| Orada neler döndüğünü bilmiyoruz. Belki de sadece bozuk bir vericidir, tamam mı? | Open Subtitles | لكننا لا نعرف بالضبط ما يجرى هناك قد يكون مجرد جهاز أرسال معطل |
| bozuk uydular umurunuzda değildir, nasılını öğrenmek istemezsiniz neden telefon edemediğinizi öğrenmek istersiniz. | Open Subtitles | ولا تهتم بقمر صناعي معطل لا تريد معرفة كيف تريد معرفة لماذا لا |
| Bu bozulmuş, o yüzden aşağıdakine gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | ذلك الحمام معطل لذلك سوف انزل الى الدور السفلي |
| Sensorlerini soğutmaya yarayan Cryogen çoktan bitti, bu nedenle kliması bozuldu diye şaka yapıyoruz. | TED | لم يعمل سائل التبريد الذي يستخدم لتبريد أجهزة الاستشعار لفترة طويلة، لذلك نحن نمزح فيما بيننا أن مكيف الهواء معطل. |
| Haberler iyi. kırık bir parkometrenin önüne park ettim. Beleşe park ediyoruz. | Open Subtitles | .اخبار جيده لقد ركنت بقرب عداد معطل,اي اننا لن ندفع شيئا |
| Eğitim sisteminin bozuk olduğunu söylemek modaya daha uygun. | TED | فمن السهل جداً قول ذلك، اي ان نظام التعليم معطل. |
| Kitaplar, uzun düz bir sıra hâlinde indiriliyor ancak sıraları bozuk hâlde, üstelik otomatik sıralama sistemi de arızalı. | TED | أنزلت الكتب في صورة خط واحد طويل مستقيم، ولكنها جميعها غير مرتبة، ونظام الفرز الآلي معطل. |
| - Anahtarları al da çıkalım buradan! - Debriyaj bozuk. | Open Subtitles | أحضر مفاتيحك و نخرج من هنا الدبرياج معطل بسيارتي - |
| Acele edin. Yürüyerek inin. Asansör bozuk. | Open Subtitles | تعالوا إنزلوا إلى الطابق السفلى المصعد معطل |
| Teşekkür ederim. Hatırlamışken, Red, çöp öğütücüm hala bozuk. | Open Subtitles | شكراً, هذا يذكرني, ريد, جهاز تصريف الفضلات ما زال معطل |
| Aşağıdaki bozuk. Yukarı çık. Hemen odamın yanında. | Open Subtitles | عظيم , الذي في الأسفل معطل فلماذا لا تستخدم الذي في الطابق العلوي؟ |
| Baba GPS'in bozulmuş, çünkü haritama göre diğer yöne gitmeliyiz. | Open Subtitles | أبي، أعتقد أن الـ بي جي بي إس معطل لأن خريطتي تخبرني من المفترض أن نسلك طريقاً آخر |
| Mikrofon bozulmuş olmalı böylesine sesli bir müziği duyamıyorsan. | Open Subtitles | هذا الميكروفون لا بد انه معطل اذا لم تكن تسمع الموسيقى ان الصوت عالي |
| Bu sabah bozuldu ama şehre gittiğimde yaptıracağım. | Open Subtitles | لقد نسيته معطل هذا الصباح، سأصلحه في المحطة التالية |
| Hey, çatıda inekler var. Ben de çağrı cihazım bozuldu sanıyordum. | Open Subtitles | هناك أبقار على السطح بالفعل ظننت أن جهاز استدعائي معطل |
| Koridorda kırık bir sehpa var, ses sistemi mahvolmuş ve avize çiçeğinin üzerinde kusmuk var. | Open Subtitles | ثمّة طاولة قهوة مكسورة في الردهة، نظام مكبر الصوت معطل بأسره، وثمة قيء على نبات اليكة. |
| - Tom, beni duyuyor musun? - Evet, Barry. Telsizi kapalı. | Open Subtitles | "هل تسمعنى يا "توم - نعم يا "بارى" جهازها معطل - |
| Elektrik sisteminde bir arıza olmuş ve telsiz dahil tüm aletler devre dışı kalmış. | Open Subtitles | تعرض لنظام كهرباء معطل وأجهزة المذياع أوقفت |
| Ve benim gibi bir adam için zaman paradır. Bu arada telefonunuz kesik. | Open Subtitles | وأموالى، والوقت هو المال بالنسبة لرجل مثلى وهاتفك معطل بالمناسبة |
| Sizi oradan çıkaracağız ama sistemimiz çöktü ve dışarı da neler olduğunu bilmiyoruz. | Open Subtitles | سوف نخرجكم من هنا, ولكن النظام معطل ولانعرف مالذي يحدث بالخارج. |
| Bir hata olmuş. Telefonum bütün gün bozuktu. | Open Subtitles | لابد أن هناك خطأ ما لقد كان تليفونى معطل طوال اليوم |
| İyi de benim bu gece burda kalmam lazım. Tekne arıza yaptı. | Open Subtitles | لا بأس لكن هذه الليلية يجب أن أنام هنا، فالمولد معطل هناك |
| Benim tekrar arama düğmesine kesildi çünkü Evet, oldu. | Open Subtitles | أجل ، لقد كان هذا بسبب أن زر معاودة الإتصال معطل |
| - Evet. Mayın bozukmuş. Tamam. | Open Subtitles | -لآ , على مايبدو هو معطل , حول |
| Tam ayağıma düştü. Oraya gitmeden önce telsizimin bozulduğunu bildirdim. | Open Subtitles | بلّغت أن جهاز إستقبالى معطل قبل أن أذهب للحلبة |