| Biliyorsun, Tanrıçalar hep kader ve efsaneler hakkında şarkılar söylediler | Open Subtitles | كما تعلمين , الملهمات يغنون أغانٍ عن أساطير و أقدار |
| Finansal servis sektöründe efsaneler ve bu efsaneleri cüceleştiren devler vardır. | Open Subtitles | في عالم الخدمات المالية هناك أساطير وهناك عمالقة يجعلون الأساطير كالأقزام |
| Bilinmeyen bir zamanda bu kahramanlar antik Yunan'da gezdiler, gittikleri yerlerde yeni efsaneler yarattılar. | TED | لمرات لا تُحصى، صالَ وجالَ هؤلاء الأبطال في بلاد الإغريق. مخلّفين أساطير أينما ذهبوا. |
| efsaneler oyunun kökeninin 6. yüzyıla dayandığını söylese bile, oyun hakkında en eski kayıtlarımız 7. yüzyıla dayanıyor. | TED | في حين أن أقرب التسجيلات للشطرنج كانت في القرن السابع، تخبر الأسطورة أن أصل اللعبة يعود لقرن قبل ذلك. |
| Mitoloji ve efsaneler zamanında antik tanrıların güzel ve acımasız oldukları insanoğluna acı çektirmekten zevk aldıkları bir zamanda. | Open Subtitles | زمن الاساطير والخرافات عندما كانت الآلهة القديمة قاسية وتافهة وأصابو البشرية بالعناء |
| Mitoloji ve efsaneler zamanında antik tanrıların güzel ve acımasız oldukları insanoğluna acı çektirmekten zevk aldıkları bir zamanda. | Open Subtitles | في وقت الخرافة و الأسطورة عندما كانت الآلهة القديمة تافهة وقاسية و أصابوا البشرية بالعناء |
| Vendigo'yla, Kızıl ve Siyah'ın gelişi hakkında efsaneler vardı. | Open Subtitles | توجد أساطير ويندجو الآتيه من اللون الأحمر والأسود |
| efsaneler, efsaneler, bunlar sadece söylenti, ...esprisi bile komik değil. | Open Subtitles | أساطير .. أساطير تلك كلها إشاعات فقط انتِ تسخرين مني وهذا ليس مضحكا |
| Bunlar geçmişimize ait efsaneler. | Open Subtitles | بالتأكيد , نحن نعلم أن هذه مجرد أساطير من قدمائنا السابقين |
| Gösteri salonunda ne oynuyor? "Buz Üstünde Çıplak efsaneler". | Open Subtitles | الأن ، ما اللاعب في صالة عرضك ؟ أساطير عارية على الثلج ، رائع. |
| efsaneler, geleneksel olarak, davranışı denetlemek için kullanılırdı. | Open Subtitles | يستخدم أساطير تقليديّة للتحكّم في السلوك |
| Hakikatler az olduğu için, efsaneler çoğalmıştır. | Open Subtitles | القليل من هذا يعد حقائق وأكثره يعد أساطير |
| efsaneler ve sen de, tıpkı senden önceki pek çok kişi gibi onları defetmek için buradasın, sanırım. | Open Subtitles | أساطير و مثل الكثيرين الذين أتوا قبلك أعتقد أنك أتيت لتخلصنا منهم مقابل ثمن |
| Mitoloji ve efsaneler zamanında antik tanrıların güzel ve acımasız oldukları insanoğluna acı çektirmekten zevk aldıkları bir zamanda. | Open Subtitles | في وقت الخرافة و الأسطورة عندما كانت الآلهة القديمة تافهة وقاسية و أصابوا البشرية بالعناء |
| Mitoloji ve efsaneler zamanında antik tanrıların güzel ve acımasız oldukları insanoğluna acı çektirmekten zevk aldıkları bir zamanda. | Open Subtitles | في وقت الخرافة و الأسطورة عندما كانت الآلهة القديمة تافهة وقاسية و أصابوا البشرية بالعناء |
| Mitoloji ve efsaneler zamanında antik tanrıların güzel ve acımasız oldukları insanoğluna acı çektirmekten zevk aldıkları bir zamanda. | Open Subtitles | زمن الاساطير والخرافات عندما كانت الآلهة القديمة قاسية وتافهة وأصابو البشرية بالعناء |
| Hepimiz fedakarlık yaparız Mary ve böyle cesaret dolu hareketlerle efsaneler doğar. | Open Subtitles | كلنا قمنا بالتضحيات , ماري وبهذه التضحيات العظيمة ستولد الاساطير |
| efsaneler ve Wikipedia'ya göre güneş tutulmasından sonraki ilk dolunayda mücevher ortaya çıkacak. | Open Subtitles | لقد قالت الاسطورة وكذلك موسوعة وكيبيديا أن الجوهرة ستظهر بعد أول اكتمال للقمر بعد كسوف الشمس |
| Bir deyişe göre vahşi batı efsaneler üzerine kurulmuştur... | Open Subtitles | ويقول ان الغرب وأنا مبني على الاسطوره |
| Atom silahları cinsinden bir şey bekliyordum masallar ve efsaneler değil. | Open Subtitles | كنت آمل بشئ أقرب الى الحروب الذرية، وليس خرافات وأساطير. |
| Aşk hakkında efsaneler anlatırlar. Aşk için yas tutarlar, aşk için yaşarlar, | TED | يتلون الخرافات والأساطير عن الحب. يتوقون للحب ، و يعيشون للحب، |