| Son 3 yılda harcadığınız... her kuruş konusunda uzlaşınca, bu durum düzelecek.. | Open Subtitles | وستطلق لك عندما نتصالح على كل فلس صرفته خلال الثلاث سنوات الاخيره |
| Size söz veriyorum, artık hiç kimse, din için tek kuruş para vermeyecek. | Open Subtitles | ..أريدكم أن تعدوني بأن لا يرمي أحد أي فلس في أي مكان ديني |
| Eğer o fazlalığı karşılayabilirsen kuruşuna kadar geri ödeyeceğime yemin ederim. | Open Subtitles | لو تستطيع أن تعطيني هذه الزيادة أعدك بأنني سأعيد كل فلس |
| Cepte bir 10 sent bile yok önce kırmızı kalenin nerede olduğunu bil. | Open Subtitles | لا يوجد فلس في جيبة ويريد ان يعرف كل شيء |
| Evet, ona ödediğin her kuruşa değiyor. | Open Subtitles | نعم. إنه يستحق كلّ فلس تدفعينه. |
| Ve her kuruşun peşine düşmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | ويجب علينا تتبع كل فلس. |
| Güney Carolina' daki tüm dolarlar bende olsa da, sana tek peni bile vermeden hepsini yakardım. | Open Subtitles | لو يكون لي اخر دولار في جنوب كارولابن كنت اشعل النار فى كومة بكاملها قبل منحك فلس |
| Her kuruşunu kendim ödeyeceğim. | Open Subtitles | سأدفع كل فلس بمعيتي الخاصة |
| Cebinde beş kuruş olmaksızın sevinerek şehre gelmişti. | Open Subtitles | على أية حال، ها هو الشاب المسكين في قمة السعادة وبدون فلس |
| Ve bundan böyle oradan kazanılan ya da kaybedilen her kuruş senin sorumluluğundadır, senin kararındır. | Open Subtitles | ومن الآن فصاعدا أنت المسؤول عن كل فلس يدخل إليه أو يخرج منه |
| Tek bir kuruş almadım. Tek bir kuruş! | Open Subtitles | لم أقم قط بأخذ فلس , و لا حتى فلساً واحداً مشؤوماً |
| Bu olay özü gereği yatırım amaçlı değil, muhtemelen elinize bir kuruş bile geçmeyecek ama bu, yaşayan tarihi kumun altından kendi ellerinizle açığa çıkarmak için bir fırsat. | Open Subtitles | إنه ليس إستثماراً، بحدّ ذاته، لأن من المحتمل ألا أرى أي فلس لكنّها فرصة للحصول على ..جزء من التأريخالحيّ. |
| Kız kardeşinle ters düşersen, tek bir kuruş bile alamazsın. | Open Subtitles | إذا أصبحت شيئاً في نظر أختك فلن تحصل على فلس واحدة.. أنت سمعت ذلك |
| Herhangi biri bunun sahtesini yapabilir, ki bu gerçek olsa bile ondan tek bir kuruş bile koparamayacaksın. | Open Subtitles | أي شخص بإمكانه تزوير هذا و حتى لو كانت حقيقة أنت لن تحصلين على أي فلس من هذا |
| kuruşuna kadar ödeyeceğiz üstelik konuşma fırsatı da vereceğiz. | Open Subtitles | نحن سندفعك كل فلس بالإضافة إلى فرصة للحدث على الهواء |
| O gerzek verdiğimiz parayı kuruşu kuruşuna hak ediyor sanırım. | Open Subtitles | المخبول يستحق كل فلس ندفعه له أعتقد ذلك |
| Karşılarında arı gibi üreten Noonan adında bir yazar var seni zora sokup aceleye getirdikleri için bunu onlara son kuruşuna kadar ödeteceğim. | Open Subtitles | حسناً يمكنك أن تتقدم في كتاب نونان" القادم" وسأجعلك تتلاعب بهؤلاء الرجال لكل فلس لديهم |
| - Hiçbir şey değişmemiş. İnan bana, hesaptan tek bir sent bile çıkmamış. | Open Subtitles | لم يتغير شيء، أؤكد لك لم يُفقد فلس واحد |
| Hayır, hayır. Bir daha olmaz. Tek sent bile kaybedemem. | Open Subtitles | لا يمكنني خسارة فلس واجد, أنا جاد |
| Tasfiye ediyorlar ve hemen hemen her kuruşa ihtiyaçları var. | Open Subtitles | وسيحتاجون كلّ فلس يمكن أن يجنوه. |
| "Birkaç kuruşun var mı?" | Open Subtitles | الديك "فلس"؟ |
| Hiç kimseye, hiç kimseye tek bir peni bile olsa maddi sorumluluklarını yerine getiremediğimi söyleme şansı tanımayacağım. | Open Subtitles | لا أريد من أحد ، أي أحد أن يقول بأن "ويليام دوريت" لا يفي بإلتزاماته المالية بشكل تام وحتى آخر فلس. |
| Ona Visualize'ın avukatlarının Parkman'ın arkasında olduğunu ve Frost son kuruşunu kaybedene kadar mahkemede onu savunacaklarını söyledim. | Open Subtitles | قلت له أن محاموا المنظمة (يقفون خلف (باركمان وسينقلون القضية الى المحكمة حتى يصرف (فروست) آخر فلس له |
| Kold Fils Absint, 1865 Mahsulü. | Open Subtitles | أبسنث كولد فلس) إنتاج عام 1865) |
| - Ve şu anda tüm parayı kesmişler. Tüm payı Mr. Robert'a devretmiş. | Open Subtitles | فقطعت منه الأموال وبقي من دون أي فلس وضعت الأموال والورث على السيد روبرت |