| Çöplük öncelikli olarak yok olmayan bir şey ve büyüyor. | TED | الآن، مكب النفايات هو شيء لن يزول أساسًا، بل ويكبر. |
| İnsanlığa dair ve dram içeren nazik bir konuya temas edebilme fırsatı bu dünyada herşeyden çok arzu ettiğim bir şey . | Open Subtitles | فرصة التعامل مع حالة رقيقة و انسانية و ذات طابع درامي.. هو شيء أسعى له أكثر من أي شيء آخر في العالم |
| Tek bir şey. Senden sadece tek bir şey istiyorum. | Open Subtitles | شيء واحد لعين كل ما أطلبه هو شيء واحد لعين |
| Eğer Lord Vorborton ondan sıkıldıysa bu ayrı bir şeydir ve çok yazık. | Open Subtitles | إذا الرب اربورتون ببساطة تعب الطفل، هذا هو شيء واحد، وأنه لأمر مؤسف. |
| Benim için bu tiyatral birşey, ve ona daha sonra döneceğim. | TED | بالنسبة لي هو شيء يشابه المسرح ، وسأعود إلى ذلك قليلا في وقت لاحق. |
| Geçmişe gitmek başka bir şey, uzaylı gezegenine gitmek bambaşka. | Open Subtitles | أعني، التاريخ هو شيء لكن كوكبا فضائيا هو شيء آخر |
| Sırlar, Onlara yardım eden bir şey değil, sırlardan korkuyorlar. | Open Subtitles | الأسرار هي لا تساعدها ولكن هو شيء بالتأكيد يخافون منه |
| Hayır, veremem. Ama bu birlikte yaşamak zorunda olduğumuz bir şey. | Open Subtitles | كلا، لا استطع، ولكن هذا هو شيء يجب أن نتعايش معه |
| "Ben bir şey yapmadım" cümlesi, jüri'nin umrunda bile olmaz. | Open Subtitles | وجنون كلمة لم أفعلها هو شيء لن يهتم به المحلفون |
| Yokluk içinde bir hayata Mary'yi mahkûm etmek hayal dahi etmediğim bir şey. | Open Subtitles | أن أحكم على ماري بحياة في فقر مدقع هو شيء مستحيل أن أفعله |
| Tek gördüğüm, önceden yazdığı bir şey onu da görmemişim bile. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أراه هو شيء كتبته سابقًا لم أره حتى. |
| Şu anda konuşmamız gereken bu yerle ilgili bir şey. | Open Subtitles | ما يجب أن نناقشه الآن هو شيء حول هذا المكان. |
| Uzun yıllardır aslında zaten var olan bir şey, olmayan şey bilgisayar desteğiydi. | TED | هو شيء نملكه منذ سنوات عده، وبدون مساعدة الحواسيب. |
| İşin sonunda gerçekleşen şey insan konuşmasını taklit etmeye çalışan ama yetersiz kalan bir şey. | TED | وما تحصل عليه في النهاية هو شيء يحاول أن يقلد محادثات الإنسان، لكنه يقصّر في فعل ذلك. |
| Sanat, laik dünyada bir hayli önem verdiğimiz bir şey. Bizce sanat çok çok önemli. | TED | الفن هو شيء في العالم العلماني نفكر فيه بشدة.نفكر انه شي حقا مهم |
| Şu soruyu sorabiliriz: Hepimizin topluma daha iyi uyum sağlaması için sürekli kendini geliştirmesi iyi bir şey midir? | TED | نستطيع التساؤل: هل هو شيء جيد أن جميعنا باستمرار، نقوم بتحسين ذواتنا لنلائم المجتمع بشكل أكبر؟ |
| Ama bence yıllar sonra bile beni ondan koparamayan daha başka bir şey, o da şu: kızın yüzündeki bakış, yüzündeki çelişkili bakış. | TED | ولكن أعتقد الشيء الذي جعلني أستمر في العودة إليها سنة بعد سنة، هو شيء أخر تماماً، ألا وهو نظرتها، النظرة المتضاربة على وجهها |
| Benim için yaratıcılık son derece önemli ve bence öğretilebilecek bir şey. | TED | الإبداع بالنسبة لي هو شيء مهم وأنا أعتقد أيضا أنه شيء يمكنك تدريسه. |
| -Seks birbirini seven iki insan arasında olması gereken özel bir şeydir. | Open Subtitles | الجنس هو شيء خاص بين اثنين من الناس الذين يحبون بعضهم البعض. |
| "Birazcık kafam güzel" sarhoşların sarhoş olmadıklarını kanıtlamak için söyledikleri bir şeydir. | Open Subtitles | الشعور ببعض الطنين.. هو شيء يقوله الثمالى ليقنعوا انفسهم انهم ليسوا ثملين |
| Fakat bugün sonunda altyapının, üzerinde uzlaşılan ve halkın yerleştirmek istedigi birşey olduguna inanıyorum. | TED | لكن الان اعتقد ان الجميع متفق ان البنية التحتية هو شيء يجب انجازه |