| Sosyal medya ve ona bağlı bazı örgüt araçları aktivizmi demokratikleştirdi. | TED | منصات التواصل الاجتماعي والجهات المنظمة التي تتصل بها جعلت الأنشطة أكثر ديموقراطية. |
| Twitter ve sosyal medya yoluyla bunun değişmesi gerektiğini söylüyorlar. | TED | ويستخدمون منصات التواصل الاجتماعي حتى يتغير كل شي. |
| Ama galiba sosyal medya her şeyi değiştirdi, Sanıyorum Trump, Twitter'ın her şeyi kökten değiştirmesinin bir örneği. | TED | ولكن منصات التواصل الإجتماعي قد غيرت من كل شيء، وأعتقد أن ترامب يعد مثالا لكيف أن تويتر يغير كل شيء قطعا. |
| Bu, sosyal medya değil. | TED | وهي ليست منصات التواصل الإجتماعي. |
| GC: Bu başlangıçtan beri hiç kesilmeyen bir tartışma. Sosyal medya ve genelde internet onların dünya görüşlerini yansıtmayan yazıları en tepeye koyuyor. | TED | جريتشين كارلسون: أعتقد أن ذلك هو النقاش الدائم لليمين، أن منصات التواصل الإجتماعي كنت تضع مقالات في الصدارة لا تمثل وجهات نظرهم. |
| Yaşamlarını ise Instagram, Facebook veya Snapchat gibi yaygın sosyal medya platformlarında sergiliyorlar. | TED | هذه الممتلكات حياتهم وأسلوب حياتهم تعرض الآن بالتفاصيل االكاملة على منصات التواصل الإجتماعي المنتشرة في كل مكان من الانستغرام والفيس بوك وسناب شات |
| Umarım Daisy, sosyal medya platformlarının biraz distopik, reklam dolu korkunç yerlere dönüştüğü bu ortama canlılık katabilir. | TED | وآمل أن يحمل "ديزي" حياة جديدة إلى أدب المدينة الفاسدة وإلى الإعلانات الجهنمية التي غزت منصات التواصل الاجتماعي. |