| Bugüne kadar da düşüş henüz durmuş değil. hala daha düşüyorum. | TED | و إلى حد اليوم لم يتوقف ذلك السقوط ؛ لازلت أسقط. |
| - Umurumda değil. Kimseye güvenmediğim için ben hala yaşıyorum. | Open Subtitles | انا لازلت حيا بأعتمادي على نفسي وليس لأعتمادي على احد |
| Ben hala şu doğum günü kartına ne olduğunu merak ediyorum. | Open Subtitles | لازلت أريد أن أعلم ما الذي حدث لبطاقة عيد الميلاد تلك؟ |
| Benden habersiz anayasayı yeniden yazmadılarsa hâlâ bazı haklarım var! | Open Subtitles | ،مالم يكونوا أعادوا كتابة الدستور ولم يخبروني لازلت أملك حقوقي |
| Bak, kriptonitin yarısı hâlâ bende. İşi yine de bitirebilirim. | Open Subtitles | أسمع, لازلت أملك نصف الكريبتونايت لازلت قادراً على إنهاء المهمة |
| Ama bütün o hayal kırıklıklarına rağmen güzel olabileceğine yine de inandım. | TED | ولكن حتى عبر كل الإحباطات، لازلت أعتقد أن الأمر يمكن يكون جميلا. |
| Burada kalmamın iyi bir fikir olduğundan hala emin değilim | Open Subtitles | لازلت لا اعلم اذا كان جيدا لي ان ابقي هنا |
| Garip bir duygu ancak hala onu elimden çıkarmak hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أنه شيء غريب و لكنى لازلت لا أريد أن اترك الحقيبة |
| Yani, kendini yine evli ve aşık ve hayatı hala güzel sanıyorsun. | Open Subtitles | تظن أنه إن كنت لازلت تحبها و متزوج منها تصبح الحياة جميلة |
| Eğer sizin gözünüzde hala bir yerim varsa, hayatımın bana bağışlanmasını istiyorum. | Open Subtitles | اذا كنت لازلت أستحق العطف فى نظرك دعنى أطلب حياتى, فى مسألتى |
| Elimden gelenin en iyisini yapıyorum. hala bu insanlara yardım etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | إنني أفعل أفضل ما بوسعي حقاً، هنا لازلت أحاول مساعدة هؤلاء الناس |
| Hergün iyi insanların öldüğünü görüyorsun ve hala tanrıya mı inanıyorsun? | Open Subtitles | تري اناس صالِحون تَمُت كل يوم و لازلت تؤمن بالله ؟ |
| Ama hala burdayım hala gülümseyebiliyorum Ve dünya hala muhteşem bi yer | Open Subtitles | مع ذلك لازلت هنا , يمكنني ان ابتسم والعالم لايزال مكان رائع |
| Beni parçalara ayırsan da nerede olduğunu hala bilmiyor olacağım. | Open Subtitles | انظر, يمكنك تقطيعي ارباً .لكني لازلت لا اعرف اين هو |
| Dün birkaç çocuk saldırdı bana. Sanırım hâlâ kendime gelemedim. | Open Subtitles | لقد أعتدى علي بعض الشباب أمس أظنني لازلت متأثراً بهذا |
| Bana üç vakte kadar bir koca bulacaksın demişti ama hâlâ bekârım. | Open Subtitles | من قبل قالت اني ساجد شريكي لكن لحد الان , لازلت وحيدة |
| Onu yatıştırıcılarla desteklemenin hâlâ iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | حسنٌ، لازلت غير متأكدة أنّ تقليل المنوّمات هي فكرة جيدة. |
| Ben de neden hâlâ bekar olduğumu merak edip duruyorum. | Open Subtitles | . وكنت اتعجب من انك لازلت غير متزوج حتى الان |
| hâlâ geceleri neden hikâye okumak için orada olmadığını açıklamak zorundayım. | Open Subtitles | لازلت لا اعرف كيف سأشرح له لماذا لست هناك لتقرأ له |
| Öyle güzel bir kızla konuşma cesaretini nereden buldum, hâlâ bilmiyorum. | Open Subtitles | لازلت غير مصدق كيف تجرأت على الحديث مع امرأة رائعة الجمال |
| Halen beni çevreleyen bu dikenli telleri hatırlarım. | TED | لازلت أتذكر السياج الشائك الذي كان يحبسني. |
| sen önünde kocaman bir hayat bulunan tatlı bir kızsın. | Open Subtitles | أنتِ مجرد امرأة شابة جميلة مع حياتها التي لازلت أمامها |
| Bunun Florine'le hiçbir ilgisi yok. Burada iş yapmaya devam etmeliyim. | Open Subtitles | ليس لـفلورين أي علاقة بهذا لازلت أحتاج العمل في هذه القرية |
| Yoksa siz hâla arkadaşlarınızla beni takas etmeyi mi düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | أو لازلت تؤمن أنك تستطيع تسليمي لأجل أصدقائك |
| Birkaç fragmanı kaçırdık diye hâlâ kızgın mısın? | Open Subtitles | أنت لازلت غاضباً مني لأننا فوتنا بعض المقدمات العرض؟ |
| Ve annem bu fotoğrafları çekti, aslında daha geçen hafta, halılarımızın ve bu zamana kadar bunu hatırlıyorum. | TED | في الحقيقة , امي قامت بالتقاط هذة الصورة في الأسبوع الماضي، من تلك السجادة التي لازلت اتذكرها جيداً. |