| Aslında Burada tek adam öldüren kişi benim. | Open Subtitles | انا ربما اكون الرجل الوحيد هنا الذي فعلا قتل رجلا. |
| Burada tek seçeneğimiz Multinational Inc.'e sızmak | Open Subtitles | إختيارنا الوحيد هنا هو التسلل إلى منظمة الدوليين |
| Burada tek mesele Joyful oyuncak şirketini ikna etmek. | Open Subtitles | المشكلة الوحيدة هنا هى ان نجعل شركة الدمى تُغلق |
| Burada tek bacaklı beyaz bir garson olsaydı... asla benimle yer değiştirmek istemezdi. | Open Subtitles | هناك أبيض فتى حافلة بساق واحد هنا لن يبادلني في الأماكن |
| Burada tek başına ne yaptığını sanıyorsun be kadın? | Open Subtitles | من أنتي؟ وماذا تفعلين هنا بمفردك أيتها الفتاة ؟ |
| Konyak da içmiştim. Tanrım, Burada tek başıma kalamam. | Open Subtitles | لقدشربتأيضاًبعض البراندي، لا أستطيع أن أبقى هنا بمفردي |
| Ayrıca onu Burada tek başına bırakamayacağım da belli. | Open Subtitles | ومن الواضح أنه لا يمكنني أن أتركه هنا وحده |
| Çünkü bütün gün Burada tek başıma oturup harika kıçının buraya gelmesini bekliyorum. | Open Subtitles | لأنني أجلس هنا وحيداً طوال اليوم في انتظاركِ. |
| Beni Burada tek başına bırakma. | Open Subtitles | لا تتركنى هنا وحيده |
| Geçtiğimiz iki saat boyunca Burada tek başıma sekiz ayrı yemek sipariş edip her birinden farklı büyüklüklerde ısırıklar aldım ve tek sebebi amaçsız bir şekilde sizi aldatmak mı? | Open Subtitles | أنا كفرد واحد ، طلبت ثمانية وجبات مختلفة وأخذت قضمات بأشكال مختلفة من كل واحدة منهم كي أثبت اعتقادا خاطئ |
| Evet, şey, bu çok kötü. Çünkü Burada tek bir şey yaptım. | Open Subtitles | أجل، هذا مؤسف جدًا، لأنّي الوحيد هنا الذي ينجز المرجوّ. |
| Burada tek yürekli benim! | Open Subtitles | أنا الشخصُ الوحيد هنا الذي لديهِ خصيتان! |
| Burada tek dalgıç benim. | Open Subtitles | أنا غير الغواص الوحيد هنا. |
| Burada tek hasta Joo Won değil. | Open Subtitles | كيم جو ليس المريض الوحيد هنا |
| Burada tek hasta Joo Won değil. | Open Subtitles | جو ون ليس المريض الوحيد هنا |
| - Bir sorun olduğunda Ama sen ve ben biliyoruz. - Burada tek derdin, yaşlı adam vardır. | Open Subtitles | أنت وأنا نعرف حينما توجد مشكلة أنت المشكلة الوحيدة هنا أيها الرجل العجوز |
| Burada tek suçlu sensin. | Open Subtitles | أتعلمين؟ المذنب الوحيدة هنا هو أنتِ؟ |
| Burada tek ben varım, bebeğim. | Open Subtitles | أنا الوحيدة هنا يا عزيزي |
| Burada tek bir kural var yıldızın ne kadar büyükse, çadırın da o kadar büyür. | Open Subtitles | هناك قانون واحد هنا كلما كنت نجمًا أكبر كلما اتسعت خيمتك |
| - Burada tek kişiden emir alırım. | Open Subtitles | لا أتلقى الأوامر سوى من شخص واحد هنا |
| Burada tek bir adam bile göremiyorum! | Open Subtitles | أنا لا أرى رجل أعزب واحد هنا |
| Ama tatillerde Burada tek başına kalacaksın. | Open Subtitles | لا, ولكن أنت ستكون هنا بمفردك خلال فترة الاعياد |
| Burada tek başımayım takırdayan bu eski evde. | Open Subtitles | انا اعيش هنا بمفردي أتجول في هذا المنزل القديم |
| Fakat Burada tek başına yaşamıyor. | Open Subtitles | لكنه لا يعيش هنا وحده. |
| Hakimin kararını beklemeliyiz ama Burada tek başına kalman o zor işte. | Open Subtitles | ,علينا أن نسمع رأي المحكمة لكن لا يمكنك البقاء هنا وحيداً |
| Burada tek başına kalamam. | Open Subtitles | لا يمكنني ان ابقى هنا وحيده |
| Geçtiğimiz iki saat boyunca Burada tek başıma sekiz ayrı yemek sipariş edip her birinden farklı büyüklüklerde ısırıklar aldım ve tek sebebi amaçsız bir şekilde sizi aldatmak mı? | Open Subtitles | أنا كفرد واحد ، طلبت ثمانية وجبات مختلفة وأخذت قضمات بأشكال مختلفة من كل واحدة منهم كي أثبت اعتقادا خاطئ |