| Onunla olsaydım, onu yanlız başına bırakmasaydım durum farklı olurdu. | Open Subtitles | لو كنت معه لكان الأمر مختلف لو لم أتركه وحيدًا |
| Kızlar için durum farklı. İstediğinle düşüp kalkabilirsin ve insanlar senin havalı olduğunu düşünür. | Open Subtitles | الأمر مختلف مع الفتيات يمكنك معاشرة ما تريد |
| Bana her zaman kızgın bu farklı. | Open Subtitles | إنها دائمة غاضبة مني هذه المرة الأمر مختلف |
| Ama işler farklı yürür. | Open Subtitles | يفكّرون "يا الله ، بإمكاني أن أتغير ، بإمكاني أن أحسّن من نفسي " لكن الأمر مختلف مع الأعمال |
| Isaac'in karşı koymakta haklı olduğunu düşünürdük. Ancak işler değişti. | Open Subtitles | اعتقدنا بأن إسحاق كَانَ محقاً لكي يحارب لَكن الأمر مختلف الآن |
| Aynı şey değil, "Lanet olası" demen lazım... | Open Subtitles | ليس كما يقولون .. الأمر مختلف لابد أن يكون لديك اللياقة أولاً |
| Artık eve ya yemek yemek ya da maç izlemek için geliyorsun ve konuşurken heyecanlandığını görmek daha farklı. | Open Subtitles | حسناً أنت تأتي إلينا للمنزل كي تأكل فقط وتشاهد اللعبة الأمر مختلف عند رؤيتك تتحدث وأنت متأثر |
| Keşke onu unutabilseydim. Keşke her şey farklı olabilseydi. | Open Subtitles | اتمنى ان استطيع ان انساه اتمنى لو كان الأمر مختلف |
| Fakat, yine de hemşireler için işler farklıdır, biz kadınsı olduğumuz için yargılanmayız. | Open Subtitles | إن الأمر مختلف مع الممرضات نحن لا نحكم على بعضنا لأن مظهرنا أكثر أنوثة |
| Burada herşey farklıdır ve Taha'yı çok iyi tanıyorum. | Open Subtitles | الأمر مختلف هنا، وأنا أعرف طه جيداً |
| Haberlerde gördüklerin gerçekleri yansıtmıyor. İnan bana. durum farklı. | Open Subtitles | ليس الأمر وكأن ما تشاهديه بالأخبار حقيقيّ صدقيني، الأمر مختلف |
| Bak, normalde böyle bir durumda kendimi ilk ben öne atarım ama bu sefer durum farklı. | Open Subtitles | أنا أول من يقفز للمخاطرة لكن هذا الأمر مختلف |
| Üniversiteden beri böyle ama babamla durum farklı. | Open Subtitles | كنت كذلك من أيام الكلية. لكن مع والدي, الأمر مختلف. أعني أنه لم يكن سوى مع أمي |
| Yapılacak bir işim var, şimdi durum farklı olsa da. | Open Subtitles | لدي وظيفة القيام به، إلا الآن الأمر مختلف. |
| Evet, ama bu farklı. Biri burada gerçekten öldürüldü. | Open Subtitles | نعم، لكن الأمر مختلف هنا لقد قُتِل أحد في شارعنا حقاً |
| - Evet ama bu farklı. Bu şeytani bir şey. - Moda oldu. | Open Subtitles | نعم,حسنا هذا الأمر مختلف.أنه الشر أنه أتجاه |
| Bu sefer işler farklı olacak, tamam mı? | Open Subtitles | سيكون الأمر مختلف هذه المره حسناً؟ |
| Ama NYU'da işler farklı oldu. | Open Subtitles | لكن الأمر مختلف في جامعة نيويورك |
| Ama artık işler değişti. Ben bir gaziyim. | Open Subtitles | و لكن الأمر مختلف الآن ,فأنا محارب |
| Ne dediğimi biliyorum; ama işler değişti. | Open Subtitles | أعلم ماقلته ولكن الأمر مختلف الآن |
| Aynı şey değil, "Lanet olası" demen lazım... | Open Subtitles | ليس كما يقولون .. الأمر مختلف لابد أن يكون لديك اللياقة أولاً |
| Sadece yalnız kalmayı seçtim. Aynı şey değil. | Open Subtitles | أود فقط بدلا من أن أترك بمفردي الأمر مختلف |
| Süvariler mektupları bir alsalar her şey daha farklı olurdu. | Open Subtitles | إذا حصلت الشرطة العسكرية على الرسائل سيكون الأمر مختلف |
| Çok üzücü ama yeni evinde her şey farklı olabilir. | Open Subtitles | من المحزن، ربما كان الأمر مختلف في منزلها الجديد. |
| -Amerika'da bu işler farklıdır. | Open Subtitles | ! إن الأمر مختلف في أمريكا، أمـي |
| Burada herşey farklıdır ve Taha'yı çok iyi tanıyorum. | Open Subtitles | الأمر مختلف هنا، وأنا أعرف طه جيداً |