| - Nasıl olduğunu bilmiyorum. - Nasıl atış yapılacağını yalnızca sen biliyorsun. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيفية تعرف فقط كيفية إصابة السهام |
| Ama benim için çalışanların şimdiye kadar hiç ciddi yarası olmadı. | Open Subtitles | لكن لم يسبق لأي أحد عمل عندي أن تكبد إصابة خطيرة |
| Güzel atıştı! Hileli silahla bile hedefi tam tutturdun. | Open Subtitles | إصابة مذهلة، حتى أنك صححت وضع الهدف المائل |
| Daha yeni omurilik yaralanması geçirmiş bir hasta hayal edin. | TED | تخبلوا شخصاً يعاني من إصابة في العمود الفقري. |
| Ölüm sırasında ya da çamaşır makinesinde meydana gelen 83 yara tespit ettim. | Open Subtitles | حددتُ 83 إصابة بالهيكل العظمي والتي حدثت إما وقت الوفاة، أو في الغسالة |
| Gırtlak boşluğundaki hasar, eğer doğrudan ateş edilseydi daha belirgin olurdu. | Open Subtitles | كان الضرر على الثقبة العظمى ليكون أوضح لو كانت إصابة مباشرة. |
| Ciddi bir beyin hasarı olabilir ve bunu şu anda tespit etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | إذا كان لديها إصابة خطيرة في الرأس، نحتاج أن نعرف حول ذلك الآن. |
| Epilepsi, kafa travması ya da uyuşturucu kullanım öyküsü yok. | Open Subtitles | ليست مصابة بالصرع، لا إصابة في الرأس ولا تعاطي للأدوية |
| Daha dik ve yüksek. Daha temiz atış yaparım. | Open Subtitles | انها أكثر انحدارا و أرضها مرتفعة سأحصل على إصابة جيدة من هناك |
| - Ama açık bir atış yok | Open Subtitles | هنا دلتا 1 لدي تأكيد على الهدف و لكن لا إصابة واضحة |
| Yataklarımız ve cerrahlarımız var. Maalesef karınızın yarası ameliyat gerektiriyor. | Open Subtitles | لدينا أسرّة وجرّاحون وهذا ما تحتاجه إصابة زوجتك حسبما أخشى. |
| Eğer buna kader diyebilseydim veya bir savaş yarası benim için bu kadar kötü olmazdı. | Open Subtitles | ،لو أن ما حدث كان قدرًا ،أو حتى إصابة من حرب فلن يكون الأمر بهذا السوء |
| Silahı ilk arkadaşın çekti ve öldü. - Temiz bir atıştı. | Open Subtitles | صديقكم أشهر سلاحه أوّلًا وأُردى، وقد كانت إصابة واضحة |
| Oldukça iyi atıştı. | Open Subtitles | كانت آليّة بالتأكيد إصابة دقيقة |
| Onu eşsiz kılan döngüsü, defalarca kez kafa ve omurga incinmesi, boyun yaralanması hatta fırlamalara sebep oldu. | TED | الجولة فيها تسببت بالعديد من حالات الإصابة الشديدة، إصابة في الرقبة وحتى قذف من المقعد، كل ذلك بسبب حلقتها المميزة. |
| Kendinde böyle bir yara yok. | Open Subtitles | لا يوجد إصابة مرتبطة بها الدم على الأرجح ليس دمه |
| Norman Sontag'in sopasıyla yaptığı hasar Dwight ölmeden saatler önce olmuş. | Open Subtitles | إصابة نورمان سونتاغ بصلبٍ مقاس سبعه قبل ساعات من قتل دوايت |
| MP: Görüyorsunuz, omurilik hasarı tam olarak insan olmanın anlamını taşıyan noktaya dokunuyor. | TED | مارك بولوك: أترون أن إصابة العمود الفقري تضربك في صميم إنسانيّتك. |
| Şimdi uçakla bir Aort travması gönderiyorlar buraya. | Open Subtitles | ينقلون حالة إصابة بالشريان الأبهر على طائرة ، وهم في الطريق الينا الآن |
| Gövde etrafında çürük muhtemelen spinal travma kopmuş bir uzuv. | Open Subtitles | كدمات شديدة حول الجذع إصابة محتملة بالعمود الفقري طرف مقطوع |
| Her mesafeden, herkesten daha iyi isabet edeceklerine bahse girerim. | Open Subtitles | أراهن على أنهم قادرون على إصابة الهدف على أية مسافة |
| Boynunuzun yaralanma şekline bakarsak eğer... saldırgan gerçekten de zarar vermek istemiş. | Open Subtitles | فواقع أن المعتدي حاول إصابة عنقك يعني أنه حاول أن يؤذيك بشدة |
| Biraz da alıştırmayla, hareket halindeki bir hedefi vurmak da çok zor olmayacaktır. | Open Subtitles | مع القليل من التدريب, فأنا متأكد أن إصابة شئ متحرك ليس بهذه الصعوبة. |
| Babasının AT'ı boğazından vurulmuş ok saplanmış ve acı çekmesi için orada bırakılmıştı. | Open Subtitles | تمت إصابة أحشاء ، حصان والده بالرصاص تم تثخينه بالسهام و تركه ليعاني |
| Bir motosiklet kazası sonucu... kötü yaralanmış görünüyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه أصيب إصابة بالغة فى حادثة دراجة نارية |