Görünüşe göre Point Place'de gizli bir iş kolu varmış. | Open Subtitles | آه، على ما يبدو هو الصناعةُ المخفيةُ مكانِ نقطةِ، نعم. |
$lf you got no Place to go When you're feelin 'doWn$ | Open Subtitles | إذا أنت ما أصبحتَ أي مكانِ للذِهاب عندما أنت feelin ' أسفل |
Annenin yerini öğrenmek için sana işkence eder ve sonra da kafana bir tane sıkar! | Open Subtitles | إنّهُ سيحطمك، وسيعثرُ على مكانِ والدتك، وسيضعُ رصاصة برأسك! |
Sonra annemi alıp, Liz'in yerine gidiyoruz, oturup, bir fincan çay içiyoruz ve tüm bunların geçmesini bekliyoruz. | Open Subtitles | ثمّ نَمْسكُ أُمّي، نذْهبُ إلى مكانِ ليز،' نشْربُ كأس الشاي' ' .وَننتظرُ |
Benimkini saymazsak park yerinde üç araba var. | Open Subtitles | هناك ثلاث سيارات في مكانِ الوقوف ، مع سيارتي |
Bir yerden uzaklaşmak için zor bir yaş. | Open Subtitles | إنه وقتُ عسير لنا بالتنقل من مكانِ لأخر يوجد هناك أماكن كثيرة رائعة نذهب لها كل عام. |
Binada bir yerlerde. Nerede, bilmiyorum. | Open Subtitles | هو موجود فى مكانِ ما داخل المبنى .ولكنى لا اعلم اين هذا المكان |
Sen almış olmalısın. Bir yerlere saklamış olmalısın. | Open Subtitles | لابد وأنك أخذتها، وبالطبع وضعتها في مكانِ ما. |
Point Place meditasyon malzemeleri ve kuru meyve deposu. | Open Subtitles | تجهيز تأملِ مكانِ نقطةِ ومستودَع فاكهةِ مُجَفَّفِ. |
Fakat, hey, en azından bu Point Place'in dışına çıkmamı engelleyemez. | Open Subtitles | لكن، يا، على الأقل الذي لَمْ يَمْنعْني منه يَعْملُه من مكانِ النقطةِ. |
Point Place'den defolup gitme. | Open Subtitles | فقط يَحْصلُ على الجحيمِ خارج مكانِ النقطةِ. |
Annenin yerini öğrenmek için sana işkence eder ve sonra da kafana bir tane sıkar! | Open Subtitles | إنّهُ سيحطمك، وسيعثرُ على مكانِ والدتك، وسيضعُ رصاصة برأسك! |
Ya da bunun yerine bize bir adamın yerini söyleyebilirsin. | Open Subtitles | أو يمكنكـَ أن تخبرنا عن مكانِ رجلٍ واحد |
O park yerini istemişti. | Open Subtitles | أرادتْ ذلك مكانِ الوقوف. |
Sonra parayı kredi kartımdan çekti... ve bize park yerine kadar eşlik etti. | Open Subtitles | ثمّ شَحنَ بطاقتَي ورافقَنا خارج إلى مكانِ الوقوف. |
Ve onları çağırmak için bir masumu kurban ettin ve tören yerine ona gömdün. | Open Subtitles | ولكي تستدعيهم فقد ضحيتَ بفانينَ ودفنتهم في مكانِ المراسم |
Park yerinde konuştuğum diğer adam nerede? | Open Subtitles | أَقُولُ، حيث ذلك رجلِ آخرِ، واحد أنا هَلْ كُنْتُ كَلام مع في مكانِ الوقوف؟ |
Bu bir Alman efsanesi, hikâyenin bir yerinde muhakkak bir dağ olur. | Open Subtitles | إنها أسطورة ألمانية. وبالطبع سيكون هناك جبل في مكانِ ما. |
- Kamyonetin çalındığı yerden iki sokak ötede. | Open Subtitles | هذا على بعدِ بنايتينِ من مكانِ سرقةِ الشاحنة |
Smokinimi kiraladığım yerden almak zorundaydım. | Open Subtitles | أنا كان لا بُدَّ أنْ أَلتقطَ tuxي في مكانِ الأجرةَ. |
Eğer internete bir şey koyarsan, bir yerlerde birileri onu almak ister. | Open Subtitles | اذا عرضتي شيئاً على الانترنت فإن أحداً ما في مكانِ ما سيكون مستعداً لشرائه |
Katil bu binada bir yerlerde. Şüpheli silahlı ve tehlikeli. | Open Subtitles | وقاتله موجود فى مكانِ ما فى المبنى المشتبه به مُسلح وخطير. |
Ben de hareketli bir yerlere gideyim dedim. | Open Subtitles | لذلكَـ فقد أتيتُ إلى مكانِ الإثارةِ والتشويق |
Eminim otoparkta çalabileceğin güzel bir araba duruyordur. | Open Subtitles | أَنا متأكّدُ هناك سيارة لطيفة جداً في مكانِ الوقوف بأَمكانك أَنْ تَسْرقَها. |