| Öğrenciler sınıfta birbirlerine yardım edip gülüyor ve proje üzerine tartışıyorlardı. | TED | وكانوا يساعدون بعضهم البعض في الفصول الدراسية، وكانوا يضحكون ويناقشون المشروع. |
| Pekâlâ, bu fotoğrafı sakla, ...çünkü benim dönemimde etik komitesini son kez gülüyor görmüş olacaksınız. | Open Subtitles | حسنا إحفظ تلك الصورة لأنها المرة الأخيرة التي سترى فيها اللجنة الأخلاقية تبتسم في حضوري |
| Bu salondaki kaç kişi günde 20 defadan daha fazla gülüyor? | TED | كم من الاشخاص هنا يبتسم اكثر من 20 مرة في اليوم ؟ |
| İyi gülüyor musunuz bari arkamdan? | Open Subtitles | وانك كنت تضحكين بسخرية وراء ظهرى |
| Benim için önemli olduğunu biliyordun. Herkes bana gülüyor. | Open Subtitles | تعرف كم يعنى هذا لى، مع كلّ شخصِ يسخر مني |
| Herkes aptal bir şakaya gülüyor ama bu adamlar ne yaptıklarını biliyorlar. | Open Subtitles | الجميع يضحكون على هذه المزحة الغبية ولكن هؤلاء الاشخاص يعرفون ما يفعلون |
| Yoksa işimi yapam. Ama herkes bana gülüyor. | Open Subtitles | و إلا لا يمكنك القيام بعملك, يضحكون فحسب |
| gülüyor ve şakalaşıyorduk. | Open Subtitles | كانوا يضحكون ويلقون النكات على بعضهم البعض |
| Buna iş bölümü deniyor. O gülüyor, ben konuşuyorum. | Open Subtitles | يدعى العمل المشترك , هي تبتسم وانا اتحدث |
| Cennet diye bir yer varsa o oradadır şimdi. Şans yüzünüze gülüyor, efendim. | Open Subtitles | هي في الجنة الان. الثروة تبتسم في وجهك سيدي |
| Tanrılar yukardan bakıp bana gülüyor olmalılar. | Open Subtitles | لابد و أن الآلهة إختارت أن تبتسم علي |
| üçte birimizden fazlası günde 20 defadan daha fazla gülüyor, yüzde 14 ten azı ise 5 kereden daha az gülümsüyor. | TED | اكثر من ثلث الاشخاص يبتسمون اكثر من 20 مرة في اليوم وهناك 14% من يبتسم اقل من 5 مرات في اليوم |
| Kanlı suratıyla Banquo bana gülüyor ve onları işaret ediyor! | Open Subtitles | لأن بانكو بشعره المضفور بالدم يبتسم لى ويشير إليهم على أنهم ذريته |
| Oh, gülüyor, şaklabanlık yapıyor. | Open Subtitles | أوه,تضحكين,تسخـرين,تضحكين |
| Bu kentteki herkes hatta horozlar bile bize gülüyor. | Open Subtitles | ، كل شخص فى البلدة يسخر مننا . حتى الديوك |
| Biliyorum, ama herkes gülüyor. Ortada gülünecek hiçbir şey olmasa bile. | Open Subtitles | أعرف, لكن الجميع سيضحكون و ليس هناك شيء يدعو إلى الضحك |
| Eskiden ödünü patlattığın bir oda dolusu aşağılık, yavaş çekim gibi sana gülüyor. | Open Subtitles | هم يسخرون منكي بالحركة البطيئة في الغرفة المليئة بالأشخاص الذين كنتي ترعبينهم |
| Hiç arkadaşı olmayan, yaşlı ve bitmiş bir adam işleri ters giden, karısı tarafından terkedilmiş insanlar ona gülüyor, onun için üzülüyorlar. | Open Subtitles | عملية حقيقة من رجل عجوز دون صفقات للتوزيع وزوجة فوق الصخور والناس تسخر منه |
| Biliyor musun, benim kendime... Şu an kendime gülüyor olmam lazım. | Open Subtitles | أوه، أتعلم ماذا، لقد أصبحتُ أضحك على نفسي هنا. |
| Eğer cehennem varsa, babam şimdi onun içinde. Ve şu anda buraya bakıp bana gülüyor. | Open Subtitles | إن كان هناك جحيماً، فإن أبي هناك وهو ينظر إلي ويضحك |
| Bir gülüyor bir ağlıyor. Sonra Tommy'nin ağzına çakıyor. | Open Subtitles | أولا ضحك, ثم بكي ثم تقريبا ضرب تومي علي فمه |
| İnsanlarla güldüğümüzde aslında çok nadir şakalara gülüyor oluruz. | TED | و حينما نشارك الناس الضحك، ففي الواقع قليلا ما نضحك بسبب النكات. |
| Çizgi film sesi ve müziği çıkıyor ve herkes kendine aptalca gülüyor. | Open Subtitles | في أقسى الحوادث المؤلمة الخرجة يضيفون موسيقى الكارتون , والكل يضحك بسخافة |
| Ve şakalarına çok fazla gülüyor olacağım, | Open Subtitles | و انا سأكثر من الشراب و اضحك اكثر مما يجب على مزحاتك |
| Yarın sıcak ve güzel bir barda bu halimize gülüyor olacağız. | Open Subtitles | سنضحك من هذا غداً عندما نكون في حانة جميلة دافئة في مكان ما |