Bu sizi ilgilendirmez ama yine de söyleyeyim, artık hamile kalamam. | Open Subtitles | ليس بأن الأمر لا يَخصّكم ولكن لا يمكن أن أحمل مجدداً |
Avukatımız hırsız ve yalancı olabilir ama bir yargıç bunu asla söyleyemez. | Open Subtitles | قد يكون محامينا كاذب ولص ولكن لا يمكن للقاضي أن يقول هذا |
Tüm insanlar ölmeli. - ama hepsi şan içinde ölemez. | Open Subtitles | على كل الرجال الموت، ولكن لا يمكن للك الموت بالمجد |
ancak farkı yaratan bu olamaz. | TED | ولكن لا يمكن أن يكون هذا ما احدث الفرق. |
Tüm çikolatalardan sorumlu olmayı dilerdim ancak, elbette ki, sorumlu olamam, çünkü ben bir ateistim. | Open Subtitles | ليتني أكون مسئولاً عن كل الشوكولاتة ولكن لا يمكن ذلك بسبب إلحادي |
ama antrenman yapma şartı, bir süre boyunca aynı elemanlara sahip olmaktır. | TED | ولكن لا يمكن أن تتمرن إلا إن كان لديك نفس أعضاء الفريق طوال الوقت. |
Tepede kalıcı bir çelik halka var, ama Mall'daki herhangi bir stratejik noktadan görünmüyor. | TED | وهناك حلقة ثابتة من الفولاذ في الأعلى، ولكن لا يمكن رؤيتها من أي موقع مراقبة في المول. |
ama Kongre Binası veya bazı anıtlardan daha fazla aydınlatılamaz. | TED | ولكن لا يمكن أن تكون مضاءة أكثر من مبنى الكابيتول أو بعض من المعالم. |
Hiç bir rastgelelik yok ama tamamen öngörülebilir de değil. | TED | وليست هناك عشوائية على الإطلاق، ولكن لا يمكن التنبؤ بها تماما. |
Mutluluk ve özgüven, başka şeylerin yan ürünleri olabilir ama kendileri direkt hedef olamaz. | TED | يمكن للسعادة والثقة بالنفس أن يكونو نتائج أشياء أخرى، ولكن لا يمكن أن يكونوا هدفًا بحد ذاتهم. |
Aynı yaz, ailemin aslen geldiği yer olan Mısır'da bana daha çok benzeyen çocuklarla beraberdim ama daha farklı olamazdı. | TED | في ذات الصيف في مصر، موطن والداي الأصلي، كنت مع أطفال يبدون مثلي كثيراً ولكن لا يمكن أن يكونوا أكثر اختلافًا. |
Bana bundan biraz daha bahset, gördüğümüz ama dokunamadığımız, koklayamadığımız hologramlardan. | TED | أخبرني أكثر عن قدرة الرسوم المجسمة أن تعطيك الرؤية ولكن لا يمكن أن تعطيك قدرة اللمس أو الشم. |
İleri gidebilir ve tuval üzerinde 90 derece dönebilir ama çapraz ilerleyemez. | TED | يمكنه أن يتحرك نحو الأمام ويصنع زاوية 90 درجة فوق اللوحات القماشية، ولكن لا يمكن أن يتحرك قطريًا. |
bütün paralara sahip oldular ama sağlık süpermarketten satın alınamıyor. Sağlığa yatırım yapmanız gerekiyor. | TED | فقد باعو كل البترول وحصلوا على كل الأموال، ولكن لا يمكن أن تشتري الصحة من المتجر يجب أن تستثمر في الصحة. |
Aşkım, senin yanında tüm acılarını paylaşmak isterim... ama bu mümkün değil. | Open Subtitles | حبيبي , ليتني كُنت هناك واشاركك الآلام ولكن لا يمكن ذلك |
İngilizce bilmiyormuş gibi yapıyor, ama beni kandıramaz. | Open Subtitles | هراء يتظاهر بأنه لا يتكلم الإنكليزية ولكن لا يمكن أن يخدعني |
ama sadece İsviçre Frankı ve Dolar geçerli. | Open Subtitles | ولكن لا يمكن أن نقبل سوى فرنكات سويسرية أو دولارات، لا ماركات ألمانية لتغطية التكاليف |
Tam rakamı bilmiyorum, ancak ucuza savaşamazsınız sayın kongre üyesi. | Open Subtitles | لا أعرف المبلغ بالضبط ولكن لا يمكن خوض حرب بدون تكلفة، حضرة عضوة الكونغرس. |
Tam rakamı bilmiyorum, ancak ucuza savaşamazsınız sayın kongre üyesi. | Open Subtitles | لا أعرف المبلغ بالضبط ولكن لا يمكن خوض حرب بدون تكلفة، حضرة عضوة الكونغرس. |
ancak, zihninin seni bu kadar korkutmasına izin vermemelisin. | Open Subtitles | ولكن لا يمكن ان تسمحي للخوف ان ينبع من داخل رأسك |