| Borcunu ve sorunlu geçmişini biliyorum ve yardım etmek için buradayım. | Open Subtitles | وأعلم عن دينك وعن ماضيك مع الفتيات وأنا هنا لتقديم العون |
| İşlerin nasıl yürüdüğünü anlamak istiyorlar ve bunu grup hâlinde yapmak istiyorlar, tıpkı topluluğa dersler sunmak için malzemelerimizi kullanan Washington D.C.'deki hackerlar gibi. | TED | يرغبون في معرفة كيفية عمل الأشياء، ويريدون أن يعملوها في مجموعات، مثل نادي القراصنة هذا في واشنطن، العاصمة، الذي يستخدم موادنا لتقديم دورات للمجتمع. |
| Özellikle de gençlerin yalan itiraflar vermeye yatkın olduğunun biliyoruz. | TED | نعلم أن المراهقين أكثر عرضة لتقديم اعترافات كاذبة. |
| Yani, köpek ne yapılması gerektiğini biliyordu ve en büyük fedakârlığı yapmaya hazırdı. | Open Subtitles | لذلك علم الكلب ما الذي عليه فعله وكان على استعداد لتقديم التضحية الكبرى |
| İnsanlara tıbbı destek vermek için çok sayıda şefkatli bakıcıya ihtiyaç duymuyor muyuz? | TED | ألا تعتقد أننا نحتاج إلى الكثير من مقدمي الرعاية المتعاطفين لتقديم المزيد من الرعاية الطبية لعدد أكبر من الناس؟ |
| Sizler, bizim canımızı kurtarmak uğruna kendi hayatınızı feda etmeye hazırsınız. | Open Subtitles | في النهاية رجالكم مستعدون لتقديم حياتهم لإنقاذ حياتنا |
| Ve gördüğünüz gibi, binalarımızda farklı fikirler sunmaya çalıştık, ama bazen yeterince materyale sahip değiliz. | TED | وأنظر الأن, نحن حاولنا لتقديم أفكار مختلفة في مبانينا لكن غالباً نحن لا نملك الكثير من المواد |
| Buraya geldik donator'ın ailesine teşekkür etmek için | Open Subtitles | جئنا الي هنا لتقديم الشكر لعائلة المتبرع |
| Hemen arkasında saygın müşterilere içki ikram etmek için içinde şişeler bulunan bir dolap. | Open Subtitles | في الخلف هناك خزانة فخمة تحتوي زجاجات لتقديم المشروب للمودعين الأغنياء |
| Bir yıl önce sanat projelerimizi sunmak için Berlin'deki İsviçre Büyükelçiliği'ne davet edildik. | TED | منذ عام، تمت دعوتنا من قبل السفارة السويسرية ببرلين لتقديم مشاريعنا الفنية. |
| İlişkilerinizi düzeltmek için, ruhunuzun özünü sunmak için ve bunu başka birinde aramak için ölüm-kalım anını beklemek zorunda değilsiniz. | TED | ليس عليك الإنتظار لحالة حياة أو موت لتسوية العلاقات التي تهمكم، لتقديم نخاع روحك والبحث عنه في الآخر. |
| Başkan bana şu anda ifade vermeye hazır yüzlerce insan olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرني الرئيس، بالواقع هناك المئات من الناس مستعدون لتقديم تصاريح. |
| Ama başkalarına öğüt vermeye her zaman hazırım. | Open Subtitles | لكنني دائماً مستعد لتقديم النصائح للأخرين |
| Tanığımız gelmekten çekiniyor ama benim gittiğimi görünce bunu yapmaya mecbur kaldı. | Open Subtitles | شاهدنا كاره لتقديم نفسه، لكن عندما رأوني مُغادراً، فقد أرغمهم لفعل شيءٍ. |
| Morfini vermek için omuriliğine bir kateter yerleştirebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا إدراج قسطرة في الخاص بك النخاع الشوكي لتقديم المورفين. |
| Yardım etmeye gitmeliyim. Bu akşam görüşürüz. | Open Subtitles | حسناً، سأذهب الآن لتقديم المساعدة، أراك الليلة |
| Castro'nun yakarışları Sovyet lider Khruschev'i cesur bir teklif sunmaya yeltendirdi. | Open Subtitles | مناشدات كاسترو ألهمت الزعيم السوفياتي خروشوف لتقديم عرض جريء |
| Ve asıl ilgilendiğimiz mesele, zenginin mi, yoksa fakirin mi bir başkasına daha çok yardım teklif ettiği idi. | TED | وكنا مهتمين فعلاً باستطلاع من هو أكثر عرضة لتقديم المساعدة إلى شخص آخر، شخص غني أم شخص فقير. |
| Şimdi, bir Amerikalı ailenin zaferini sunmaktan gurur duyuyoruz. | Open Subtitles | الآن ، نشعر بالفخر لتقديم إنتصار عائلة أمريكية |
| Beyler, Apaçi ulusunun büyük şefi Cochise'i takdim etmekten onur duyarım. | Open Subtitles | ايها السادة، يشرفني لتقديم رئيس الحرب العظيم لأمة أباتشي، كوتشيس |
| - Ama yine de, kendinizi göstermek için ne kadar çabaladığınızı görebiliyorum. | Open Subtitles | لكن مع ذلك , أستطيع أن أراكِ تبذلين جهداً جيد لتقديم نفسك |
| Bir TEDTalk yapmak için asgari kaç kelimeye ihtiyacınız olur? | TED | ما هو الحد الأدنى للكلمات التي ستحتاجها لتقديم محادثة تيد؟ |
| - Ben tavsiye verecek konumda değilim. | Open Subtitles | ارجوك دعنى خارج الامر انا لست فى موقع لتقديم نصيحة |
| Geleceğin bay ve bayanları, kendimi tanıtma zamanı geldi. | Open Subtitles | سيدات وسادة المستقبل، حان الوقت لتقديم نفسي |