| Bu otelin ekonomik olarak daha ucuz bir otel olması, uygun olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | كون هذا المكان قد يكون ذا مستوى معيشي أقل لا يعني أنه غير مناسب |
| Ağrıya dayanabiliyor olmam, ağrı olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأني أتحمل الألم لا يعني أنه غير موجود |
| Sokaklarda geçirdiğin altı ay bir evin olmadığı anlamına gelir. | Open Subtitles | بقاءكِ ستة شهور في الشارع يعني أنه ليس لديكِ منزل |
| Ateşin olmaması ve akyuvar sayısı enfeksiyon olmadığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | لا حمى، لا انخفاض بالخلايا البيضاء مما ينفي وجود عدوى |
| Gerçek olmadığı anlamına gelmez. Gerçek. | Open Subtitles | هذا لا يعنى أنه لم يكن حقيقة بل كان |
| bu, hissedecek bir şey olmadığı anlamına gelir. Böylece çok, çok esnek bir arayüze sahip olabiliriz. | TED | هذا يعني أنه لا يوجد شيء لتشعر به، لذا يمكننا أن نملك واجهة مرنة. |
| Doğru olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | هذا لا يعني أنّه ليس صحيحًا أتظنّ أنّي سأسمح لك بالتّلاعب بي؟ |
| Başka bilinen bir düşmanı yok bu da onun özel bir hedef olmadığı anlamına gelir. | Open Subtitles | لم يكن لديه أعداء أخرين مما يعني انه لم يكن الهدف المحدد |
| Bu olmadığı anlamına gelmiyor, sadece henüz bulamadım. | Open Subtitles | وهذا لا يعني بأنها ليست لدينا كل مايعنيه بأنني لا استطيع ايجادها بعد |
| Kapakçıktaki büyümeye sebep olmaması tüm vücudunda olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | لمجرد أنها ليست ما آذي صمامه لا يعني أنها ليست بجسده |
| Konuşamaması, söyleyecek şeyleri olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لإنها لا يُمكنها التحدث فهذا لا يعني أنها لا تمتلك شيء لتقوله |
| Kimseyi görmememiz onların burada olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | ليس لاننا لا نرى احدا انه لا يوجد احد هنا |
| Onu görme hakkımın olmaması çocuğumla konuşma iznim olmadığı anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لأنه ليس لدي حق زيارة هذا لا يعني أنه غير مسموح لي أن أكلم ابني |
| İnkâr etmen olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | ليس لأنك تستمر بإنكار الأمر فهذا يعني أنه غير حقيقي |
| Ama sırf bir şeyi hissetmiyorsunuz diye bu onun orada olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | لكن فقط لأنكم لا تشعرون بشيء فهذا لا يعني أنه غير موجود |
| Bu onun artık bu dünyada olmadığı anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | هل هذا يعني أنه ليس له وجود في هذا العالم؟ |
| Bu onun artık bu dünyada olmadığı anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | هل هذا يعني أنه ليس له وجود في هذا العالم؟ |
| Bu harika ve ilgili bir anne olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | ولكن ذلك لا ينفي أنها والدة مثيرة ومخلصة |
| Gerçek olmadığı anlamına gelmez. Gerçek. | Open Subtitles | هذا لا يعنى أنه لم يكن حقيقة بل كان |
| Sadece bir şey görmememiz, orada olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | أعتقد أننا نستطيع الذهاب ليس لأننا لا نرى أي شيء فهذا يعني أنه لا يوجد أي شيء |
| Eğer biri varsa bu senin cehennemin olmadığı anlamına gelir. | Open Subtitles | لو أن أحدًا آخر هنا، فهذا يعني أنّه ليس دار عذابك |
| Bu, özel olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | وهذا يعني انه لم يعد شيء خاص بينكما |
| Ve karaborsadan olmadığı anlamına da. | Open Subtitles | ولا يعني بأنها ليست السوق السوداء أيضاً |
| Biliyorum ama bu, gerçeğin bu olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | لكن هذا لا يعني أنها ليست الحقيقة وهذه الصورة لا تثبتها كذلك |
| Hislerini ifade edememesi hisleri olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لإنها لا يُمكنها التعبير عن مشاعرها فهذا لا يعني أنها تملك مشاعر |
| Bizimle iş birliği yapmanız, saklayacağınız bir şey olmadığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | اذا تعاونت معي, فذلك يعني لي انه لا يوجد شيء عنك لتخفيه |