. | Open Subtitles | أنا في الحقيقة لم أسمع أحدا يلفظ اسم كاتي سواي |
| Madem o kadar başarılıydın nasıl oldu da seni hiç duymadım? | Open Subtitles | لو كنتِ ناجحة بالفعل ، فلماذا لم أسمع بكِ من قبل؟ |
| Tamam, Bak, bu araca çok özel ilgi göstermeni istiyorum. | Open Subtitles | حسنا أسمع اريدك ان تعطى اهتماما خاصا لتلك السيارة حسنا؟ |
| Bak, kriptonitin yarısı hâlâ bende. İşi yine de bitirebilirim. | Open Subtitles | أسمع, لازلت أملك نصف الكريبتونايت لازلت قادراً على إنهاء المهمة |
| Bak, o kadar parayı toplamak, 24 saatten daha fazla vakit alacaktır. | Open Subtitles | أسمع ، سيتطل مني أكثر من 24 ساعة للحصول على هذا المبلغ |
| Onu durdurmak istedim, bir şeyler söylemek istedim, bir şeyler duymak istedim ondan. | Open Subtitles | أردت أن أوقفه، لأقول له شيئا ما ا أردت أن أسمع منه شيئا |
| Söylediğim ya da anımsadığım şeyleri duymak istemiyorum. Beni yalnız bırak. | Open Subtitles | لا أريد أسمع أي شئ قلته أو تذكرته أتركني فقط لوحدي |
| Haberleri bazı kelimelerin bir araya gelmesini duymak için dinledim ama gelmediler. | Open Subtitles | راقبت الأخبار منتظرا أن أسمع مجموعة معينة من الكلمات, لكنها لم تأتي |
| Ben İngilizcenin bu günlerde en ateşli şey olduğunu duydum. | Open Subtitles | أسمع أن الصراخ بالانجليزي هو الشئ الأكثر اثارة هذه الأيام. |
| elektrik ile ilgili herhangi bir deney hakkında yeterince duydum dinlen. | Open Subtitles | ولم أسمع حتى الآن بأيّ دراسةٍ تربط من بين الكهرباء والراحة |
| Ayrıca, Yahudi inancına göre yemek yiyen fili de duymamıştım. | Open Subtitles | لكنني أيضاً لم أسمع عن فيل مخلل البرطمانات المحفوظة أيضاً |
| "Sevgili dostum Truman, çok uzun zamandır senden haber alamadım. | Open Subtitles | صديقي العزيز ترومان لم أسمع عنك شيئا منذ وقت طويل |
| Pekala. Sekiz koca ayak sesi duymuyorum yani sanırım kendimizi kaybettirdik. | Open Subtitles | حسناً، لا أسمع وقع ثمانية أقدام ضخمة لذا أظنّ أنّنا أضعناهم |
| Ve sonra, Duyduğuma göre, ailesi bize bir ev verecekmiş. | Open Subtitles | ثم بعد ذلك حسب ما أسمع فوالديها سوف يعطونا المنزل |
| Hanımefendi, lütfen! İlginç öykünüzü mümkünse başka bir zaman dinlemek isterim. | Open Subtitles | سيدتي أرجوك، هل لي أن أسمع قصصك المدهشة في وقت آخر؟ |
| Bakın, ben buraya o iğrenç Canavarstarlara yenilmek için getirilmedim. | Open Subtitles | أسمع, لم أتى إلى هنا لكى أخسر من هؤلاء الوحوش |
| - Benimkinden birşey duyamıyorum. - Aletten olduğuna emin misin? | Open Subtitles | لا أسمع شيئا بسماعتي هل أنت متأكد من الأجهزة ؟ |
| Ama hala çığlığını duyabiliyorum, hala o donuk gülüşünü hatırlıyorum. | Open Subtitles | لكنني ما زلت أسمع الطلقة، ما زلت أرى ابتسامته الميتة |
| İçime tanrı korkusunu öyle hızlı soktu ki, benim ihtiyarın ayak seslerini duyamadım. | Open Subtitles | انقذوني وأول شيء عرفت انه غرز الخوف من الله بداخلي بسرعة أنا لم أسمع أبدا خطوات والدي العجوز |
| Neyse, biliyorsun sürekli dinliyorum sanki bunlar bir şey değilmiş gibi. | Open Subtitles | عموماً, طوال الوقت أسمع كما تعلمين ,كما لو لم يكن شيئاً |
| - 19.500 oldu. Var mı 20 veren? - 20.000. | Open Subtitles | ـ الآن لدي مزايد بـ 19,500، هل أسمع 20 ألف؟ |