O sizinle bu diyalog yoluyla bir işbirliği kurmaya çalışırdı. | TED | و سيكون بناء تحالف عمل معكم عن طريق ذلك الحوار |
bu virus tabanli gunes pili. Seleksiyon ve evrim yolu ile | TED | إذن هذه خلية شمسية مرتكزة على الفيروسات. عن طريق التطور والإنتقاء، |
Gecikmeli korteks ateşleyici sayesinde bomba sekiz saat sonra patlayacak. | Open Subtitles | عن طريق المؤقت , القنابل ستنفجر بعد مرور 8 ساعات |
Videolarda da işe yarıyor, aynı algoritmayı her bir video karesi için uyguluyorsunuz ve hareketli bir 3B model yaratıyorsunuz. | TED | هذا ينطبق أيضاً على الفيديوهات، عن طريق تطبيق الخوارزمية ذاتها على كل مقطع فيديو و تشكيل نموذج ثلاثي الأبعاد متحرّك. |
Vücut bu gibi problemlerden olabilecek her riski yok ederek kaçıyor. | TED | ويتجنب الجسم هذه المشكلة عن طريق إزالة كل المخاطر المحتملة ببساطة. |
Yönetim ise şirketlerin yönetim kurulları ve yatırımcıları tarafından gözetimde olmasıyla ilgili. | TED | بينما تتعلق الحكامة بالرقابة التي تقوم بها الشركات عن طريق رؤسائها والمستثمرين. |
E-sigara yoluyla genç beynin nikotine maruz kalması oldukça endişe verici. | TED | وتعرض عقل المراهق للنيكوتين عن طريق السجائر الإلكترونية أمرٌ مُقلقٌ للغاية. |
Rehberlik yoluyla zaman ve bilgi paylaşımı, akademik destek, ihtiyacı olanlara işletme eğitimi. | TED | مشاركة الوقت والمعرفة عن طريق الإرشاد، الدعم الأكاديمي، تدريب على الأعمال للأخريات المحتاجات. |
- Bu osteofitleri de buldum. Hisle değil, gözlem yoluyla. | Open Subtitles | وجدتُ أيضا هذه النابتات العظمية، عن طريق الملاحظة وليس الإحساس. |
Bu ağın davranışı tüm bu sinapsların gücü ile karakterize edilir. | TED | إن سلوك هذه الشبكة تتميز عن طريق قوة جميع تلك المشابك. |
Bu konuda lösemiden kurtulan küçük bir kızın müthiş bir hikayesi var. Kanını alıyorlar, düzenliyorlar ve CRISPR öncüsü ile geri koyuyorlar. | TED | هناك قصة رائعة عن طفلة صغيرة أنقذت من سرطان الدم عن طريق أخذ دمها بالكامل وتعديله ثم إعادته بواسطة مركب طليعي لكريسبر. |
...flashmoblar, suç çeteleri ve terörist gruplar sayesinde, hızlı bir şekilde büyümüş topluluklardır. | Open Subtitles | الرُعاع هي تلك المجموعة التي تتحرك بسرعة عن طريق العصابات الإجرامية والجماعات الإرهابية. |
Sizin Manaus'da uzmanlaşmış ve eğitimli öğretmenleriniz var, bunlar o dağınık topluluklardaki binden fazla sınıfa canlı yayın olarak ders veriyorlar. | TED | لديك معلمون أكفاء متخصصون في مانوس يقدّمون دروسا عن طريق البث الحي لما يزيد عن ألف فصل في تلك التجمعات المتناثرة. |
Özel genetik sıralamaları bakteriye yerleştirerek, kanserin büyümesini bozan hücreleri de buna dahil ederek farklı molekülleri sentezlemek için bakteriler görevlendirilir. | TED | عن طريق إدخال تسلسل جيني معين داخل البكتيريا، يمكن توجيهها لاصطناع جزيئات مختلفة بما في ذلك تلك التي تعطل نمو السرطان. |
Ardından, son olarak, bir sokak sanatçısı tarafından boyanarak bu müthiş ve devasa mobil serginin bir parçası oluyorlar. | TED | وأخيرا تم الرسم عليها عن طريق فناني الشوارع. لتصبح جزء من جزء من معرض فني ضخم ومدهش ومتجول أيضا. |
İşini yaparak polis olursun sahnede yürüyerek değil, değil mi? | Open Subtitles | انت اصبحت شرطيا ,عن طريق عملك ليس المشى حول المنصة؟ |
Son yedi yıldır, Hava Kuvvetleri, Yıldız Geçidi adıyla bilinen bir uzaylı cihazı aracılığıyla başka gezegenlere ekipler göndermekte. | Open Subtitles | للسبع سنوات الماضية , القوات الجوية كانت ترسل فرقها لكواكب أخرى عن طريق جهاز فضائي معروفة باسم بوابة النجوم |
Yani bu yüzden gitmeye hazır olduğumu düşünerek tamamen net olabilirim fakat kazara bir dokunaça dokunuyorum ve yanlışlıkla kendimi şokluyorum. | TED | وهكذا يمكنني أن أكون واضحًا تمامًا، التفكير بأنني مستعد للبدأ، لكن عن طريق الخطأ ألمس المجس وبدون قصد أقوم بصدم نفسي. |
Sadece bu bulguları göstererek onları ikna edebileceğimizi hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنه يمكننا إقناعهم عن طريق مشاهدة الدليل وحسب. |
Odaya giriş için şehrin dışında ayrı bir yol var. | Open Subtitles | يوجد مدخل آخر إلى الغرفة عن طريق فيض خارج البلدة |
Fransa'daki seferleri ve İskoçya'ya vahşi istilası hazineyi tüketti, paranın değerini düşürerek ödeme girişimleri devamlı enflasyona neden oldu. | TED | حملته في فرنسا وغزوه الوحشي لإسكتلندا استنفذ خزينة الدولة، ومحاولته لتمويلها عن طريق تقليل العملة أدى إلى تضخم مستمر. |
O zaman oğlunun tanınması için Kilise'den yardım istediğini öğrendim. | Open Subtitles | ذلك عندما علمت بمسعاها لجعله ابنا شرعيا عن طريق الكنيسة. |
Genç erkekler tatmin olma derecelerini kendi orgazmlarıyla ölçmeye yatkınlar. | TED | قاس الرجال الصغار في الغالب رضاهم عن طريق رعشتهم الجنسية. |