"انه لن" - Translation from Arabic to Turkish

    • etmeyecek
        
    • asla
        
    • olmayacağını
        
    • olmaz
        
    • edemez
        
    • sağ
        
    • vermez
        
    • Bir daha
        
    Haklı olduğumu ne kadar duymak istesem de hiçbir şey fark etmeyecek. Open Subtitles بقدر ما احب ان اسمع انى كنت محق انه لن يحدث القليل من الاختلاف
    Yakın zamanda dans etmeyecek, değil mi? Open Subtitles انه لن يذهب للرقص في اي وقت قريب , هو كذلك
    Çünkü Afrika'da olan bitene seyirci kalamayız, ve dürüst olmak gerekirse, tüm olanların başka bir yerde olmasına asla müsaade edilmezdi. TED لأنه لامجال بالنظر لما يحدث في أفريقيا، وإذا كنا صادقين، نخلص الي انه لن يسمح مطلقاً بحدوث ذلك في مكان آخر.
    Babam ayrıca bu ülkede siyah bir başkan olmayacağını söylüyor, asla. Open Subtitles ابى يقول ايضاً انه لن يكون هناك رئيس اسود للبلاد ابداً
    En önemlisi, diğer insanlarla olan ilişkilerine de yardımcı olmaz. Open Subtitles وأهم من ذلك, انه لن يساعدك في علاقاتك مع الناس
    Kapıdan ateş edemez. Open Subtitles انه لن يستطيع ان يطلق من خلال الباب
    Kim olduğunu bildiğimiz için bizi sağ bırakmaz. Open Subtitles ولكي لا يسمح لاحد ان يعرف من هو وهذا يعني انه لن يترك احداً يخرج حياً من هنا
    Hapse gönderilmesine izin vermez. Open Subtitles انه لن يسمح لنفسه بالعوده الى السجن مره أخرى
    Bir daha bir subay görürsen, rütbesinden tanırsın, ve o da kazaren canını yakmaz. Open Subtitles المره القادمه عندما ترى ضابط جيش فعليك ان تتحقق من رتبته ومن انه لن يتبول فجأءه فيصيبك باذى
    Ahn Chan Soo'nun ne söyleyeceğini biliyorum. Hata yaptığını kabul etmeyecek. Open Subtitles انا متاكده ان هذا ما قد يقوله اهن تشان سو انه لن يعترف بخطئه
    Onların güvende olana kadar bize yardım etmeyecek. Open Subtitles وقال انه لن يساعدنا حتى يعلم انهم بأمان
    Sonuç olarak aslında onun için çok da fark etmeyecek. Open Subtitles انه لن يشعر بالفرق في سيارته فقط
    Beraberinde evime lanet saçan ve beni asla affetmeyeceğini söyleyen oldukça nahoş bir not gönderdi. Open Subtitles مصحوبة بملحوظة حقيرة يتمنى اللعنة على بيتى ويقول انه لن يغفر لى.
    Onu hapse tıkıp Bir daha asla görev almamasını sağlayacağım. Open Subtitles أنا سوف أرى انه لن يعطى أى أمر آخر وأنا سأضعه فى السجن
    Sana olsa, güzel olmayacağını diyerek yalan söylemeyeceğim. Open Subtitles انا لن اكذب عليك واقول انه لن يكون جميلاً
    Yapılamayacağını, asla olmayacağını söylediler. Open Subtitles قالوا ان الامر لن ينجح قالوا انه لن يحدث
    Benimle konuşmak olmaz. O sadece seninle konuşmak istediğini söyledi. Open Subtitles هو لن يتحدث معي يقول انه لن يتحدث الا معك
    Düğünüme gelme konusunda da endişelenmeyin, belki de hiç olmaz. Open Subtitles ولا تقلق بخصوص زفافي انه لن يتم بالتأكيد
    Artık bize yardım edemez. Open Subtitles انه لن يكون قادر على مساعدتنا الآن
    Ona boşuna bakma, sana yardım edemez. Open Subtitles لا تنظر اليه انه لن يستطيع مساعدتك
    Seni şimdi sağ koyarlar mı sanıyorsun? Open Subtitles هل تعتقد انه لن يقوم بقتلنا حتى لو نفذت ما يطلبه انت فاشل غبي
    Öylece çıkıp gitmene izin vermez. Open Subtitles انه لن يقوم لك بالسماح بالتجوال خارجاً من هنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more