Bu kuşlarla dinazorları birbirine bağlayan bir özellik. | TED | ومن هنا جاءت فكرة الربط بين الطيور والديناصورات |
İskoçya'daki Roslin Enstitüsü'nde bilim adamı olan Mike McGrew'e bakalım, Mike da kuşlarla mucizeler gerçekleştiriyor. | TED | فلنمر إلى مَايْك مَاكْغرِيو وهو عالِم بمعهد روزلين باسكتلندا، ويحقق مايك معجزات مع الطيور. |
Bazı dinozorlar, kuşlarla lades kemiği gibi diğer hayvanlarda bulunmayan anatomik detaylar paylaşırlar. | TED | ديناصورات معينة تتشارك بعض التفاصيل التشريحية مع الطيور والتي لم توجد في أي حيوانات أخرى، مثل عظم الترقوة. |
Ben kuşlarla da ilgileniyorum. Ve bu türle aşinayım. Bu özel bir kuş türü. | TED | أنا مهتم بالطيور. وأنا أعرف هذا الطائر. إنه طائر مميز. |
Köpekler ve kuşlarla beraber tutsak tüm gece bağırıp çağırırlar. | Open Subtitles | لو ابقيناهم مع الكلاب والطيور سوف يصيحون ويصرخون طوال الليل |
Hayvanlar arasında insanları konumlandırmak istediğinde, bizleri kuşlarla aynı kefeye koydu. | TED | فحينما سعى لوضع البشريّة بين الحيوانات، وضعنا ضمن فئة الطيور. |
Halka açık duvarlara resimler çizmek, kuşlarla ilgilenmek ya da artık kimsenin istemediği yaşlı köpeklerin bakımını üstlenmek de olabilir. | TED | والرسم على جداريات المجتمع أو مراقبة الطيور في بيئتها الطبيعية أو تبني الكلاب كبيرة السن والتي لن يقوم بها أي شخص آخر. |
- Bu işi bana bırakın bayan. kuşlarla aram iyidir. - Gerçekten mi? | Open Subtitles | اُتركيه لي سيدتي انا جيد جداً مع الطيور حقاً ؟ |
Sonra dinozorlar ilk kuşlarla, balık ve çiçekli bitkilerle birlikte yaşam mücadelesi verdiler. | Open Subtitles | ثمّ ديناصورات، يكافح من أجل الحياة سويّة مع الطيور الأولى، سمك، ونباتات مزهرة... |
Gwen sana kaç defa "kuşlarla oynama" diyeceğim? | Open Subtitles | غوين، كم مرةً طلبت منك عدم اللعب مع الطيور |
Kimsiniz? Kuş resimleri, kuş gravürleri, kuşlarla ilgili kitaplar. | Open Subtitles | لوحات للطيور، نقوش للطيور، كتب عن الطيور |
Her zaman, bagajında kuşlarla ilgili kitaplar olan paslı, eski arabasıyla seyahat ederdi. | Open Subtitles | كنا يجر وراءه تلك العربة القديمة و بها كل كتبه عن الطيور |
Hayır, o daha çok kuşlarla, böceklerle gezegenlerle, atomlarla, doğayla ilgilenir. | Open Subtitles | لا اعرف ، هو يتعامل مع الطيور والحيوانات الصغيرة الكواكب السيارة والجسيمات |
Sabah kuşlarla şarkı söyleyip... farelerin saçını taramasına izin falan mı veriyorsun sen? | Open Subtitles | هل تقوم الطيور المُغنية والفئران بإلباسكِ وتمشيط شعركِ في الصباح؟ |
Şanslıyız ki, onları yaşayan kuşlarla karşılaştırıp gerçek renklerini anlayabiliyoruz. | Open Subtitles | بشكلٍ رائع، و عن طريق مقارنتها بـتلك الموجودة لدى الطيور الحيـَّة، تمكنا من التوصل للألوان الحقيقيـَّة |
Byron, kuşlarla ilgili kitaplar, rastgele şeyler. | Open Subtitles | بايرون، وكتب عن الطيور وبعضُ الاشياء الأخرى |
Bu domuzlarla ya da kuşlarla takılınca kaptığın hastalığın adı. | Open Subtitles | انه مرض تحصل عليه عندما تجالس الطيور او الخنازير. |
Dar kumsal, havyar renginde ve tamamen hareket halindeydi ama gökyüzü de hareketliydi, etobur kuşlarla doluydu. | Open Subtitles | الشاطئ الضيق ،ولون الكافيار كان الجميع فى حركة و كانت السماء تتحرك ممتلئة بالطيور آكلة اللحوم |
Misafirhanenin arkasında kuşlarla dolu bir orman var. | Open Subtitles | خلف بيت الضيافة , هناك غابة مليئة بالطيور |
Bu yüzden de onları diğer kuşlarla tanıştırarak neşelendirmeye çalışırlar. | Open Subtitles | يحاولون اسعادهم بالاجتماع بالطيور الاخرى |
Çocukluğumdan beridir, Bu ağaçların ve sağların arasında oynayarak büyüdüm kuşlarla ve hayvanlarla birlikte. | Open Subtitles | تماماً في طفولتي .. نضجت سريعاً .. كنت ألعب بين الأشجار والجبل . مع الحيوانات والطيور لقد قضيت معظم عمري هنا |
Hapse düştüm ve tıpkı onun gibi ben de kuşlarla konuşuyorum. | Open Subtitles | إذن قذفت بي الأيام بالسجن، حيث أقوم بالتحدث للطيور كما كانت تفعل هي تماما |
Yırtıcı, yiyip bitiren kuşlarla dolu bir gökyüzü mü dediniz? | Open Subtitles | هل قلت سماء ممتلئة بطيور متوحشة مفترسة ؟ حقاً قلت ؟ |
Ağaçlar ve şakıyan kuşlarla dolu bir bahçe hayal edelim. | Open Subtitles | لنتخيل حديقة بأشجار وطيور تزقزق، زقزقة... |