| İşin sonundaysa kendisine benzeyen adamın sağlam olduğunu görüp kendisini öldürdüğünü fark etmişti. | Open Subtitles | بنهاية الأمر، ادرك أنه قتل نفسه، في حين أن شبيهه مضى في العيش |
| Anlattığı olay, kendimi biraz fazla ciddiye aldığımı fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | لكن ذلك جعلني ادرك اني اخذ نفسي على محمل الجد كثيرا |
| Komiserim, bu davanın sizin için ne demek olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | ايها الملازم انا ادرك مدي أهمية تلك القضية بالنسبة لك |
| - Evet, tabii. anlıyorum, ama onlara bundan söz edemem. | Open Subtitles | نعم بالطبع انا ادرك هذا ولكني لن اذكر ذلك لهن |
| Dün geceye kadar bana ne kadar kırgın olduğunun farkında bile değildim. | Open Subtitles | انا لم ادرك كم انت غاضبا مني حتى ليلة الامس |
| Uzmanlığının lepidopterleri de kapsadığını bilmiyordum. | Open Subtitles | أنا لم ادرك بأن خبرتك متضمنة اللبيدوبيتري |
| O lafı, doktorluk ilgimin yanlış yorumlandığını fark etmeden önce ettim. | Open Subtitles | ذلك كان قبل أن ادرك أن مستوى رعايتي كان يُساء تفسيرها |
| Okudukça, dünya hakkında yeni şeyler öğrenmenin ne kadar güzel olduğu fark ettim. | Open Subtitles | كلما قرات أكثر، كلما كنت ادرك أنني أزداد حباً في التعلم عن الأرض. |
| Bu, dönemlerin ne kadar çabuk geçtiğini fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | لقد جعلنى هذا ادرك ان كل المعالم قد ذهبت بسرعة |
| Ancak bir süre sonra aslında ışık saçan hayvanları saçtıkları ışığın şeklinden tanıyabildiğimi fark ettim. | TED | لكني بدات ادرك اني في الواقع استطعت تمييز الحيوانات من خلال نوع الومضات التي تحدثها. |
| Aldırdığımı fark etmediğim lenf bezleriyle ilgili olan sorunuma benzer bir şey değil bu seferki. | Open Subtitles | أنا متأكد جداً لا أريد ذلك الشيء الغدي حيث أني لم أكن ادرك أنه كان عندي بالخارج لكني كنت أصغر سناً |
| Şimdiye dek ona hep kötü davrandım, ama düne kadar onu ne kadar sevdiğimi fark etmemiştim. | Open Subtitles | اعلم اني بمثابة الاخ المزعج لها دائماًَ ولكن حتى امس لم اكن ادرك معنى ذلك الي |
| Bunun farkındayım Winifred. | Open Subtitles | أنا ادرك جيدا انهم مازالوا أطفال.. وينيفريد |
| Bu hafta sonunun pek planladığımız gibi geçmediğinin farkındayım. | Open Subtitles | انا ادرك ان هذه العطلة لم تكن هادئة كما خططنا |
| Evet,Bunun farkındayım. | Open Subtitles | هو الى حد ما ,خارج اختصاصى . نعم ,انا ادرك ذلك. |
| Yavaş yavaş anlıyorum ki, yaptığım şeyin çekiciliği ne yaptığımdan ziyade neden yaptığımla bağlantılı olabilir. | TED | وبدات ادرك شيئا فشيئ ان الانجذاب الى ما اقوم بعمله قد يكون مرتبطا بالسبب الذي اقوم من اجله بهذا العمل |
| Bunun can sıkıcı olduğunu anlıyorum ama bu gürültü konusunda ne yapacaksınız? | Open Subtitles | أنا ادرك ان هاتفي قد يكون مزعجاً للبعض ولكن ما الذي ستفعلونه حيال تلك الضوضاء؟ |
| Bunun biraz delice olduğunun farkında olduğumu bilmeni isterim. | Open Subtitles | اريدكَ فقط أن تعرف أنني ادرك أن هذا نوعٌ من الجنون |
| Böyle sağlam olduğunuzu hiç bilmiyordum, dördüncü kardeş. | Open Subtitles | أنا لم أكن ادرك موقفك كان صلب جداً أيها الاخ الرابع |
| Size söylemeden Rusya'ya gitmenin yanlış bir şey olduğunu anladım şimdi. | Open Subtitles | ادرك ان الذهاب الى روسيا بدون ان اعلمكم كان قراراً خاطئا |
| Geçen gün gazetede görene kadar ne kadar yakın olduğumuzu farketmemiştim. | Open Subtitles | لم ادرك كم كنا قريبين حتى رايتها في الجريدة اليوم الماضي |
| Sonra, Kont kadına ne kadar değer verdiğini anladı ama artık çok geçti. | Open Subtitles | بعد فترة وجيزة , الكونت ادرك كم كانت تعني له ولكن بعد فوات الأوان |
| Ve annemin temelli gittiğini anlamamı sağladı. | Open Subtitles | وانها في الواقع جعلتني ادرك ان امي غادرت |
| Eğlendiğinizi farketmedim. | Open Subtitles | مرحبا, لم اكن ادرك انكم تتسلون مرحبا جيمي |
| Ne zaman onun çılgın yaşlı bir evsiz olduğunun farkına vardın ? | Open Subtitles | كم كان عمرك عندما كنت ادرك انه مجرد مجنون العجوز بلا مأوى؟ |
| Bir yerlere geldiğinizi düşünmemiştim. | Open Subtitles | ولم ادرك انه اصبحت علاقتكما شيئا أخر اوه لا لقد اصبحت |