| Kendini böyle başarılı bir durumda bulmak güzel olmuştur eminim. | Open Subtitles | لابد انه شئ جميل ان تجدي نفسك في اوضاع ناجحة |
| Bu elektronik kutunun içinde bütün cevapları bulamazsın. | Open Subtitles | لكنك لن تجدي كلّ الأجوبة في صندوقك الإلكتروني هذا |
| Bak, güçlü bir kadınla birlikteyken, rahat hisseden birini bulmalısın. | Open Subtitles | أسمعي ، تحتاجي لأن تجدي رجل يتقبل كونكِ أمرأة قوية |
| O beni bulmadan benim için bir obje bulmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تجدي لي قطعة أثرية معينة قبل أن تجدني |
| Çünkü yukarı çıkmak için iyi bir neden bulman gerekiyor. | Open Subtitles | لأنكِ يجب أَن تجدي سبباً جيداً للعوده إلي فوق |
| İkiniz arasında her ne oluyorsa, umarım, hak ettiğin mutluluğu bulursun. | Open Subtitles | مهما كان ما يدور بينكما أتمنى أن تجدي السعادة التي تستحقّينها |
| Burada olmak çok iyi oldu, çünkü bu sabah işe gitmiyorum. | Open Subtitles | ومن المريح جدا، وجودك هنا، لأنني لن تجدي نفعا هذا الصباح. |
| Evet, tabi. Kendini bizim için riske atacak birini bul bakalım. | Open Subtitles | لن تجدي أحداً منهم .مستعدٌ لئن يعرّض نفسه للخطر من أجلنا |
| Böyle mükemmel bir teklif yönteminden sonra nasıl oldu da mutluluğu bulamadın acaba! | Open Subtitles | وباقتراح من هذا القبيل ، فإنك لن تجدي السعادة الأبدية؟ |
| Babanı bulmak istiyorsan, daha akıllıca davranmalısın. | Open Subtitles | لو أردتي أن تجدي أباكي فلتفكري بأسلوب أذكي من ذلك |
| Peter'dan daha iyi bir öğretmen bulmak istersin belki. | Open Subtitles | ربما يجب عليك ِ أن تجدي معلما أفضل من بيتر |
| Belki bir daha telefon bulamazsın diye. | Open Subtitles | هذا في حالة إذا لم تجدي كابينة هاتف ثانيةً |
| Artık burada kilitli kapılar bulamazsın. | Open Subtitles | حسنٌ، لن تجدي أيّة أبواب موصدة هنا مجدّدا. |
| İyi o zaman, gidip sadaka verecek başka birini bulmalısın çünkü ben istemiyorum. | Open Subtitles | حسناً , عليكي أن تجدي لنفسك مجال خيري آخر , لأنني لست متاحاً |
| Onu itham edecek bir şey bulmalısın. Ofise geçtiğimde beni ara. Konuşuruz. | Open Subtitles | عليكِ أن تجدي شيئاً عليه اتصلِ بي على المكتب وسنناقش هذا الأمر |
| Onun bir resmini bulmanı ve bir ilan yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج ان تجدي صورة لها احتاج ان تقومي بعمل منشور |
| Yukarı dönmek için iyi bir sebep bulman gerekiyor. | Open Subtitles | لأنكِ يجب أن تجدي سبباً جيداً للعودة إلى أعلى. |
| Umarım sağlık hizmeti olan bir iş bulursun, çünkü benimki bugün bitiyor. | Open Subtitles | امل ان تجدي عملا يتضمن الرعاية الصحية لأن تأمين عملي ينتهي اليوم |
| Bu işe yaramıyor. Sadece benim ruhum ve nefesim onu iyileştirebilir. | Open Subtitles | إنها لا تجدي ، لن يعجل بشفاءه سوى نفسي المر المتخثر |
| Bak, önce hedefi bul sonra ona odaklan. | Open Subtitles | أترين، بمجرد أن تجدي أسلوبك، حينها يمكنك التأقلم معه |
| O zaman sanırım daha önce eşyalarımı karıştırırken bir şey bulamadın. | Open Subtitles | أظنك لم تجدي شيئاً عندما عبثتي بأشيائي. لنهدأ قليلاً. |
| Kendi kızını ararken bana da birtane... bulabilirsin diye umuyordum. | Open Subtitles | كنت آمل بينما تبحث عن فتاتك, ربما تجدي لي واحدة. |
| Sana bedava içki getiren ve koynuna kadar giren doğru kişiyi asla bulamayacaksın. | Open Subtitles | انتِ لن تجدي ابداً الشخص المناسب الذي يعد معكِ المشروبات ومن ثم تشربونها |
| Birkaç ya falan sonra siz yeni birini bulana kadar. | Open Subtitles | سيستغرق بضعة أشهر لكي يتم و حتى تجدي بدلاء لنا |
| Teftiş yapacak çocuk hizmetleri görevlisi bulamadınız ve kendiniz teftişe çıktınız. | Open Subtitles | دعيني اخمن لم تجدي احدا من خدمة رعاية الاطفال ليعود اذن اتيتِ للتفتيش |
| Değer verdiğim herkesi kaybetmeden önce bunu durdurmanın bir yolunu bulsan iyi olacak. | Open Subtitles | يجب أن تجدي طريقة لإيقاف ذلك قبل أن أخسر كل من أهتم بهم |
| 3,5 metre bayan. Bundan daha güzel bir ağaç bulamazsınız. | Open Subtitles | اثنا عشر قدماً سيدتي لن تجدي شجرة اجمل من هذه |