| on yıl sonra, bu düşüncemi gerçekleştirmek için Kenya'ya döndüm. | TED | بعد مرور عشر سنوات، عدتُ إلى كينيا للقيام بذلك فقط. |
| Üç ay önce kollarıma aldım onu, on yıl önce değil. | Open Subtitles | لقد ضممتها بذراعى منذ ثلاث أشهر و ليس منذ عشر سنوات |
| Beni on yıl sonra gör. O zaman anlatmaya çalışırım. | Open Subtitles | بعد عشر سنوات من الآن قد أستطيع اجابتك على ذلك |
| Bir düzine oğlum olsaydı, bir tanesinin zevk içinde hareketsiz yaşam sürmesindense on birinin vatanı için şerefiyle ölmesini yeğlerdim. | Open Subtitles | لو كان لدى دزينة من الأولاد لفضلت أن يموت إحدى عشر يدافعون عن وطنهم عن ولد واحد بعيد عن المخاطر |
| Bir düzine adam taşıyan bir tekne uğruna koca şehri riske atmak yok. | Open Subtitles | لن نخاطر بتلك الأرواح لأجل قارب على متنه عشر أشخاص هل كلامي واضح؟ |
| Burada durmuş, şu an poşetlerin içindeki bir düzine manta vatozuna bakıyorsun. | Open Subtitles | كنت تبحث في اثني عشر أشعة مانتا يجلس في هذه الحقائب هنا. |
| Ve gemi yedinci ayda, ayın on yedinci gününde Ağrı Dağı üzerine oturdu. | Open Subtitles | و إستقرت الفلك فى اليوم السابع عشر من الشهر السابع على جبال أرارات |
| on iki yıl sonra karım öldü. Teresa'yı İsviçre'ye yolladım... | Open Subtitles | بعد إثنا عشر سنة زوجتي ماتت أرسلت تيريزا إلى سويسرا |
| Bu hayvan, on yıldır, bana hakim oldu ve beni kızdırdı! | Open Subtitles | على مدى عشر سنين , هذا الهمجى استبد بى و اغضبنى |
| Değerinin on katına topraklar... korkunç fiyatlara tablolar ve sanat eserleri satın aldı. | Open Subtitles | أشترى أراضي أكثر عشر مرات من قيمتها أشترى الصور والمقالات الأخلاقية بأسعار مدمرة |
| on dört yaşındaydım ve bastırdığın bütün enerjini bana yönlendirmiştin. | Open Subtitles | كنتُ بعمر الرابعة عشر و وقتها وجهتي .. كل. .. |
| Bana sus deme. on sekiz yıldır konuşmuyorum, sen beni susturuyorsun. | Open Subtitles | لا تسكتني, ثمانية عشر سنه من الصمت التام وتطلب مني السكوت؟ |
| O kelimeyi günde en az on kez babamdan duyuyordum. | Open Subtitles | سمعت تلك الكلمة من أبي عشر مرات يومياً على الاقل |
| Diyelim ki Larry Bird ilk çeyrekte on sayı üretiyor. | Open Subtitles | لنفترض أن طير لاري سيحرز عشر نقاط في الريع الأول |
| - Peki, neden güvende olmak için bir düzine ile gitmiyoruz? | Open Subtitles | حسناً، لمَ لا نستقر على إثنا عشر حارساً من باب الإحتياط؟ |
| Yangın halinde, o binanın çevresindeki bir düzine tanktan kumlar şu borular aracılığıyla içeriye, alevleri söndürmek üzere gönderiliyor. | Open Subtitles | الآن، في النار، تلك عشر دبابات في محيط مبنى الرمل إطلاق من خلال هذه الأنابيب الحق داخل لخنق النيران. |
| 2048'e senesinde her türlü felakete karşı koyabilecek iki düzine reaktör kuruldu. | Open Subtitles | قبل 2048، اثني عشر من المفاعلات الضخمة بنيت للصمود أمام أي كارثة |
| ...yaklaşık bir düzine belki de 20 düzine kadar... ...araştırma yapmaları gerekirken yapmıyorlar. | TED | هم في الواقع يقوموا ببعض التحقيقات خارج الاراضي الامريكية ما يقارب اثنا عشر منهم سنويا و ربما عشرون في احسن الاحوال |
| 15 yıl önce burada yarım düzine ev vardı. | Open Subtitles | قبل خمسة عشر عاماً، ستة بيوت فقط كانت هناك |
| 1 5 yıl önce burada yarım düzine ev vardı. | Open Subtitles | قبل خمسة عشر عاماً، ستة بيوت فقط كانت هناك |
| Eğer işe yaramazsa bir düzine yumurta kaybederim. | Open Subtitles | لكن إذا لم تعمل بطريقة صحيحة أخسر أنا اثني عشر من البيض |
| 12... 12 en iyi izcim ortadan kayboldu duman olup havaya karıştı. | Open Subtitles | إثنا عشر ، إثنا عشر من كشافيي الأكفاء إختفو ،، إختفو تماماً |
| 15 yıl öncesine kadar bilim adamları kardeş bağına pek ilgi göstermediler. | TED | إلى ما قبل الخمسة عشر سنة الماضية، لم ينتبه العلماء لرابط الأخوة. |