| "Elimi bandajla, arabanın kapısına şıkıştığını söyle, bu imzayı açıklar." | Open Subtitles | الضمادة على يدي لأنني أغلقت باب السيارة عليها ، وهذا سيفسر سبب عدم تطابق التوقيع |
| Ve Bay Thomason pencere camlarını önceki hafta takarken, pantolonunda var olan küçük cam parçaları olmasını açıklar. | Open Subtitles | وحقيقه ان السيد تومسون كان يثبت النوافذ العطله الاسبوعيه السابقه لذلك يشرح وجود شظايا الزجاج فى بنطاله |
| Ve her şey iyi giderse bir gün onu açıklar'da tekrar göreceğim. | Open Subtitles | و إن سارت الأمور على ما يرام يوماً ما سأراها في الساحل |
| Ve bu da o gün gösterdiği davranış ile alakalı birçok şeyi de açıklar. | TED | وهذا قد يوضح الكثير مما بدا غريبا من سلوكه في ذلك اليوم. |
| Bazen sabit etkiler değişimi açıklayabilir, ancak sabit etkiler, değişimin değişen şeylerle etkileşimini açıklar. | TED | إلا أنه في بعض الأحايين يمكن تفسير المتغير على ضوء عنصر ثابت, ولكن ذلك في إطار ضيق مقيد ب تفاعلاته مع المتغيرات. |
| Bunlardan birinin nasıl olup da kendini Julio Pena'nın atölyesinde bulduğunu açıklar mısınız? | Open Subtitles | ثم شرح لي كيف انتهت واحدة منها حتى في ورشة عمل خوليو بينا. |
| Alışma beynimizin yalan gibi bazı davranışlara sürekli maruz kalmaya nasıl uyum sağladığını açıklar. | TED | إن مسألة التعود تفسر كيف تتبنى عقولُنا بعض السلوكيات، مثل الاعتياد على الكذب. |
| Peki bu durumlar davalının ilk itirafı ve günlük yazısını açıklar mı? | Open Subtitles | وتلك الشروط هل يمكن أن توضح المدعى عليه الاعترافات الأولية ودفتر يومياته؟ |
| Bu kesinlikle, bizim zamanımızda cadıların Cadılar bayramında aptal görünümlü olduklarını açıklar. | Open Subtitles | حسناً، هذا يُفسّر سبب ظهورِنا في عصرنا كسخيفات في "عيد جميع القدّيسين" |
| Ve niçin Nasa yöneticisinin benim ofisimde olduğunu açıklar. | TED | وذلك يُفسر لماذا كان ذلك المدير من وكالة ناسا في مكتي ليبدأ الحديث معي |
| Lezyon kalbin sempatik uyarılmasını etkiliyorsa bradikardiyi ve göz kırpmayı açıklar. | Open Subtitles | إن أزالت الآفة التعصيب الودي للقلب، فهذا سيفسر تباطؤ القلب وحركة الرمش |
| Bu senaryo, tüm kemik hasarını ve kırıkları açıklar. | Open Subtitles | هذا السيناريو سيفسر لماذا حدث كل هذا الضرر و الكسور للعظام |
| Salonda Scooby toplantılarını yaparız. Giles da sıkıcı şeyleri burada açıklar. | Open Subtitles | يمكننا أن نعقد اجتماعات السكوبي هنا وجايلز يستطيع أن يشرح لنا الأمور المملة هناك |
| Genelde Sloane görevi amacını açıklar. Marshall teknik malzemeyi hazırlar. | Open Subtitles | سلون يشرح المهمه وبعد ذلك مارشال يشرح التقنيه |
| Rahatla. Bunların açıklar'da hiçbir değeri yok. Paraya ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | اهدئي، لاقيمة لها في الساحل فنحن لا نحتاج إلى نقود هناك |
| İnterpol'den üst polis subayı Yong size açıklar. | Open Subtitles | الضابط يانج مِنْ الانتربول سوف يوضح لك الأمر |
| - Geciktim. Ben devam ederim. - Bay Davis, bunu açıklar mısınız? | Open Subtitles | أنا آسف على التأخير, استرخي سأكمل عنك هذا مستر دافيس, هل يمكنك تفسير ذلك؟ |
| O halde 75 davaya direkt olarak nasıl dahil olabildiğinizi açıklar mısınız? | Open Subtitles | أذن، هل يمكنكم شرح كيفية أرتباطكم المباشر بأزيد من 75 قضية مدنية؟ |
| Kalın kafalı görünmek istemem ama açıklar mısın lütfen? | Open Subtitles | أنا أعتذر إذا نحن بدؤن بعض الشيء بلهاء،ربما يمكنك أنا تفسر |
| Bunu özetle, yavaş yavaş, aşama aşama artan ilerlemeyle açıklar. | TED | توضح ذلك أساسا بالتمهيد خطوة ثم خطوة أخرى متراكمة. |
| Böyle şeylerle uğraşan bir şey, şehrin son zamanlarda neden böyle alt üst olduğunu açıklar. | Open Subtitles | هروب ذلك المخلوق في ذلك الموقف يُفسّر لنا سبب الفوضى التي تحدث مؤخراً |
| Belsoğukluğu, RJ'deki ekstra eklem sıvısını açıklar. | Open Subtitles | السيلان يُفسر السوائل الزائدة التي في مفاصلة |
| En azından ücretsiz sağlık sigortası olan bir donanma subayının neden sivil bir doktora geldiğini açıklar mısınız? | Open Subtitles | حسنا، يمكنك على الأقل أن تفسّر لنا لماذا ضابط في البحرية مع عناية طبية مجانية يأتي لطبيب مدني؟ |
| 6 aylık suç mahallini neden tekrar gözden geçireceğimi tekrar bana açıklar mısın? | Open Subtitles | اشرح لي لما علي إعادة التحقيق في ساحة جريمة مضى عليها 6 أشهر |
| Müvekkilim cevap vermeden önce lütfen bu fotoğrafın alakasını açıklar mısınız? | Open Subtitles | قبل أن يجيب موكلي هلا شرحت لي رجاءً علاقة هذه الصورة؟ |
| Bu neden haftaya oraya gideceğini açıklar. | Open Subtitles | حسناً، هذا يوضّح لمَ كان سيذهب إلى هناك الأسبوع المقبل لمَ؟ |
| Haber vermek için niye bu kadar beklediğini de açıklar. | Open Subtitles | سيشرح لماذا إنتظرت لكل تلك المدة قبل أن تعلن عنه |