Bunu yapmak istemedi. Ben de ona yalvarmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لم يكن يريد ان يفعل ذلك توسلت اليه كثيرا ليفعل |
Sadece kendine zarar vermek istemedi, etrafındaki herkesi de üzmek istedi. | Open Subtitles | لم يكن يريد آذية نفسه فقط أراد أن يؤذي من حوله |
O kadar çok kan ve sefalet görmüş ki ve bunların hiçbirini bu kadar çok sevdiği eve getirmek istememiş. | Open Subtitles | .لقد رأى الكثير من الدماء و المحن .ولم يكن يريد أن تأتي كل هذه الدماء والمحن إلى بيته العزيز |
Biliyorsun Servoz o taraftan tırmanmak istemiyordu, herkes biliyordu. | Open Subtitles | سيرفيوس لم يكن يريد الصعود من هذا الجانب ولكن الجميع ارادوا ذلك |
Yani ona istemediği bir şans vermeye mi geldim? | Open Subtitles | اذا أنا اتيت لاعطيه فرصة وهو في الحقيقة لم يكن يريد ذلك؟ |
Tandy dediğim gibi, Phil böyle olsun istemezdi. | Open Subtitles | تاندي ، لقد اخبرتك فيل لم يكن يريد هذا |
Demek kurban Ryan Michaels seni öldürmek istemedi ama seni öldürmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | اذن الضحية راين مايكلس لم يكن يريد ان يقتلك ولكنة حاول قتلك |
Neyse, Stratford'tan Los Angeles'a taşındık, ve bu geçiş hakkında birşey söylemek istiyorum, aslında. Oğlum gelmek istemedi. | TED | عموما، انتقلنا من سترادفورد إلى لوس أنجلس، وأود أن أقول كلمة عن الانتقال، في الواقع فابني لم يكن يريد القدوم |
Servoz o taraftan gitmek istemedi. O kadar teçhizatla oraya çıkacak başka şansları yoktu. | Open Subtitles | سيرفيوس لم يكن يريد هذا الجانب لم يكن هناك بديلا |
Kendi yapmak istemedi. Kendi elleri pislensin istemedi. | Open Subtitles | لم يكن يريد أن يفعل ذلك بنفسة لئلا يلطخ يدية |
- Çünkü hiçbir zaman istemedi. Babamın fazla değişmediğini varsayıyorum. | Open Subtitles | حسنا لم يكن يريد ذلك من قبل لربما انه لم يغير رايه |
Kendini aptal durumuna düşürmesini istedim, o istemedi ama yine de benim için bunu yaptı. | Open Subtitles | طلبت منه أن يجعل من نفسه أحمقا، وهو لم يكن يريد ولكنه فعلها لأجلي |
Nereden ya da nasıl geldiğimi öğrenmek istememiş mi? | Open Subtitles | وهو لم يكن يريد ان يعلم من أين انا او كيف |
Çok açık görünüyor ki hiçbirimizi hayatında istememiş ne önce ne de şimdi. | Open Subtitles | أكد بوضوح بأنه لم يكن يريد أيٍ منا في حياته .. ليس حينها و ليس الآن |
Yüzüne hava yastığı çarpsın istememiş. | Open Subtitles | حسنا،الرجل لم يكن يريد أن تحميه الوسائد الهوائية |
Kennedy bir Domuzlar Körfezi daha istemiyordu. | Open Subtitles | أواخر الصيف كان الحفل انتهى كينيدي لم يكن يريد خليج خنازيرآخر |
Addison, yerel bir liseden mezundu... ve iyi kazandıran, sürekli bir işten başka bir şey istemiyordu. | Open Subtitles | أديسون كان خريج مدرسة محلية عليا الذى لم يكن يريد أكثر من شغل ثابت ويدفع جيدآ |
Hep yapmak isteyip de hiç yapamadığı şeyleri ve hiç istemediği hâlde yapmak zorunda kaldığı şeyleri yazdı. | Open Subtitles | كَتَبَ عن كلِّ الأشياء الّتي يريدُ أن يفعلها ولكنّهُ لم يفعلها وكلّ الأشياء الّتي فعلها ولكنّهُ لم يكن يريد فعلها |
İlk geldiğinden beri miras istemediği için onun gerçek abisi olmadığından şüpheleniyorum. | Open Subtitles | .. لانه لم يكن يريد أن يجري فحص اول ما أتى للمنزل شككت أنه قد لا يكون أخاها الحقيقي |
Tandy dediğim gibi, Phil böyle olsun istemezdi. | Open Subtitles | تاندي ، لقد اخبرتك فيل لم يكن يريد هذا |
İşin aslı şu ki, eğer eve gelmek istemezse elimizden bir şey gelmez. | Open Subtitles | في الواقع إذا لم يكن يريد العودة فلا يوجد الكثير لنفعلة عندها |
Sadece bizi değil, kendini de kandırmak istiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يريد خداعنا فقط بل أراد خداع نفسه.. |
İstemiyorsa dövüşmek zorunda değil, varmayın adamın üstüne. | Open Subtitles | ليس عليه ان يلاكم اذا لم يكن يريد دون الحاجة ان يُعامَل باستبداد |
Tüm komplo planını bildiğini söyledi ama herkesin duymasını istemiyormuş. | Open Subtitles | قال أنه كان يعلم بكلّ شيء عن المؤامرة لكنه لم يكن يريد أحداً أن يسترق السَّمع |